| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 10.12.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERSİN BEYAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarının hedefleriyle gerçekler arasındaki uçurum milletimize şeffaf bir şekilde anlatılmıyor. İhracat konusunda sürekli olumlu bir tablo çizen iktidar, kendi raporlarında önümüzdeki yıllarda ihracatın çok da değişmeyeceğini söylüyor. İhracat miktar endeksi için geçen yıl bu salonlarda bize sunulan hedefler gerçekleşmedi. 2025 yılı için Ticaret Bakanlığının hedefi yüzde 4,6'ydı. Bugünkü raporlarda yıl sonu hedefi yüzde 2,73 olarak veriliyor. Ticaret Bakanlığının ihracat hedefini tutturamadığını, hatta yüzde 40 gerisinde kaldığını görüyoruz. Bunun üstüne önümüzdeki üç yılda 2025 hedefinizi bile yakalayamıyorsunuz. 2026 yılı için yüzde 2,95, 2027 yılı için yüzde 3,73, 2028 yılı içinse yüzde 4,09 olarak hedef gösteriyorsunuz. Sayın Bakana bu olumsuz hedeflerin sebebini sormamız gerekiyor. 2024 Kasım ayında sunduğunuz 2025 hedeflerinize ulaşamamanızın ve önümüzdeki üç yılda aynı hedefi tutturamamanızın sebebi nedir? Yine, raporlarda Türk lirasıyla yapılan ihracatın toplam ihracat içindeki payı geçen yıl yüzde 3,69 olarak gerçekleşti. Bu yıl tahmininiz yüzde 4,56'ya çıkması yönündeydi ancak yüzde 4,1'de kaldı. Türk lirasıyla yapılan ihracatın yüzde 23,5 artacağını hedeflediniz, sadece yüzde 11'lik bir artış kaydedebildiniz. Bunu kendi raporlarını söylüyor. İktidarın sebep olduğu Türk lirasının değer kaybını kendi verinizle itiraf etmiş oluyorsunuz. Kendi paramızla ticaret yapamadığımız gibi paramızın uluslararası arenada değerinin ve itibarının düşürüldüğünü de görüyoruz. AK PARTİ iktidarı adalet, insan hakları ve demokrasi endeksinde ülkemizi sıralamada geriye düşürdüğü gibi paramızın itibarını da düşürmüştür. Türk paramız bayrağımız gibi bir millî değerimizdir. Yerli ve millî olduğunu iddia edenlerin bu propagandada sınıfta da kaldığı ortadadır.
Değerli milletvekilleri, Ticaret Bakanlığı iç ticarette de sınıfta kalmıştır. İktidar yedi yıldır enflasyonu tek haneli rakamlara indireceğini söylese de millet olarak yüzde 30'un altında bir enflasyon göremedik. TÜİK'in talimatla açıkladığı veriler bile daha yıl bitmeden yüzde 32,87 oranını görmüş durumda. Yaşanılan enflasyon bağımsız araştırma şirketleri tarafından yüzde 60 civarında gösterilse de TÜİK halktan ve ülkeden kopuk sonuçlarını her ay açıklamaya devam ediyor. Gerçek enflasyon karşısında ayarlanmış sayıları memurun, işçinin, emeklinin, asgari ücretlinin maaş ve ücretlerini de doğrudan etkiliyor. Eğer bu alana haksızca, hileli rakamlarla el atarsanız, milletimizin maaş ve ücretlerini bilinçli bir şekilde düşürmüş, bunun yanında milletimizi enflasyon karşısında ezdirmiş olursunuz. Bu da kul hakkıdır. Bu vebal iktidarın boynunadır. Bugün insanımız çarşıda, pazarda alışveriş yapamaz hâle gelmiştir. Buna rağmen, koskoca Bakanlık sosyal medyadan patates fiyatlarındaki spekülasyona tepki göstermektedir. Bununla ilgili de arz-talep dengesini, nakliye maliyetlerini, depolama giderlerini, komisyon paylarını sıkı denetime tabi tuttuklarını söylemektedir. Bunca trajikomik olaya rağmen, patates fiyatını bile doğru tespit edemeyen Ticaret Bakanlığı 3 büyük zincir market örneği vererek halkımızın karşısında gülünç duruma düşmüş, vatandaşlarımızdan tepki toplamıştır. Sayın Bakana soruyorum: