GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:27
Tarih:09.12.2025

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bütçe görüşmeleri yapıyoruz, her iki Bakanlığın da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının da bütçesi toplam genel bütçe içerisinde oransal olarak çok büyük değil ancak her Bakanlığın yarattığı etki ve üzerlerindeki tartışmanın büyüklüğü çok fazla. Dolayısıyla, rakamlar üstünde durmayacağım.

Biz, tabii, Grup Başkan Vekilleri olarak konuşmuş birçok milletvekilinin üzerine konuşuyoruz. Birazdan soru-cevap faslı olacak. Ama ben bir konuyu hatırlatmak istiyorum sizlere: Bakın, kürsüye gelen muhalefet milletvekillerinin neredeyse yüzde 90'ı hem Dışişleri Bakanlığıyla ilgili belli konulara hem de Adalet Bakanlığıyla ilgili belli konulara değindiler, belli sorular sordular, çok net sorular sordular ancak her iki Bakan da bu sorularla ilgili tek bir cümle sarf etmedi. Ben onları bir kez daha tekrarlayacağım, belki soru-cevap kısmında cevap verirsiniz. Ha, şunu da bırakın ne olur: Yani sorulan sorulara, işte "Geçmişte şu iktidar da bunları yapmıştı..." Bunun bizim için hiçbir anlamı ve hiçbir kıymeti yok çünkü biz kimseyi karalama niyetinde değiliz, hakikati arıyoruz, dış politikada da Türkiye'nin gururunu, onurunu temsil edecek bir anlayışın varlığından haberdar olmak istiyoruz.

Şimdi, adaletle ilgili, yargıyla ilgili benim tekrar hatırlatmak istediğim bir konu var: Adalete güven. Endeksleri, rakamları sevmiyorsunuz Sayın Bakan, hiç girmeyeceğim oraya ama bazı somut konular var. Bakın, daha yeni, dün bir polisimiz şehit oldu; Emre Albayrak. Emre Albayrak'ın... Suç kaydına girdiğinizde, en az 10 kere suç işlemiş, girmiş çıkmış, girmiş çıkmış. Türkiye'de infaz edilmek için cezaevlerine girmiş suçluların neredeyse yarısı çıktıktan sonra tekrar suç işliyor. Hiç öyle rakamlara, endekslere bakmanıza gerek yok; tekil olaylar üzerinde durmuyorum, sistematik ve kronik olarak adaletin bir problemi olduğu çok açık, net, ortada. Suç örgütleri her tarafı sarmış durumda. Farklı uygulamalar, çifte standartlar, hızlı soruşturma ve tutuklamalar, takipsizlik, yavaşlama -bunlar da iktidar mensuplarına karşı yapılıyor- bunlarla alakalı çok ciddi soru işaretleri var. Şimdi, tutuklamalar cezaya dönmüş durumda, âdeta fiilî cezalandırmalara dönmüş durumda. Geç hazırlanan iddianameler, sulh ceza hâkimliğinin hızlı tutuklama kararları da bir başka tezadı teşkil ediyor.

Tayfun Kahraman'ı Silivri'de ziyaret ettim. Bakın, Anayasa Mahkemesi bir karar aldı, çok açık, net diyor ki Anayasa Mahkemesi: "Burada hiçbir somut delil yok." Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan 13. ve 14. Ağır Ceza Mahkemeleriyle ilgili HSK'nin kurumsal olarak sorumluluğu var, HSK'deki üyelerin de bireysel olarak sorumluluğu var burada bu uygulamanın yapılması anlamında.

Ekrem İmamoğlu konusu defalarca gündeme getirildi; ya, iki kelam cümle kurun bununla alakalı. Bakın, yargılanır, her şey sorulur ama ben normal bir vatandaş olarak şu hakkı sizden istiyorum... O tutuklamanın, bu yargılamaların sonucu ne olur bugünden bilmemiz mümkün değil ama bugünden neyi söyleyebiliriz biliyor musunuz net olarak? Bu konuyla ilgili bir şaibe yarattınız, ceza alsa da bir şaibe yarattınız, ceza almasa da bir şaibe yarattınız çünkü HSK'nin yapmış olduğu atamalarla siyasetin yargıya açıkça müdahale etmiş olduğunu ifşa ettiniz ve biz Adalet Bakanından bu konuyla ilgili tek bir cümle duymadık.

