GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:34
Tarih:16.12.2025

MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın Başkan, Değerli Bakanlarım, kıymetli milletvekilleri; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de sözlerimin başında, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay'a Allah'tan rahmet, ailesi ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün Genel Kurulda görüşülen bütçe, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçesi, kürsüde konuşan milletvekili de Hatay Milletvekili olunca konuşma içeriği de hâliyle deprem oluyor. Ben de bugün hem bölgemizle ilgili hem de genelle ilgili, özellikle depremle ilgili, siz değerli milletvekillerimizle ve ekran başında bizleri izleyen aziz milletimizle bazı tespitlerimizi paylaşacağım inşallah.

Değerli arkadaşlar, bugün özellikle bir rakamı sizlerle paylaşıp, bu rakamın üzerinde bir miktar hepimizin düşünmesini sizlerden rica edeceğim. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı depremin hemen ardından 11 ilimizde bütün yapı stokumuzun ne durumda olduğuyla ilgili kapsamlı bir çalışma yaptı ama bütün yapı stokumuzun yani köyler, beldeler, mezralar ve şehir merkezlerindeki tüm yapı stokumuz Çevre Şehircilik Bakanlığı personeli tarafından tek tek incelendi. Bakınız, incelenen bina sayısı 2 milyon 302 bin 230; değerli arkadaşlar, bu rakam, bağımsız bölüm değil bina sayısı. 2 milyon 302 bin 230 bina Bakanlığımız tarafından incelenmiş ve alt kırılımları tek tek bir rapor hâline getirilmiş. "Alt kırılımları" derken, deprem bu binaya nasıl hasar vermiş? Az hasarlı, orta hasarlı, ağır hasarlı veya acil yıkılması gereken veya yıkılmış... Bu rakam içerisinde hemen deprem anında yıkılan bina sayısı 39.540, tüm deprem bölgelerinde 6 Şubat depreminin hemen ardından yıkılan bina sayımız 39.540; sadece Hatay değil tüm deprem bölgeleri. "Bu 39.540 binanın kimliği nedir?" diye, "Bu binaların özelliği nedir?" diye bunlara bir büyüteç tutup bunların kimliği hakkında bir bilgi edinelim dedik ve bu 39.540 binamızın yüzde 80'i 2000 yılından önce yapılan binalar. Dolayısıyla hayatını kaybeden vatandaşlarımızın da yüzde 90'ından fazlası, üzülerek söylüyorum, 2000 yılından önce yapılan binalarda hayatını kaybetti. Bu rakamı sizlerle niye paylaştım, bu hususun altını neden kalın bir şekilde çizmek istedim? Biz, Hatay ve 11 deprem bölgesinde yapı stokumuzun yenilenmesiyle ilgili çok çaba sarf ettik ama istediğimiz neticeyi alamadık ve bunun faturasını da çok ağır bir şekilde ödedik. Bizler 11 deprem bölgesi olarak bunu yaşadık; milletimiz, başka illerde yaşayan vatandaşlarımız bu acı faturayı ödemesinler istiyoruz. O yüzden, bir Hataylı olarak, depremi yaşayan biri olarak buradaki, deprem bölgesindeki 11 ilin milletvekilleri adına da bunu söyleyebilirim. Özellikle Manisa, Balıkesir, Afyon, Kütahya, Uşak, İzmir, unuttuğumuz iller olabilir; bu illerimizde yaşayan ve 2000 yılı öncesinde yapımı gerçekleşmiş olan binalarda hayatlarına devam eden vatandaşlarımıza buradan seslenmek istiyorum: Sizlerin canı çok kıymetli, lütfen bir şekilde; belediyeler aracılığıyla olabilir, özel sektör aracılığıyla olabilir, Bakanlık marifetiyle olabilir, bu konutlarınızı yenileyin kıymetli ve aziz millet. Biz, bunu yapamadık, bedelini çok ağır bir şekilde ödedik. Manisa, Grup Başkan Vekilimizle de geçen konuştum, diri fay hattı üzerinde binlerce binanın olduğunu biliyoruz, ödümüz ağzımızda, korkuyoruz, Allah korusun diyoruz. Dolayısıyla...