Arz talep dengesinde vatandaşımızın alım gücünü nereye koyuyorsunuz? Nakliye maliyetlerinde artan girdi maliyetleri, litresi 60 lira olan mazot fiyatları hakkında ne düşünüyorsunuz? Depolama giderlerinde artan kira ve enerji giderlerini nasıl hesaplıyorsunuz? Komisyoncuların payları konusunu nasıl takip ediyorsunuz? Bizzat resmî açıklamalarınızda yer alan bu 4 kalem etkenleri zincir marketlere göre hesaplıyorsanız milletimizin vay hâline! Unutmayın, sizin iktidarınızın zorlaştırdığı, ekonomik krizle darboğaza soktuğu bir ülkede Ticaret Bakanlığı yapıyorsunuz. Türk milleti iktidarın yarattığı bu darboğazın, ekonomik krizin ve bu tükeniş bütçesinin maliyetini yüklenmek zorunda değildir. Bu sorunları düzeltmek de bu tükenişin sorumluluğunu almak da size düşer. Milletimizin sizden bir umudu kalmadı ancak yapacağınız her olumlu düzenleme piyasayı rahatlatmak için bir fırsattır, elinizi taşın altına koyun.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de ticaretle ilgilenen şirketlerin, firmaların, kişilerin en kritik şikâyetlerinden biri hukuksal güvenlik eksikliğidir. Bu sorun özellikle yatırımcımızı, orta ölçekli işletmelerimizi ve dış ticaret yapan firmalarımızı derinden etkiliyor. Ticari davalarımız yıllarca sürüyor ve bu dava sürecinde yapılması gereken işler aksıyor. Alacak davaları, icra takipleri ve ticari uyuşmazlıklar zamanında sonuçlanmadığı için işletmelerin nakit akışı bozuluyor. Hatta bu dava süreçlerinde hiç planda yokken işletmeler iflasa sürükleniyor. Ekonomik olarak yıpranmış, iflasın eşiğine gelmiş; ekonomik krizden ve adalet sisteminden zamanında ve verimli sonuç alamamış olan işletmeler ülkemizin millî servetinin çökmesinde de etkili oluyor. Ticaret davalarında aynı konuda farklı mahkemelerden farklı kararlar çıkabiliyor. Yargı bağımsızlığına dair toplumda oluşan kuşku hukuk güvencesini zedeliyor. Bu durum yatırımcı açısından risk oluşturuyor, ticaret yapacak insanların da finansal motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Ticaret sözleşmelerinin ihlali veya bozulması hâlinde işletmeler hızlı şekilde haklarına kavuşamıyor. İcra süreçlerinin hem yavaş ilerlediğini hem de pahalı olduğunu hepimiz biliyoruz. Alacağını zamanında tahsil edemeyen işletmeler zincirleme iflas riskiyle karşılaşıyor. Müteselsilen ticareti bozulanlar halledilebilir küçük bir problemden çıkıp büyük ekonomik krizin itici gücü hâline dönüşebiliyor. Bu süreçlerin hem idari hem de hukuki düzenlemeleri ivedilikle yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, yabancı firmalar Türkiye'de ara buluculuk ve yargı süreçlerinin öngörülemez olduğunu düşünüyor. Bu durum ihracat ortaklıkları ve yabancı yatırımcılar üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor. AK PARTİ iktidarının güvensiz, adaletsiz, liyakatsiz ve beceriksiz ekonomi politikaları bu istikrarsızlığı içinden çıkılamaz, derin bir krize dönüştürdü. Sonuç olarak, hukuki belirsizlik ticaretin doğal akışını bozan temel problemdir. Güçlü hukuk, hızlı karar, istikrarlı ve faydalı bir bürokrasi yoksa güçlü bir ticaretten bahsedemeyiz. Türkiye'de ticaret yapan işletmeler için ikinci büyük yük aşırı bürokrasi ve sürekli değişen mevzuattır. Ticareti ve iş ortamını ağırlaştıran, sürekli değişen kanun ve yönetmelikler, vergi mevzuatı, ithalat, ihracat sistemleri, iş güvenliği, KDV tebliğleri gibi konular ticareti kolaylaştırmak