Kürsüye çıkan milletvekillerimizin çoğu Dışişleri Bakanından da Tom Barrack konusunda bir cümle kurmasını istedi. Hadi, şeyi geçtim, bakın, geçmişte İhsan Sabri Çağlayangil'in meşhur bir açıklaması vardı hatırlayanlar olur, benim belki yaşım o günleri görmemiş olabilir ama sonradan okuduklarımda, gördüğümde diyorsunuz ki: "Ya, şöyle bir dış politikamız olsun." Sene 1975, Kıbrıs'tan dolayı ve Türkiye'nin haşhaş hekiminden dolayı Amerika'yla ilişkiler gerilmiş ve Türkiye, Amerikan üslerini kapatmış. O zaman diyorlar ki: "Bakın, yapmayın bunu, Sovyet Rusya'yla savaşa girmek zorunda kalırsınız. Amerikan desteğini bu kadar yok saymayın." Ne diyor biliyor musunuz İhsan Sabri Çağlayangil? "Biz 13 kere Rus çarıyla savaştık, o zaman arkamızı Amerika'ya dayamadık, Amerika yoktu, gerekirse gene savaşırız." diyor. Bu kadar net bir açıklama beklemiyoruz ama çıkın, iki cümle kurun ya! Deyin ki: "Sen kimsin ya!" Çağırın, hesap sorun; bu kadar rahat, bu kadar fütursuzca hareket eden bir büyükelçiye bu ülkenin dış ilişkileri müsaade et-me-me-li! Tekrar söylüyorum: Niyetimiz kimseyi karalamak değil; adalet için hakikati arıyoruz, dış politikada da gururlanacağımız bir dış politika olsun diyoruz.

Bir başka konu, gene, Amerika Birleşik Devletlerinin bir Ulusal Güvenlik Stratejisi yayınlandı, burada çok net bir durum var; Amerika artık kendi sınırlarına çekiliyor, ulus devletler ön plana çıkıyor ve yepyeni bir dünya düzeni oluşuyor.

Bütün bunların içerisinde merak edilen başka bir konu terörün uluslararası boyutu. Şimdi, Sayın Bakan bahsetti konuşmasında ama tek bir cümleyle, dedi ki: "SDG'nin 10 Mart mutabakatına uymasını, riayet etmesini bekliyoruz."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edelim lütfen.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Peki, durum nedir, buna uyacağına dair herhangi bir gösterge var mıdır, uymazsa ne olacak, nasıl bir tavır takınılacak? Tabii, bütün bunlar şu anda işlemekte olan süreçle de alakalı.

Doğu Türkistan'a bir cümleyle değinildi. Peki, buna karşı ne yapacağız biz, elbette ki Çin'in toprak bütünlüğüne, Çin'in sınırlarına saygı duyarak bu konuyu hangi uluslararası platformlara, nasıl taşıyacağız? Bununla ilgili tek bir cümle de detaylı bir açıklama da maalesef duyamadık.

Türkiye Büyük Millet Meclisiyle de ilgili tek bir konuyu gündeme alacağım. Dün Cevdet Yılmaz burada dedi ki muhalefete: "Ya, öneri getiriyorsunuz, etki analizi getirin beraberinde yani getirdiğiniz bu önerilerin kaynağı, maddi boyutu nedir?" Bütün milletvekillerine soruyorum: Bugüne kadar geçirdiğimiz kanunlarda AK PARTİ'nin getirdiği kanun tekliflerinin kaçında etki analizi gördünüz arkadaşlar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bize yaptığı tavsiyeye kendi partisi uymuyor daha Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının. Yüzlerce kanun maddesi geçti, bir tek etki analizi gördük mü? Gelen bu kanunun ne tür faydası var, ne tür zararı var, kaynağı nedir; tek bir şey görmedik ama burada getirdiği çözüm önerisiyle ilgili bizden, muhalefetten etki analizi bekliyor Sayın Cevdet Yılmaz.

Son bir konu, acele yasalaşma hâli bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün verimli çalışabilme imkânını elinden alıyor. Ortalama kanun geçirme süremiz on gün. Fransa'da ne kadar biliyor musunuz? İki yüz iki yüz yirmi gün ortalama bir kanunun geçme süresi, İngiltere'de yüz seksen yüz doksan gün. Arkadaşlar, acele işe şeytan karışır hele de yasama gibi bütün milleti ilgilendiren bir konuda, yangından mal kaçırır gibi kanun geçirme anlayışını bir an önce terk etmenizi ümit ediyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)