GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:27
Tarih:09.12.2025

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanlar, değerli bürokratlar; hepiniz hoş geldiniz.

Evet, bütçelerini savunmak üzere Sayın Bakanlar Meclisteler, uzun uzun dinledik kendilerini, Hakan Fidan'ı. Hakan Bey diyor ki: "Gelişmeleri yönlendiren müessir bir aktör olarak Türkiye uluslararası alandaki saygın konumuyla devam etmektedir." Bir de kitap yayınlamışlar: "Türkiye Yüzyılı'nda Etkin ve Kararlı Dış Politika." Şimdi, ben, bu kitapta bulamadıklarımı, Sayın Bakanın da konuşmasında duyamadıklarımı burada aktaracağım. Bakalım etkin ve kararlı bir dış politika nasılmış?

Mesela, İstanbul seçimlerinde "Binali Yıldırım'a mı oy vereceksiniz, Sisi'ye mi oy vereceksiniz?" diyordunuz; gittiniz tıpış tıpış Mısır'a, Sisi'nin ayağına, el sıkıştınız, değil mi? Bu mu kararlı politika? (CHP sıralarından alkışlar)

Rus uçağının düşürülmesinden sonra "Uçağı kim düşürdü?" diye önce birbirinizle yarıştınız; bir haftalık hamaset süresi bitince tıpış tıpış Putin'in ayağına gittiniz, Rus televizyonunun canlı yayınında dakikalarca ayakta bekletildiniz. Bu mudur saygın politika? (CHP sıralarından alkışlar)

"Bu can bu bedende durdukça Rahip Brunson'ı benden kimse alamaz." diyordunuz; Trump telefon etti, Brunson kanatlandı. Şimdi soruyorum, Rahip bir din adamıysa niye tutukladınız, Rahip bir casussa niye serbest bıraktınız? Trump sizi karşısına aldı, hepiniz önünüze bakarak dizi dizi oturdunuz, Trump size bunu hatırlattığında hiç yüzünüz kızarmadı mı ya? Bu mudur saygın politika?

İsveç ve Finlandiya'yı -birini terör örgütüne yardım etmek, öbürünü Kur'an-ı Kerim'i yakmak suçlamasıyla- "Asla NATO'ya almayacağız." dediniz. Sonra gidip de en hevesli -NATO için- imzayı siz atmadınız mı be kardeşim!

Hollanda'nın Başbakanı Mark Rutte'nin döneminde Dışişleri Bakanınızın içeriye girmesine izin vermediler, Aile Bakanınızı sınır dışı ettiler, sonra aynı Mark Rutte'yi NATO Genel Sekreteri yapmak için ilk imzayı siz atmadınız mı be kardeşim! Bu mudur saygın dış politika? (CHP sıralarından alkışlar)

Birleşik Arap Emirlikleri'ni darbenin finansörü olarak ilan etmiştiniz. Sonra para almaya Birleşik Arap Emirlikleri'nin kapısına gidip dilenirken -bunu söylemekten çok üzülüyorum ama- hiç utanmadınız mı, hiç bu sözleri hatırlamadınız mı?

Adnan Kaşıkçı'yı İstanbul'da erittiler, erittiler. Nutuk atıyordunuz: "Burası egemen bir ülkedir." "Adnan Kaşıkçı ya da başka bir ülke, bunun hesabı burada sorulacaktır." dediniz. Sonra Suudi Arabistan'ın dolarlar aklınıza geldi, dosya kanatlandı ve Suudi Arabistan'a uçuverdi. Bu mudur sizin dış politikanız?