yerine karmaşık bir hâle sürüklemektedir. Neredeyse her ay yeni bir düzenleme geliyor, işletmeler uyum sağlamakta zorlanıyor, mali müşavirler bile "Artık yetişemiyoruz." diyorlar. Bir yapay zekâ sistemi çıkardınız, adına da KURGAN dediniz. Bu sistem de isminden anlaşılacağı üzere dürüst vergi mükelleflerini ölmeden KURGAN'a koyuyorsunuz. "Tavşana kaç, tazıya tut." mantığıyla çalışan bu sistem, naylon faturacıyı tespit edip mevzuatta olmasına rağmen meslek odalarıyla paylaşmamakta, sır gibi saklamakta, düzgün mükellefi de riske atmaktadır. Vergisini ödeyene yüklenmek üzere çalışan bu sistem, vergi oranındaki adaletsiz dağılımı bir kez daha ortaya koymuştur. Gelirine göre herkesten adil bir şekilde alınması gereken vergi KURGAN gibi aba altından sopa gösteren uygulamalar yüzünden dürüst mükelleflerin üstüne yüklenmektedir. İnceleme olacaksa vergi sistemindeki tüm unsurlara silsile hâlinde olmalı, keyfî uygulamalarla mükellefleri deneme tahtasına çevirmemelidir. İş yeri açma ruhsatı almak, faaliyet belgesi çıkarmak ayrıca mesai alan işler olarak karşımıza çıkıyor. Tarım, gıda, yapı ve sanayi sektörlerinde iş yapanlar, onlarca farklı kurumdan onay almak için uğraşıyorlar. Bu konuda sektörler arası kurumları birleştiren bir entegrasyon uygulaması gündeme alınmalıdır. Bürokrasi gecikmelerine sebep olan tüm bu uygulamalar şirketler için maliyete dönüşüyor. AK PARTİ iktidarı teknolojiyle övünmesine rağmen, dijitalleşme olmasına rağmen kâğıt yükünü bir türlü bitiremedi. E-devlet ve e-belge sistemleri var, imza, dosya, dilekçe, noter onayı gibi konulara yani kırtasiyecilik meselesine artık çözüm üretilmelidir. Kamu kurumları arasında koordinasyonsuzluk ticaretimize engel olan bir diğer konudur. Ticaret Bakanlığı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERSİN BEYAZ (Devamla) - Sayın Başkanım, önemli şeyler söylüyorum, bir dakika ilave ederseniz. (İYİ Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; YENİ YOL sıralarından alkışlar)
Ticaret Bakanlığı bir evrak istiyor, vergi dairesi başka bir evrak, belediyenin istediği belgeyi SGK kabul etmiyor, SGK'nin...
BAŞKAN - Sayın Beyaz, bir saniye bekler misiniz?
Şimdi, dün bir milletvekiline bir dakika söz vermiştim, o biraz konuşuldu. Şimdi, en azından onu tolere etmek adına size ilave söz vereceğim. (İYİ Parti, CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) - Çok adilsiniz Sayın Başkanım, kutluyorum sizi. Çok adilsiniz, Cumhuriyet Halk Partisi farkını hissettirdiniz, teşekkür ederim.
BAŞKAN - Buyurun lütfen.
ERSİN BEYAZ (Devamla) - AK PARTİ iktidarı teknolojiyle övünmesine rağmen, dijitalleşme olmasına rağmen kâğıt yükünü bir türlü bitiremedi. E-devlet ve e-belge sistemleri var, imza, dosya, dilekçe, noter onayı gibi konulara yani kırtasiyecilik meselesine artık çözüm üretilmelidir. Kamu kurumları arasında koordinasyonsuzluk ticaretimize engel olan bir diğer konudur. Ticaret Bakanlığı bir evrak istiyor, vergi dairesi başka bir evrak; belediyenin istediği belgeyi SGK kabul etmiyor, SGK'nin istediği belgeyi bir başka kurum anlamıyor. Tespit ettiğim ve sektörlerin eksikliklerini dile getirdiğim tüm bu konuların ivedilikle çözüme ulaşması gerekmekte, Türk ticareti nefes almak zorundadır. Aksi durumda, sebep olduğunuz ekonomik krizin topal olan ayaklarından birini daha kesmiş olursunuz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)