| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 17.12.2011 |
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2012 yılı merkezî yönetim bütçesinin 12'nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek için söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde, bağış, hibe ve yardımlara ilişkin işlemleri kapsamaktadır. Madde gerekçesinde bu maddeyle yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan sağlanacak imkânların Türk lirası karşılıklarının bütçeleştirilmesi, dış kaynaklardan bağış ve yardım yoluyla gelen malzemelerin tertibine mevcut ödeneklerin yetmemesi hâlinde yapılacak işlemlere ilişkin hükümler yer almaktadır. Bir diğeri ise, Türkiye - Avrupa Birliği mali iş birliği kapsamında sağlanacak mali imkânlara ilişkin hükümler vardır.
Tabii ki bütçede her ne kadar Maliye Bakanlığımız maddeleri azaltsa da bu tür maddelerin bulunmaması mümkün olmuyor, bazen bulunması kaçınılmaz oluyor, koymak mecburiyetinde ama burada önemli olan şey, Hükûmetin makroekonomik politikalar ile birbiriyle uyumlu şekilde bu işleri götürüp götürmediği.
Merkez Bankasının Hükûmetle ortaklaşa belirlediği yıl sonu enflasyon hedefi ortada iken kamunun müdahalesiyle kontrol edilebilen mal ve hizmet fiyatları bu hedef dikkate alınmaksızın dolaylı vergiler ve KİT politikalarıyla maalesef artırılmaktadır. Mesela Bakanlar Kurulu kararıyla sigara üzerindeki nispi ÖTV oranı 6 puan artırılarak yüzde 69, asgari maktu ÖTV tutarı yüzde 9,4 artışla bir paket sigara için 2,9 TL olarak belirlenmiş. Ardından iki hafta geçmeden, sonra üstelik geriye dönük olarak 13/10/2011 tarihinden geçerli olmak üzere 6 puanlık güncellemenin 4 puanlık kısmı yeni bir Bakanlar Kurulu kararıyla ÖTV oranı yüzde 65'e indirilmek suretiyle geri alınmış. Bunun hem kendi içinde dengesi yok hem de makroekonomik politikalarla bir uyumluluğu olmadığını görüyoruz.
Sayın milletvekilleri, dolaylı vergilerin fiyat mekanizması içindeki fiyatların genel düzeyini artırdığını hepimiz biliyoruz. Genel iktisadi işleyiş içinde dolaylı vergilerin fiyat mekanizması yoluyla hemen tamamının tüketiciye yansıdığını da cihanı âlem biliyor. Yapılan güncelleme ile sigara fiyatlarında kabaca ortalama yüzde 30-35 oranında bir artış oldu. Bu durumun bir taraftan hane halkının refahını olumsuz etkileyeceği, diğer taraftan da fiyatların genel düzeyinin beklenenin üzerinde artmasına yol açacağı aşikârdır. Hâl böyle iken Hükûmet sigaranın hane halkı harcamaları içerisindeki ağırlığını bile bile dolaylı vergilerde enflasyon hedefini gözetmeksizin bu şekilde bir güncelleme yapmış ve daha on gün geçmeden geri adım atmak zorunda kalmıştır. Bu durum maliye politikası ile para politikası arasındaki uyumsuzluğun hangi boyutta olduğunu çok açık ve net bir şekilde göstermektedir.
Milletin alacağı arabanın markasını bile belirliyorsunuz. Maşallah, izan kayboldu mu toplamak bir türlü mümkün olmuyor.
Doğal gaz, elektrik, alkol, sigara ve diğer ürünlerin fiyatlarında vergi ve benzeri kamu müdahalelerinden kaynaklanan artışların yıllık enflasyonu hangi seviyelere ulaştıracağını hep beraber, birlikte son iki aydır gördük. Alınan bu kararlar ekonomi yönetiminin kredibilitesini maalesef çok olumsuz etkiliyor. Peki, Hükûmet kamu mali yönetimine ilişkin taahhütlerine sadık mı, değil mi? 5018 sayılı Kanun'un ilk hâlinde, geçici 11'inci maddesinde, döner sermayeli işletmelerin 2007 sonuna kadar tasfiye edilmesi hükmü vardı. Ardından "tasfiye edilir" hükmü "yeniden yapılandırılır" şeklinde değiştirildi. Daha sonra, 31/12/2007 tarihi, önce 5724 sayılı Kanun'la "2008 sonuna", ardından da 5793 sayılı Kanun'la "2010 sonuna" olarak değiştirildi. Yine genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine bağlı olarak kurulan döner sermaye işletmeleri ve fonların bütçelerinin ilgili idarelerin bütçesi içinde yer alacağına ilişkin hüküm 5793 sayılı torba kanunla kaldırıldı.
