| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 17.12.2011 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2012 yılı merkezî yönetim bütçesinin 17'nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi tekrar selamlıyorum.
Esasen bu madde mahallî idarelerle ilgili olan bir madde. İl özel idarelerine veya büyükşehir belediyelerine devredilen personele ilişkin 5779 sayılı Kanun'da yapılan düzenleme. Genel bütçe vergi gelirlerinden il özel idarelerine veya büyükşehir belediyelerine pay verilmesiyle ilgili kanun. Bunu ne kadar istismar ettiniz? Gerçekten çok istismar oldu. 2009 mahallî idareler seçimleri öncesinde bu kanun tasarısı, değişiklik Türkiye Büyük Millet Meclisine geldi, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi. Orada eşitsiz bir dağılım yaptınız. Bunu yaparken Adalet ve Kalkınma Partisine ait belediyeler de bunun adil olmadığını ifade ettiler ve bütün diğer siyasi partilerle de bunu görüştüler. Şimdi, sizin isminiz adınızda; hakikaten adil değilsiniz, hakikaten adaletiniz yok. Nüfusa göre dağıtmadınız.
Bakın, Denizli Belediye Başkanı Nihat Bey şimdi Denizli Milletvekili, o zaman, bunun doğru olmadığını, nüfusa göre dağıtılması gerektiğini söyledi. Bizim ısrarlarımız üzerine o tasarı alt komisyona sevk edildi. Ben alt komisyon üyesiydim. Bunun ne zaman toplanılacağına dair ısrarlarım alt komisyon başkanına ve Komisyon başkanına oldu. Ama bir gün, buradan o tasarının Hükûmet tarafından geri çekildiğini öğrendim. En azından muhalefete mensup Komisyon üyesi milletvekillerine bunun geri çekildiğinin nezaketen bildirilmesi gerekirdi; bu da bildirilmedi. Ama başka bir şey gördük, bir süre sonra aynı tasarı, teklif olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna tekrar geldi; gerekçesi aynı, maddeleri aynı, noktası aynı, virgülü aynı. O adaletsiz dağıtımı AKP'li belediyelerin de rızası hilafına, zorla buradan geçirdiniz.
Ben o günkü İçişleri Bakanına söylediğimi adım gibi hatırlıyorum, dedim ki: "Siz Devlet Planlama Teşkilatında çalıştınız. Burada mahallî idareler dengesi var. Şimdi ne oldu da bir ay sonra, geçirdiğiniz bütçe, uyguladığınız program, çıkardığınız programdan ne değişti de bunu buraya getiriyorsunuz?" Zaten Komisyondan çekme gerekçesi de oydu.
Bakın, biz seçim esnasında Sayın Zeybekçi, Sayın Keskin bir ortamda, seçimde, oturumda konuşurken bu gündeme geldi ve ben şunu söyledim: "Denizli Belediye Başkanı, şimdi milletvekili adayı ama, bunların günahı yok, günah AKP'nin." Neden? Gayret ettiler ama o gün bugün bir daha bir araya gelemedik biz üçümüz. Sayın Keskin de Sayın Zeybekçi de gelemedi, üçümüz bir araya gelemedik ve hatta gerginleşme oldu. Bunun temel sebebi de bana göre o günkü tartışmadır. AKP sadece kendine muhalefet belediyelerine değil, kendi belediyelerine de aynı şeyi yapıyor ama bu çıkardığınız kanun adil bir kanun değildi, o gün seçime giderken kendinize sağlayacağınız birtakım neydi? Avantajların altyapısıydı, bu gayet açık ve net.
Şimdi, zaten söz veriyorsunuz. Nihat Bey 2023'e kadar belediye başkanı olacağını ifade etmişti yanlış hatırlamıyorsam. Bakın, sizin bu sıkıntınızdan bıraktı geldi, milletvekili oldu. Şimdi, getirdiğiniz durumu düşünün, getirdiğiniz hâli düşünün. Tabii, bunu siyasi latife olarak kabul edin, bir insanın milletvekilliğine aday olması kadar doğal bir şey de yok ama yaptığınız, uyguladığınız politikanın kendi içinde ne kadar tarafgir, adil olmayan, adaletsiz ve insafsız bir tasarı, davranış biçimi olduğunu bir kez daha burada ifade etmek istiyorum; sadece buraya değil, bütün millete.
Bakın, bir teşvik kanunu? Denizli'ye haftaya bir bakan gönderdiniz. Teşvik kanunundan lanet getirdi sanayiciler, kimse beğenmedi. Nitekim, şimdi, teşvikle ilgili o düzenlemeyi tekrar düzenlemeye çalışıyorsunuz. Herkes söyledi.
