| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 09.12.2025 |
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kendi belediyelerinizde mülakatsız sınavsız aldığınız kişilerden bahsetsenize.
ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Sen Cebeci'deki yolsuzluktan bahset.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Sen ancak konuşursun, başka bir şey yapamazsın, senin görevin o oğlum.
ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Cebeci'deki yolsuzluğu nasıl cebine indirdiniz ondan bahset.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Seninle benim ikimizin beraber mal varlıkları araştırılsın, var mısın?
ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Araştırılsın varım.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Senin ve benim, var mısın?
ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Varım, gel!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Cebeci'yi ben sana göstereyim, hadi birlikte imza atalım, gel!
ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Hadi gel!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Dün Abdullah Güler'e söyledim, bugün de sana söylüyorum, seninle benim ikimizin.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Herkesin ki araştırılsın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Sen kimsin de bana hesap soracaksın! Sen kimsin! Benim dürüstlüğümün zekâtı size yeter zekâtı, anlıyor musun!
ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Sen Cebeci'deki o paraları nasıl cebe indirdiniz ondan bahset!
CAVİT ARI (Antalya) - Dön önüne be ya! Dön önüne be ya! Ya, ne terbiyesiz adamsın ya, dön önüne!
BAŞKAN - Grup Başkan Vekilinize söz verdim, lütfen bir sükûneti sağlayalım.
Sayın Zengin, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Tekrar Sayın, Başkanım, çok Değerli Bakanlar, değerli bürokratlar ve çok değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Üzülerek söyleyeceğim, doğrusu ilk defa bir Genel Kurulda, tüm gün çalışarak günün sonunda ilk defa söz alıyoruz. Normal şartlar altında geçtiğimiz yıllarda her grup konuşmasını yapar, arkasından biz de o konuşmalara binaen cevaplar verirdik. Bu defa, bütün gruplar konuştuktan sonra konuşmak üzere anlaştık. Çok sakince geldiğimizi düşünüyordum yani galiba bütün tartışmalar, Grup Başkan Vekilleri konuşmaya başlayınca doz aşımından kaynaklanıyor.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Memleket sakin olmayınca Özlem Hanım...
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bu mesele sakinlik meselesinden öte bir şey. Yani bu konuda mesela insanlara dönüp arka arkaya "Utanmıyor musunuz, utanmıyor musunuz?" dediğiniz zaman nasıl bir cevap bekliyorsunuz ki? Evet, utanmıyoruz, gurur duyuyoruz yaptığımız işten, gurur duyuyoruz, niye utanalım biz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Neyinden utanacağız yani?
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Olanlar utanılacak işler.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bu nasıldır bir üsluptur?
Şimdi, değerli arkadaşlarım, ben, kendim işitmek istemediğim bir cümleyi, bir kelimeyi bir başkasına söylemem. Hayatım boyunca hiç kimseye "Utanmıyor musun?" demedim. Zaten hicabı olan utanır. Böylesine insanı tahrik eden bir konuşma yapmayı, bütün gün geçirdiğimiz bu sakin güne büyük bir haksızlık olarak görüyorum. Şimdi, benim konuşmam şöyle başlayacaktı eğer sakin sakin dinlemiş olsaydık; bugün farkında olunmasını istiyorum, bizi dinleyenler de neyi görüştüğümüzü bilsinler diye okumak istiyorum: Bugün, bir defa, Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesini de oyluyoruz; bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Kamu Denetçiliği Kurumunu, Anayasa Mahkemesini, Sayıştayı, Adalet Bakanlığını, Yargıtayı, Danıştayı...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Anayasa Mahkemesi ne iş yapıyor ki Özlem Hanım, Anayasa Mahkemesi? Kararlarını kimse tanımıyor, Özlem Hanım.
OSMAN SAĞLAM (Karaman) - Bir sus ya!
ALİ TAYLAN ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Bir sus!
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Susar mısın!
CAVİT ARI (Antalya) - En çok siz konuşuyorsunuz Sayın Başkan. Genel Başkan konuşurken konuşuyordunuz. Nasıl oluyor? Genel Başkan konuşurken siz oradan devamlı laf attınız. Ayıp değil miydi? Şimdi, kalkmışsınız, buradaki laf atmalara karışıyorsunuz ya! Bir de Grup Başkan Vekilisiniz.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, bakın, dün burada Özgür Bey anlaşmanın da dışında doksan dakika konuşma yaptı. Bakın, alt tarafı beş dakika...
CAVİT ARI (Antalya) - Genel Başkan konuşurken saatlerce laf attı.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Arkadaşım, Cavit Bey, lütfen rica ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Siz kendi Grup Başkan Vekilinize söyleyin Başkanım.
ALİ TAYLAN ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Bir sus artık ya! Bu ne seviyesizlik ya!
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ben sizin için konuşuyorum, rica ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Genel Başkan konuşurken saatlerce laf attı, şimdi size söylenen iki lafa oradan laf söylüyor.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Değerli arkadaşım...
ALİ TAYLAN ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Böyle bir şey mi var ya! Meclis burası, Meclis; kahvehane değil.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, Grup Başkan Vekiline söz verdim ama. Allah, Allah!
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, bakın, böyle bir şey olamaz. Genel Başkanınız tam doksan dakika...