Hükûmet, yakın zamanda yaptığı, neredeyse tüm döner sermayeli işletmeleri tek kanunda toplama dışında ne yaptı? Bu alanda uygulamaya konulması taahhüt edilen kanuni düzenlemelerin, başlangıçta hedeflenen noktadan ve tarihlerden ne ölçüde uzak kaldığı ve Hükûmetin bu ve benzeri konulardaki politikalarının sonuç almaya değil, günü kurtarmaya ve sorunları ötelemeye dönük olduğu çok açık bir şekilde görülmektedir.
Peki, Hükûmet kamu mali yönetiminde nereye gitmek istediğini biliyor mu? Hayır. Bakın, kamu mali yönetimiyle iç denetim uygulamaya konuldu. AB ilerleme raporlarında neredeyse her yıl teftiş ve iç denetim sınırlarının belirlenmesine yönelik açık ifadeler vardı ancak kanunun kabul edilmesinden bu yana geçen sekiz yıllık süre zarfında bu alanda bir ilerleme sağlanamadığı gibi, hâlâ kamu mali yönetiminin işleyişinde ciddi zafiyetlerin olduğu, mevcut olduğu ortada.
Yine Hükûmet tarafından "stratejik yönetim" derken, stratejik planların ve performans esaslı bütçelerin hazırlanmasını sağlarken, diğer taraftan kamu mali yönetim sisteminin Türkiye Büyük Millet Meclisi namına garantörü konumundaki Sayıştayın performans denetimlerinin ilgililer için sorumluluk doğurmayacağı şeklinde bir hükümle bu süreç âdeta hadım edilmiştir. Peki, performans hedeflerine ulaşılmayınca ne olacak? Hiçbir hukuki, idari ve mali sorumluluk doğurmayacak bir denetimin kamu mali yönetiminde performansın artırılmasına ne gibi bir katkı sağlayacağı meçhuldür.
Hükûmet kamu mali yönetiminde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkına, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine uygun hareket ediyor mu? Buna da "Hayır." diyoruz. Tüm harcamaların temel dayanağı yılı bütçeleridir. Son dönemde bütçe kanunlarıyla tespit edilen prensip ve tavanlar âdeta görmezden gelinerek Meclisin bütçe üzerindeki hakkı gasbedilmektedir. Elbette yapılan harcamalar belirli bir mal ve hizmet karşılığında gerçekleştirilecektir ancak bunun belirli bir plan ve program dâhilinde ve Meclisin onayı alınarak yapılması gerekmektedir. Yakın dönemdeki gerçekleşmelere bakıldığında, ilgili dönemde gerçekleşen bazı harcamaların, programlanan ve Meclis tarafından onaylanan başlangıç bütçe ödeneğinin katbekat üzerinde gerçekleştiği görülmektedir. Mesela 2010 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü harcamalarında bu kurum tarafından 5 milyar lira başlangıç ödeneği tespit edildi, dönem sonunda yüzde 155 artış, 13 milyar TL'ye yaklaştı.
Benzer durum bu yıl için de var. Açık bir şekilde, bu durum, Türkiye Büyük Millet Meclisine İktidarın, Hükûmetin bakış açısını göstermekte ve milletin, Meclisin bütçe hakkı Hükûmet tarafından, İktidar tarafından resmen gasbedilmektedir. Bu, ekonominin geneli açısından da çok sakat bir durumdur. Kamu maliyesinde ciddiyete en çok ihtiyaç duyduğumuz şu dönemde elde edilen birtakım konjonktürel kaynakların behemehâl bir harcama programına kanalize edilmesi bu harcama kalemlerinin devamı için yeni kaynak ihtiyacı doğurmakta, bu da en başta dikkat çektiğimiz güncellemelere neden olmaktadır.
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, yüce heyete saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Ben teşekkür ederim Sayın Ayhan.