Bakın, AnadoluJet'i Denizli-Ankara arası koydunuz, rantabl veya değil. O günkü Yönetim Kurulu Başkanıyla ben de görüştüm, AKP'li arkadaşlar da vardı, Denizli'de sivil toplum örgütlerinin liderleri de vardı. 4 milletvekili AKP'den, 1 de bakan, açtınız. Ben burada dedim ki: "Yarın 4 milletvekili yine kapatırsınız."
Nasip oldu, bugün burada değil, bir başka arkadaş bakan oldu Denizli'den ama o şirket kapatırken o havayolunun o hattını, maalesef, son uçuşu bana nasip oldu. Yaptığınız her şey plana uymayan, programa uymayan, hesabı kitabı olmayan işler, nereden bakarsanız bakın.
KÖYDES? Gidiyorsunuz, parke taşı köyde dolu. "Yahu arkadaş, niye yapmıyorsunuz?" "Vekilim, sesini çıkarma, bize öyle söylediler ki bunun yarısı seçimden sonra gelecek." diyorlar. Yalan söylüyorsam yalan söylüyorsunuz deyin. Vicdan var, izan var? Öyle değil mi?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Öyle değil, öyle değil, doğru konuşmuyorsun.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Şimdi, öyle değil? Ben doğru konuşurum, bilmediğimi konuşmam. Siz beni tanımıyorsunuz, tanıyacaksınız.
Bakın, gerçekten, mahallî idarelerin bütçe büyüklükleri sürekli büyüme gösterdi, 1975-2009 arasında ekonomi içindeki payı yaklaşık 4 kat, kamu maliyesi içerisindeki payı yaklaşık 2 kat arttı. Bu artışta büyükşehir belediyelerinin kurulmasıyla birlikte merkezî bütçeden bu kuruluşlara aktarılan kaynak da etkili oldu. Bazı yerel vergilerin ihdası ve tahsilatın belediyelere devri, genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılan tutarların zaman içerisinde oran olarak artırılması ve artan vergi yükünün bu kaynak üzerinde olumlu etkisi, yüksek oranda kentleşme bunlara ne oldu? Etkili oldu.
Şimdi, bunu niçin söylüyorum? Ben bu konuyla ilgili önerge verdim geçen dönem. Dikkate alınmadı, doğrusu da buydu. Bu sene tekrar bunu tekrarlıyorum. Gelin, hep birlikte bu idarelerin problemlerini çözelim. Bunu, muhalif belediyelerin üzerine müfettiş göndererek, muhalif belediyelerin üzerine baskı yaparak çözmemiz mümkün değil. Nerede ne varsa -sizinki de, bizimki de- yürüyün ama bir de bunun insafı var. Belediyeyi çalıştırmayacaksınız -zaten nüfusu 3 bin- belediyeye baskı yapacaksın. Böyle bir şeyin olması kesinlikle mümkün değil.
Şimdi, sürdürülebilir bir büyümenin, kendi kendine yeter bir ekonominin olması için yurt içi tasarrufların olması lazım. Sayın Bakanım, yurt içi tasarruflar AKP döneminde yüzde 18'lerden 12'lere geldi. Şimdi, bu dönemde artırmaya, 15'lere çıkarmaya çalışıyorsunuz. Nasıl yapacaksınız bunu Allah aşkına? Geçen sene Torba Yasa'yı getirdiniz, bütçe çıktıktan hemen sonra getirdiniz. Bütçenin içinde torba tasarıdan gelecek gelirin hesabı var mıydı? Yoktu. Peki, ne oldu o gelirin hesabı? Şimdi, "Bütçe ne yapıyor?" diyorsunuz, "Açık vermeyecek." diyorsunuz. Daha bir ay önce, Ekimin 17'sinde getirdiğinizde, burada "20-22 milyar TL açık verecek." diyordunuz. Bugün farklı bir şey söylüyorsunuz, burnunuzun ucunu görmüyorsunuz, yarını görmüyorsunuz, dünden bugünü hesap edemiyorsunuz. Bunun neresi rasyonel mali yönetim? Bunu anlamakta zorluk çekiyorum.
Gerçi siz söylüyorsunuz, Allah var şimdi, yalan söylemekten korkarım ama ya, bir gün de "Siz şunu söylediniz, doğru söylediniz, öneriniz doğruydu." deyin. Nihat Bey biraz sonra söyler, dışarıda da anlatır. Hakikaten yardımcı olmaya çalıştım, Mevlüt Aslanoğlu da yardımcı olmaya çalıştı, dilimizde tüy bitti, inandıramadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Millet inanmadı.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Nihat Bey de mi inanmadı?
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ayhan, çok teşekkür ediyorum efendim. Süreniz doldu.