CAVİT ARI (Antalya) - Grup Başkan Vekili dün Genel Başkan konuşurken saatlerce laf attı Başkanım, saygısızlık yaptı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ TAYLAN ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Hala konuşuyor ya!
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Siz bütçede de böyle yapıyorsunuz Cavit Bey, Komisyon değil burası.
CAVİT ARI (Antalya) - Siz oraya söyleyeceksiniz, bana değil.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Arkadaşım, rica ediyorum.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) - Ayıp, gerçekten ayıp!
ALİ TAYLAN ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Hâlâ konuşuyorsun, yeter ya! Ayıp ya! 50 kişi "Sus!" diyor sana ya!
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Ya, siz bir dakika susun! Orası bir susarsa cevap vermeyecek, siz susun bir.
BAŞKAN - Sayın Zengin, sürenizi yeniden başlatıyorum.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, bakın, dün Sayın Genel Başkan altmış değil doksan dakika konuştu. Bu doksan dakika içerisinde...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Anlaşma öyle, anlaşma.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Anlaşma öyle değildi; o, ayrı bir konu.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Anlaşma öyle.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Anlaşma zinhar öyle değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Abdulhamit Bey'e sor.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ben kime soracağımı gayet iyi bilirim. Bir susarsanız sevineceğim artık. Yani her şeyi de sizden öğrenecek değiliz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Anayasa Mahkemesi -hakeza devam ediyoruz- Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Ceza İnfaz Kurumları, Türkiye İnsan hakları ve Eşitlik kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Başkanlığı ve Türk Akreditasyon Kurumunun, hepsinin bütçelerini bugün onaylayacağız.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, burada asli muhatapları olduğu için Sayın Bakanlar biraz sonra kendilerine sorulan sorulara cevap vereceklerdir ama ben de birkaç şeyi ifade etmek istiyorum. Kendimiz de uzun yıllar, tabii, yargının içinde iştigal eden insanlarız. O sebeple, yaptığımız bütün konuşmalarda "yargı" dediğimiz, hayatımızın her alanını kuşatan o fıtri duyguyu zedelemeden bu konuşmaları yapmak lazım. Ben Türkiye'de geçmişte yaşadığımız bütün o sıkıntılı anlar da dâhil olmak üzere her daim hukuka itimat ettim çünkü adalet vicdani bir duygudur, fıtri bir duygudur. O sebeple, muhakkak ki eğer bir yanlış varsa buradan bir yerde dönülür. Türkiye'de gerçekten işini iyi yapan hâkimler var, savcılar var ve onları bir bütün olarak böylesine kötülemeyi, aşağılamayı, hayatımız için böyle önemli olan bir müesseseyi değersizleştirmeyi Türkiye'ye ve adalet kurumuna büyük bir haksızlık olarak görüyorum, bunun muhakkak altını çizmek istiyorum.
Çokça tekrar edilen bir şey var, bugün de dün de konuşmalarda vardı, masumiyet karinesi üzerine kullanılan ifadeler vardı. Şunu ifade etmek istiyorum: Hiç kimse suçu kesinleşinceye kadar asla hükümlü ilan edilemez ama bu, var olan iddianamelerin üzerine konuşmaya engel değildir. Bunlar bir iddianame olarak içerisinde var olanlar elbette ki konuşulabilir. Bunlar konuşulurken de içinde adı geçenlerin de kişisel hakları, hukuku korunarak bunlar yapılır.
Şimdi, buradan dış politikamızla alakalı da şunu ifade etmek istiyorum: Değerli arkadaşlarım, Türkiye son yıllarda bambaşka bir dış politika uyguladığı için bugün geldiği önemli bir alana ulaşmış oldu. Türkiye kendi kendine arzu ettiği için Filistin'de, Ukrayna'da gidip kendisi ara bulucu olmuyor, kendisi çözümün parçası olmuyor; kendisine bir talep geldiği için bu oluyor. Eğer büyüyen bir Türkiye görmek istiyorsanız bunun en önemli zemini, en önemli göstergesi dış politikadır diye düşünüyorum ve dış politikada da hem Sayın Bakana hem de bunun en önemli yüzü olan Sayın Cumhurbaşkanımıza bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Meşruiyetten bahsettiniz. Sayın Cumhurbaşkanımız -çok yeni- en son grup toplantımızda şunu altını bir kez daha çizerek söyledi, buradan da tekrar etmek istiyorum: AK PARTİ ve Sayın Cumhurbaşkanımız bütün meşruiyetini sadece ve sadece milletimizden almaktadır, başka hiçbir şeyden değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü biz biliyoruz ki sandıktan rey almadan buraya gelinemez. Her seçim kazandığımız için bugün Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz, Sayın Cumhurbaşkanımız neredeyse 30 milyona yaklaşan bir oy aldığı için bugün Türkiye'yi yönetiyor. O sebeple, bu kavramları çarpıtmayı çok anlamsız bulduğumu bir defa daha ifade etmek istiyorum.
Doğrusu, tekrar bir tartışma açmak istemiyorum ama bu "Kebap yaptınız." meselesi; o gün hepimiz buradaydık, kebap falan değil, hepimiz hastanedeydik, hatırlatmak istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)