GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:73
Tarih:01.03.2012

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 171 sıra sayılı tasarının geçici 1'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle Hükûmetin ifade ettiği bir şey var. Sayın Başbakan Yardımcısı Manisa'da ifade etmiş. İntibak yasasıyla ilgili Bakanlar Kurulunda yapılan görüşmede yüzde 70 zam yapılması seçeneğinin desteklendiğini söyledi. Şimdi bu gayet açık ve net. Sayın Bakan da burada. Gelin bu işi burada çözelim. Bir önerge verelim. Aksi takdirde, bizim zaten Hükûmet üzerinde olan ciddi endişelerimizin giderek artmasına neden olacak çünkü bu Bakanlar Kurulunda görüşüldüyse o zaman bu gerçek. Burada Meclisi ifade etmek istemiyorum ama geçici süre, geçici tedbirlerle emeklileri oyalayacak bir şey yapıyoruz demektir. Bunu yapmamamız lazım. Doğru bir şey değil. Bunun üzerinde konuşmamız lazım.

Şimdi, bir diğer husus: Sayın Bakanım, her ne kadar siz dün nezaketinizden isim vererek benden bahsetmeseniz de burada ben konuştum. Burada bir ifade var: "Buradan başka birçok şey söylendi ve şunu söyleyerek ben de konuşmama son vereyim: `Sosyal güvenlik açıklarının gayrisafi millî hasılaya oranı artarak devam ediyor.' diye bir ifade kullanıldı. Bu doğru değil." ve devam ediyorsunuz, ne diyorsunuz: "2009 yılında sosyal güvenlik açıklarının gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 3; 2012'de yüzde 1,79."

Sayın Bakanım, bu 2012 yılı programı, Bakanlar Kurulu kararı eki, burada sosyal güvenlik kuruluşlarının gelir-gider tablosu var. Bu tabloda bütçe transferlerinin 69 milyar TL'ye çıktığını ben açık ve net bir şekilde söyledim. O zaman bu bütçe transferlerinin millî gelire oranını da siz aşağıya almışsınız. Bütün millet görsün; 4,85. bizim söylediğimiz bu. Ama diyeceksiniz ki: "Biz dipnot koyduk." O şöyle veya böyle ama oradan da yapılan harcama, bütçeden transfer olarak sosyal güvenlik kurumlarına bunlar gelmeseydi, bu ödemeler yapılmasaydı ne olacaktı? Hizmet yerine gelmeyecekti. Bütçeden yapılan ödeme size geldiği takdirde, sizinle ilgili kurumlara geldiği takdirde, bunların millî gelire oranını ikimiz yanlış mı hesap edeceğiz? İşte, hesap etmişler, koymuşlar buraya, gayet açık ve net. Dolayısıyla, biz bir şey söylediğimiz zaman bunu biliriz.

Şimdi "9 milyon yeşil kartlı insan var." diyorsunuz. 9 milyon yeşil kartlı insanın olduğu vakıada sosyal güvenlik sisteminin iyi olduğunu, fevkalade çalıştığını söylemek mümkün mü? Olmaz böyle bir şey!

Bir diğer husus; bakın, biraz önce İnternet'ten gördüm. Denizli'de Et-Balık'a 51 tane işçi kadrosu var -Ben dünya kadar alıyorum telefon - 2.068 kişi başvurmuş. Bunun neresi iyi? Buna iyi demek gerçekten zor.

Bir diğer husus; hâlâ 4 gençten 1'i işsiz. Bugün işsizlik rakamları açıklandı. Tarım dışında işsizlik oranı yüzde 12,4. Çalışanların yüzde 42'si yaptığı işten dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna dâhil değil. Bu, resmî rakamlar; bugün TÜİK'in açıkladığı rakamlar. İstanbul'da işsizlik oranı yüzde 11,8-12. İstihdam edilenlerin yüzde 17,5'i İstanbul'da. İzmir de işsizlik oranının en yüksek olduğu bölge, yüzde 14,7-15. İş gücüne katılma oranı Akdeniz'de yüzde 60, Güneydoğu'da yüzde 35. "İşsizlik, Karadeniz'de yüzde 6 civarında" diyorsunuz. Ege'de yüzde 13,7, Orta Anadolu'da 13 civarında. Tarım dışı işsizlik baktığınız zaman, Akdeniz'de yüzde 14, Orta Anadolu'da yüzde 7. Dengeli bir dağılım var diyebilir misiniz? Türkiye'nin iyi olduğunu bu rakamlarla söylemek mümkün mü?

İstihdam oranına baktığınız zaman, Batı Karadeniz'de yüzde 51, Doğu Karadeniz'de yüzde 54 -ki oradan büyük bir göç var- Güneydoğu'da yüzde 32. Neresinin bunun iyi olduğunu söyleyebiliriz Sayın Bakanım?