2000 yılını niye söylüyorum? 1999 depremi Türkiye'de afetle ilgili hem devletin hem de bireysel olarak bizlerin dönüşümünü gerçekleştirdi. 1999'dan önce yapılan binalarımızda -burada meslektaşlarımız var- el yordamıyla beton dökerdik, "nervüllü" dediğimiz çapaklı demir kullanmazdık, "etriye sıklaştırması" diye bir konuyu bilmezdik; dolayısıyla, alelade yapılan, denetimden yoksun binalar yaptık -ki o zaman onu yapmamız gerekiyordu- ama bugün, bu binaların gerek belediye eliyle gerek Bakanlık eliyle dönüşüme tabi tutulması, bu vatandaşlarımız bir şekilde bu binalardan çıkarılması lazım değerli milletvekilleri.

Bakın, bir rakam daha var, onu da sizlerle paylaşmak istiyorum. 6 Şubat depreminden bir gün önceyi düşünelim, 5 Şubat günü tüm 11 ilde yapılan yapı stokunun yüzde 50'sinin 2000 öncesi yapılan binalar olduğunu da yine yapılan çalışmalar bize net bir şekilde gösteriyor. Bu ne demek değerli arkadaşlar? Dönüşümde bir mesafe aldık, evet, çok güzel konutlar yaptık ama hâlâ dönüştürmemiz gereken konutlarımız var.

Sayın Murat Kurum ve ekibinin depremin ilk anından itibaren şehrimizde şehrimizin ayağa kalkması için nasıl bir mücadele yaptıklarına şahidiz ama ben Sayın Bakanıma teşekkür etmeden önce öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımıza ve her gün, her saat, her dakika deprem bölgesindeki gelişmeleri gerek yereldeki yöneticilerle gerekse bizim aracılığımızla takip eden Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Bey'e, -o gün Bakanlık görevinde olan çok kıymetli ve değerli isimler vardı- Fahrettin Koca'ya, Mehmet Özhaseki Bey'e, Fatih Dönmez Bey'e ve özellikle ve özellikle -burada mı bilmiyorum- Sayın Süleyman Soylu'ya da huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bizler o zor günlerde özellikle devletimizin tüm imkân ve kabiliyetinin bölgede nasıl olduğunu canlı canlı yaşadık ve gördük. Sayın Bakanımız Murat Kurum ve ekibine tüm siyasi partiler teşekkür ediyor, evet, görüyoruz, bundan da mutluyuz, halkımız da teşekkür ediyor, şundan dolayı teşekkür ediyor değerli arkadaşlar: Hatay'da hak sahipliği 150 bin. Sayın Murat Kurum ve ekibi Hatay'a gelip 150 bin tane hak sahipliği var. Şehrin çeper noktalarında 150 bin konutu yapıp teslim edip çok kısa bir zaman içerisinde de dönebilirdi. Murat Bey ve ekibi bunu yapmadı "150 bin konutu bir alana yapıp kadim şehir merkezlerini ayağa kaldırmazsak ne vatandaşımız ne de oradaki yerel yöneticiler oraları ayağa kaldıramaz." dedi ve çok tartışılan bir uygulamayı devreye aldı. Rezerv alanı uygulaması. Başlarda çok tartışıldı ama bugün geldiğimiz noktada "Rezerv alan istemiyoruz." diyenlerin dahi "Ya biz yanlış yapmışız, bize doğru anlatılmamış. Rezerv alan uygulaması mucize bir uygulama. Bizler de bölgemizde istiyoruz." diyen vatandaşlarımızı elbette hepiniz görüyorsunuzdur. Bu manada rezerv alan uygulamasıyla bizim kadim kent merkezlerimizi de Sayın Bakanımız ayağa kaldırdı. Sadece şehirlerimizin ayağa kalkması değil, o şehirlerimizde kullanacağımız çöp kovalarına, yolcu duraklarına varıncaya kadar tüm ekibiyle beraber ortaklaşa bir çalışma yaptılar ve sadece beton değildi değerli arkadaşlar yapılanlar, çevreyle ilgili de çok önemli çalışmalar yapıldı. Samandağı Milleyha kuş gözlemine, kuş merkezine yine Sayın Bakanımız oraya da el attı. Antakya Asi Nehri'nin etrafında bir yeşil bant uygulamasını Sayın Bakanımız ve ekibi devreye aldı. İskenderun'da sahil çökmüştü, o sahilin tekrar ayağa kalkması da yine Sayın Bakanımız ve ekibi tarafından gerçekleşti.

Ben tekrardan bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum. Gazi Meclisi de saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)