GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:19.12.2011

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri İstanbul bağımsız milletvekili olarak ve yeni kurmakta olduğumuz Halkların Demokratik Kongresi olarak selamlıyorum. Aynı zamanda, bu Meclisi izleyen halkımızı da selamlıyorum.

Tabii, çok kısa bir süremiz var. O nedenle öncelikle bu Meclisin ihtiyaç duyduğu demokrasi ve adalet kavramlarına değinmek istiyorum. Yani, İstanbul'da 144 bin oy aldım bağımsız vekil olarak ama burada bütün vekillere eşit bir hak tanınmadığını düşünüyorum. Yani genel başkanlar, grup başkan vekilleri çok daha fazla sürelerde burada söz alabiliyorlar, konuşabiliyorlar. İç Tüzük öncelikle bunları düzenlemeli ve herkese eşit söz hakkı tanımalı.

Bir diğer şey: Tabii, bu bütçe vesilesiyle bunu konuşacağız. Anayasa'da "demokratik, lâik, sosyal hukuk Devleti" yazar, bir kez daha bunun böyle olmadığını göreceğiz hep birlikte.

Bugün -benden önce konuşan arkadaşlar da değindi- 19 Aralık, on bir yıl önce "Hayata dönüş" adı altında bir operasyon yirmi cezaevinde yapıldı ve bu süre içerisinde 122 kişi hayatını kaybetti. Yani asmayıp besleyenler, besleyen zihniyet sonuç itibarıyla bugün cezaevlerinde büyük bir insanlık dramı yaşatmış durumda. Şimdi özellikle Hükûmetin yapması gereken öncelikle ağır sağlık sorunları yaşayan mahkûmların derhâl tahliye edilmesi ve özellikle de başta halkın vekilleri olmak üzere düşüncelerinden dolayı cezaevinde olan bütün mahkûmların genel afla salıverilmesini bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu bütçe -tabii öncelikle bütçenin değerlendirmesi yapılacak olursa- halkın cebine uzanan, halka borç ve yoksulluktan öte yeni bir şey getirmeyen, yoksulluğu değil gidermek, yeniden üreten bir bütçe, esas itibarıyla matematiği çökmüş bir bütçe. Orta Vadeli Program'da öngörülen kur 1,60'ken şimdiden 1,80 olmuş. Dolayısıyla burada söylenen bütün o hedef, istatistikler, kıyaslamalar, bütün bunları aslında yalanlayan bir bütçe. Aslında bu bütçeyi hazırlayan iktidar anlayışının bir planlamaya da tahammülü yok, Devlet Planlama Teşkilatı kaldırıldı biliyorsunuz. Piyasacılık âdeta kökten bir şekilde ruhlara işlenmiş bir durumda.

Ben, tabii, bu kısa süre içerisinde, yapmış olduğum toplantılarda özellikle işçilere ve üniversite hocalarına söz verdim, bu sorunları buradan ifade etmeye dönük. "Ulusal İstihdam Stratejisi" diye laf cambazlığıyla, işte "İşsizliği ortadan kaldıracağız." denen şey aslında bu ülkeye, işçilere istihdam değil kiralık işçi sunan bir düzenleme. Ben özellikle İstanbul Esenyurt bölgesinde binlerce imza toplayan, özellikle "Kıdem tazminatıma dokunma, kıdem tazminatını İşsizlik Fonu'na yağmalatma." diyen işçilerin topladığı imzaları da Meclis Başkanlığına sunacağım.

Tabii, ekonomi büyüdü, 17'nci büyük ekonomiden söz ediliyor ama işçinin ekmeği de ha bire küçülüyor. Bu büyüyen ekonomiden işçiye, memura zerrece bir şey düşmüyor. Başbakana ve özellikle burada grafiklerle 3 çocuğu anlamlandırmaya çalışan Bakan Şahin'e sormak gerekiyor: Gerçekten asgari ücret belirlenirken bir aile tek kişi olarak düşünülüyor, değil 3 çocukla. Bu çocuklar neyle beslenecekler, bu insanlar kaya kovuğunda mı yaşıyorlar ya da bu çocuklar ağaç kabuğunu kemirerek mi beslenecekler? Çok açık, hâlâ asgari ücretten vergi kesintisi yapılmakta. 659 lirayla ne kadar bir yaşam sürdürülebilir? 5 milyon asgari ücretli, bugün görüşülmekte olan bu konuda hâlâ Hükûmetten düzenleme bekliyor.

Bu arada işçilerin sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle ekmek fiyat artışları gerisinde kalan bir asgari ücretten yakınan işçiler Başbakana soruyorlar. Öyle bir zam yaptım ki çayın yanında simit de yiyecekler, diyen Başbakana son derece öfkeliler.

Bir diğer şey: İşçiler, 25-30 liraya gündelik çalışmak zorunda olan kadınlardan, yevmiyecilerden bahsediyorlar. Ve kuralsız esnek çalışma öyle bir noktaya gelmiş ki, işten eve, evden işe âdeta robotlaşan ve aile yaşamını ortadan kaldıran bir çalışma hayatı. Ne kitap okuyabiliyorlar ne sinemaya gidebiliyorlar.

Yine bir şeyi paylaşmak istiyorum özellikle Hükûmetle, İçişleri Bakanlığıyla doğrudan ilgili?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzel.

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - Ben de teşekkür ediyorum.