Gelin, Bakanlar Kurulunda ne görüştüyseniz, madem bütçe fevkalade iyi, fazla veriyor; bütün dünya farklı şekilde kötüyken biz fevkalade iyiyiz? Sayın Başbakan Yardımcısı oradan bağırıyor "Yüzde 70 vereceğiz." diye, gelin bir önergeyle, hesabı kitabı varsa bunu buradan veriverelim canım. Çözelim bunu. Bir gecede hallederiz. Yarın da çalışalım. Ne olacak? Madem bu kadar doğru bu. Eğer bizde bir yanlışlık varsa biz yanlışımızı söyleyelim. Gerçi siz zaten söz vermişsiniz. Bakın, dün söyledim burada, ithalatta sadece geçen yıl 105 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. Dış ticaret açığına baktığınız zaman -ithalat ihracat farkı- bunu, şimdi, benim doksan bir yaşındaki babamın elindeki cep telefonuna bağlamak mümkün mü canım? Yani bunun bir sebebi olmalı, uyguladığınız politikaların bir anlamı olmalı, bunları ifade etmelisiniz, karşılıklı konuşmalıyız, biz de görüşlerimizi söylemeliyiz, söylüyoruz zaten kamuoyuna ve destekliyoruz da. Siz "dış ticaret müşaviri" dediniz, "Hadi daha fazla olsun verelim, yardımcı olalım." dedik. Bunların hepsini söylüyoruz ama yaptığınız hiçbir çalışmayı burada paylaşmıyorsunuz. Bakın, on yedi tane büyükşehir belediyesi için uğraşıyorsunuz, hiç muhalefete bilgi vermiyorsunuz, kendinize göre dizayn etmeye çalışıyorsunuz. Ama şunu ifade etmek istiyorum: Bu iş gerçekten hesap kitap işi. Dün de söyledim, her bakan farklı bir şey söylemeye başladı, geçen dönem de farklı bir şey söylüyordu, bu dönem de farklı bir şey söylüyor. Netice olarak bu geçici maddede yaptığımız şey de belli ama millete doğruları söylemek lazım, bu programın da arkasında durmak lazım. "Bütçe transferi" dediğiniz hadiseye "kamu kesimi genel dengesi" deseniz bir şey anlarım ama sosyal güvenliğin dengesiyle kamu kesimi genel dengesini, bütçeyi, merkezî yönetim bütçe dengesini birbiriyle karıştırmanın bir anlamı yok. Dolayısıyla, neyi ifade etmek istiyorum? AKP Hükûmetinin artık kafasının karıştığını, her kafadan farklı bir ses çıktığını, BDDK Başkanının görev süresinin ilköğretim yasa tasarısına konulduğunu ve bakanın "Defalarca benden özür dilediler." dediğini. Yani demek ki, bu işten grup başkan vekillerinin, bakanın haberi olmadan yaptığı ortaya çıkıyor. Bunda da birtakım şeyleri ifade etmek, ilave etmek istiyorsunuz ama her şeyin yeri, yurdu ayrı; usulü, adabı da ayrı. Dolayısıyla, ne yapacağız? Bu işleri iyi kontrol etmemiz lazım.

Şimdi, dün gerekçe gösterdiniz. Dedik ki biz burada: "Bunu 2013'te ödeyeceğiz." diyorsunuz. Siz dediniz ki: "Bu kadar dosyayı karıştırmamız lazım." Hani e-devlette zirveye ulaşmıştınız, düğmeye bastığınız zaman takır takır bütün sonuçlar çıkıyordu, sosyal güvenlik sistemi fevkalade iyiydi, diğer işler iyiydi? Basalım düğmelere bir gece, sabaha kadar çıksın her şey, 2013'e kalmasın, gelin yürürlük tarihini bari erkene alalım.

Ondan sonra bir tavsiyem var Sayın Bakanım: Bakanlar Kurulunda, lütfen, kesinleştirmediğiniz bir şeyi kamuoyuna lanse etmeyin. Bunu sizin itibar kaybınız olacağı için söylemiyorum, vatandaşın beklentisi artıyor, vatandaş sıkıntıya giriyor, ümit ediyor, "Benim bu meseleme çözüm bulun." diye telefonla arıyor. Ama Hükûmette bir tesanüt yok, farklılıklar oluşmaya başladı, herkes farklı bir şey söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Yüzde 70'lerleydi bugün bu, burada görüşülürken bu tasarı. Demek ki kafalar karışmaya başlamış.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ayhan teşekkür ediyorum, saygılar bizden.