Yahu, Gazze'de 70 bin sivil öldürüldü, bunun hamasetini yaptınız. 7 Ekim 2023'te İsrail'in soykırımcı ve katliamcı politikaları başladı. Altı ay süreyle -mart dâhil- 2,3 milyar dolarlık ihracat yaptınız Mısır'a, İsrail'e ve katliamda kullanılan malzemelerin bir kısmı da o ihracatla beraber gitti. Burada rahmetli Hasan Bitmez bunu söyledi, protestolar arasında adamcağız düştü; adamcağız can çekişirken burada kebap yaptınız be kardeşim! Arkasından ancak 9 Nisan tarihinde 54 kalem için yasaklama yapabildiniz, 2 Mayıs 2024 tarihinde tamamını ancak yasaklayabildiniz. Şimdi soruyorum: Gazze'de ölen o 70 bin çocuk rüyalarınıza girmiyor mu? Bu mudur dış politikanız? (CHP sıralarından alkışlar)

Diğeri de 70 bin sivil ölüm kalmışken, Trump gidip Netanyahu'yla birbirlerini İsrail Parlamentosunda kutlarken, arkasından Netenyahu'yu oraya götürmeyip yalnızca Trump'la el sıkışmanızı bir dış politika başarısı olarak anlatabildiniz ve Türkiye sizin için utandı be kardeşim! Tom Barrack size "Trump zekice bir hamle yaptı, Erdoğan'ın en çok ihtiyaç duyduğu şeyi verdi, bu bir meşruiyettir." dedi. Bütün arkadaşlarımız bu sözü söyledi; niye şurada, kürsüde, 5 metre karşımızda buna bir tek laf edemediniz ya? Meşruiyeti dışarıda arayarak mı bu memlekette iktidar kalabileceksiniz? 220 Boeing'i, 2,5 katı daha pahalı doğal gazı, nadir toprak elementlerini, Amerika'ya karşı gümrük vergilerini indirmeyi, iki buçuk saatlik bir toplantıda verip geri geldiniz. Osmanlı'nın son dönemindeki o utanç verici anlaşmalardan birini imzaladınız. Bu gerçekten sizi hiç utandırmıyor mu be kardeşim! (CHP sıralarınadan alkışlar)

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Utanacak biri varsa sensin sen! Utanacak biri varsa o da sensin! Utanmaz adam sensin!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Nihayet bir şey daha söyleyeceğim size: Burada dış politika açısından en önemli 2 tane söz var, bunlardan bir tanesini NTV muhabiri söyledi. O içeride iki buçuk saatte ne olduğunu NTV muhabiri gayet güzel özetledi. Sizin de hakkınızı yemeyelim, siz de Washington'da "KAAN uçağının motoru yoktur." diyerek dış politika ve Dışişleri Bakanlığı sırasında en samimi açıklamanızı yaptınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ben söyleyeyim size, bu kitapları yazmakla dış politika övülmüyor, dış politika bunlarla oluşturulmuyor, bin yıllık devlet politikasını bu memlekette mahvettiniz.

Şimdi, gelelim Adalet Bakanlığına, Adalet Bakanı burada oturuyor. Vallahi, madalyonun iki yüzü var; bir tanesi vatandaşın gördüğü, bir tanesi de Yılmaz Bey'in gördüğü. Vatandaş diyor ki... "Bu uluslararası endeksleri boş verin." diyorsunuz ya, hadi biz de boş verelim. Yani dünyada mesela 140 ülke arasında 116'ncısınız. Hadi hoş görelim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında yapılan analizlerde, araştırmalarda yargıya güven yüzde 20'nin altına.

SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Kim yapmış onu?

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Kim yapmış? Panorama yapmış, Yetkin Araştırma yapmış. Bu ne demek biliyor musunuz? AKP'ye ve MHP'ye oy veren her 2 yurttaştan 1'isi de adalete güvenmiyor ama size güveniyor. Niye güveniyor biliyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Hadi yeter hadi!

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Her hukuk skandalından sonra vatandaş saatine bakıyor, diyor ki: "En geç bir saat içerisinde nasıl olsa Yılmaz Tunç çıkacak 'Türkiye bir hukuk devletidir. Yargı tarafsızdır ve bağımsızdır.' diyecek." Yılmaz Bey, Adalet Bakanlığınız bir gün bitecek, yalnızca bu sözle hatırlanacaksınız, bu sizi hiç üzmüyor mu be kardeşim, bu sizi hiç üzmüyor mu? (CHP sıralarından alkışlar)

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Tabii siz ülkeyi darbe hukukuyla yönettiğiniz için size yabancı gelir bunlar.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Anayasa’nın 90'ıncı maddesi burada, AİHM kararları uygulanmıyor.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Siz bu ülkeyi darbe hukukuyla yönettiğiniz için size yabancı gelir.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Anayasa’nın 153'üncü maddesi burada, AYM kararları uygulanmıyor. AYM kararlarına uymayanlar kariyer yapıyorlar.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Türkiye'nin hukuk devleti olması sana yabancı gelir çünkü darbe hukukuyla bu memleketi yönettiniz. Hukuk devletini duyacak en son kişi sizsiniz zaten.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Anayasa’nın 140'ıncı maddesinde -cahillerin sözlerine duyuyorum- "Hâkim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışanlar hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidir." diyorlar.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Darbeciler anlayamaz hukuk devletini!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Eski Adalet Bakan Yardımcınız, bugünkü İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı gitti, Eti Maden firmasında yönetim kurulu üyesi olarak maaş aldı, Anayasa'yı çiğnedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - HSK'nin Başkanısınız, niye kılınız kıpırdamıyor be kardeşim! Bununla mı siz tarafsız ve bağımsız yargıyı tesis edeceksiniz?

BAŞKAN - Son kez açıyorum, toparlayın lütfen.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Başkan yeter bu kadar!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Son sözümü şöyle söyleyeyim: Türkiye'de...

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Adamın sesi kesildi!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Senin sesini keseceğim ben de, ne zaman keseceğimi göreceğiz.

MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) - Yavaş, yavaş!

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Kim kimin sesini keser görüşürüz!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - sesini keseceğim ama ne zaman keseceğimi söyleyeyim.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Kim kimin sesini keser görüşürüz! Senin nefesin yetmez!

MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) - Ağır gel!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Şimdi, söyleyecek çok şey var.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Sen darbe hukukuyla normal hukuku bir tutma tamam mı? Türkiye'nin hukuk devleti olmasını sen anlayamazsın çünkü sen darbeci kafayla hareket ediyorsun.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Son söyleyeceğim şunlar: Bu Meclisin çatısı altında çok sayıda emekçi asla çalışamıyorlar, statülerine uygun bir para alamıyorlar, sosyal güvenlikleri yok. Buna karşın, Necdet Ünüvar'ın kızı 23, 24, 25, 26'ncı dönem AKP milletvekilliği yapmış, sonra boş mu kalsın çocuk? Ankara Üniversitesi Rektörü yapmışsınız, onun mahdumu boş mu kalsın? Fakülteden mezun olmuş, derhâl Enerji Bakanlığına müşavir yapmışsınız. Şimdi, Ticaret Bakanlığında Genel Müdür Yardımcısı. E, kızı boş mu kalsın? Kızını da tıpkı oğlu gibi sınavsız, mülakatsız Meclise almışsınız. Hiç utanmıyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Son kez Başkanım.

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Günaydın, lütfen selamlayın.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Son kez Mustafa Destici'nin kızı Türkiye'de binlerce insan boşta gezerken, işte bu çocukları yani AKP'lileri ve yandaşların çocuklarını mülakatsız, sınavsız işe alıyorsunuz.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Sen 50 milyon dolarlık villayı 5 milyona nasıl yazdın; onun cevabını ver. "Utanmaz adam" diye ona demek lazım değil mi?

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Hiç mi utanmıyorsunuz be kardeşim! Ben söyleyeyim, Türkiye'de bugünler geçecek, Türkiye'de insanların ahlakla çalışacağı, liyakatle iş bulacağı ve Türkiye'nin bir adalet düzenine kavuşacağı bir dönem gelecek; bunu hep beraber kuracağız.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Başkan, sen 50 milyon dolarlık villadan bahset.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ben, bu düşüncelerle Sayın Meclisi ve tüm arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)