| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 09.12.2025 |
NAMIK TAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzun zamandır Cumhurbaşkanlığında kurgulanan etkisiz bir dış politika çizgisine ve bunun yanında asli görevinden mahrum edilmiş Dışişleri Bakanlığımızın kötü yönetilişini ibretle ve büyük üzüntüyle seyrediyoruz. İktidarınız kurumlar arası istişareyle dış politika yapım sürecini uzun yıllardır rafa kaldırmış durumda. Kendisini başta Gazi Meclisimiz olmak üzere hiçbir kuruma hesap vermek zorunda hissetmeyen tek adam şahsi hukukuyla sınırlı bir dış politikayı ısrarla takip etmeyi sürdürüyor. Sayın Bakana ve Dışişleri Bakanlığı personeline de sarayın emirlerini uygulamaktan başka bir rol bırakılmıyor. İşin daha da kötüsü, Sayın Erdoğan'ın şahsi ve keyfî kararları iktidar medyasında sözde devlet çizgisi diye kutsanıyor. Onlar için devlet, âdeta tek kişinin zekâsından ve kapasitesinden ibaret. Bunu eleştirenleri de devlete ihanetle suçluyorlar. Değerli arkadaşlar, dünyanın 5'ten büyük olduğuna şüphe yok ama Türk milleti ve Türk devleti de 1'den büyüktür. (CHP sıralarından alkışlar) Büyük güçler arasında denge politikası uygulamak Türkiye'nin üç yüz yıllık geleneğidir, burada bir sorun yok. Hükûmetiniz de kendince bir denge arayışında, bunu da anlıyoruz fakat denge konusunda bir ayarınız yok.
15 Temmuz darbe girişimi ve akabinde OHAL döneminde Türkiye demokrasisine telafisi zor zararlar verip mensubu bulunduğumuz Batı ittifakından, demokratik devletler topluluğundan uzaklaştınız. Size rejim eleştirisi yönetmeyecek olan Rusya'ya ölçüsüz şekilde yaklaştınız. Bu uğurda kabul edilemez tavizler verdiniz. Hatta bütün Suriye politikanızı Rusya için toptan değiştirdiniz. Rusya'dan S-400'leri satın alma inadınız dünya kadar emek ve para harcadığımız F35 ortak üretim projesinden bizi ihraç ettirdi. Oysa hava savunmamız NATO'nun sistemlerine tanımlı olduğu için biz, o füzeleri zaten kullanamayacaktık. Üstelik Putin size asıl kazığı hücrelerin teknolojik bilgilerini vermeyi reddederek attı. Şimdi, Sayın Erdoğan F-35'e dönebilmek için Beyaz Saray kapılarında meşruiyet dileniyor. (CHP sıralarından alkışlar) Hatırlayacağınız üzere kendisi Biden döneminde ABD hükûmetiyle sürekli çekişirdi fakat ne hikmetse Donald Trump'ın gelişiyle ikili ilişkiler birden bire başka bir şekle büründü. Belli ki Sayın Erdoğan ABD dış politikasını sadece Başkanın belirlediğini zannediyor ve onunla arkadaş olup istediğini alacağını düşünüyor ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. İki buçuk ay önce Beyaz Saray'da mevkidaşıyla öyle bir görüşme yaptı ki Osmanlı'nın çöküş döneminde bile böyle bir tahakküm ilişkisi ülkemize dayatılmamıştı.(CHP sıralarından alkışlar) Bu çerçevede ülkemizi birçok kalemde Amerikan malları için açık pazar hâline getirdiniz, nadir toprak elementlerimizi masaya yatırdınız yani her türlü kapitülasyonu kabul ettiniz. Karşılığında hiçbir şey alamadığınız gibi, Trump sizinle "Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir." diyerek tüm dünyanın önünde alay etti. Velhasıl yıllarca Rusya'ya tahakküm alanı açmıştınız, tam hatanızdan döndünüz derken bu defa ülkemizi Amerikan tahakkümüne sokmak üzeresiniz. Size soruyorum: Yok mudur sizin bir ayarınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Bir de Avrupa Birliğine göz atalım. Sayın Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı ülkemizin jeopolitik önemi Avrupa'da yolumuzu açmak için yeterlidir zannederek Avrupa Birliğinin demokratikleşme gündemini yok sayıyorlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Demirtaş ve Kavala kararlarını uygulamadan kapıyı zorlayacaklarına inanıyorlar. Avrupa Savunma Fonu SAFE'e girme önündeki tek engelin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olduğunu var sayıyorlar. Hâlbuki, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz bile SAFE'e Türkiye'nin dâhil edilmesinin yakın gelecekte mümkün olmadığını Ankara'da yüzünüze karşı açıkça söylemekten çekinmedi.
Gelelim Suriye'ye. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakıştırdığınız Şam fatihi anlatısı bakın, miadını ne çabuk doldurdu. Dolayısıyla, Suriye'nin geleceğinde etkinizin olmadığını biliyoruz. Peki, yeni Suriye'nin mimarlığına soyunan kim? Herkesin bir büyükelçiden ziyade Trump'ın pervasız sömürge valisi olarak gördüğü Tom Barrack. Barrack haddi olmayan açıklamalar yapıyor. Sizi umursamadığı gibi Erdoğan'a "Meşruiyeti biz veriyoruz." diyebilme cüretini gösteriyor. En son cumhuriyetimizi, ulus devletimizi hedef almaya başladı. Bölgemizdeki ülkeler için en iyi yönetimin monarşi olduğunu dahi söyleyebildi. Bu zatı ne zaman susturacaksınız merak ediyoruz. Trump'tan korkuyorsunuz, anladık; bari maaşlı memurundan bu kadar korkmayın, ağzının payını bir an önce verin. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yaklaşık iki yıl önce, bir milletvekili arkadaşımız Filistin politikanızın ikiyüzlülüğünü anlatırken gözlerimizin önünde son nefesini verdi, kendisini saygıyla anıyoruz. Rahmetli Hasan Bitmez bugün hayatta olsaydı Trump'ın "Gazze'yi tatil şeridi yapacağız." açıklamasına "gık" diyemeyen Sayın Erdoğan'a ve sizlere kim bilir neler söylerdi. Ben iktidar mensubu arkadaşların arasında Gazze'de yaşanan kıyımdan gerçekten vicdan azabı duyanlar olduğuna eminim fakat ne yazık ki onların gücü Trump'ın peşine takılarak Filistin'i çiğneten malum şahsı ifşa etmeye, tepki vermeye yetmiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Siz de biliyorsunuz ki değerli arkadaşlar, Gazze halkı vatanlarından kovulacak, sivil halk mülteci yapılacak ve birkaç ülke arasında paylaştırılacak; vatanları yağmalanacak, yıkılan evlerinin yerine lüks oteller, plajlar inşa edilecek, üstelik bu pahalı inşaatları da Türk müteahhitleri yapacak ve tüm bu korkunç operasyonun altında maalesef Sayın Erdoğan'ın imzası olacak. Bir öngörüm de şöyle: Bu gözler Sayın Erdoğan'ın Netanyahu'yu Ankara'da ağırladığını de görecek değerli arkadaşlar.
Sözlerimin sonunda Dışişleri Bakanlığımıza da kısaca değinmek istiyorum. İktidarınızın yıllardır halka başarı diye sunduğu icraat daha fazla büyükelçilik ve konsolosluk açmak. Elbette başarıyı nitelikle değil, nicelikle ölçen bir zihniyet için bu durum hiç şaşırtıcı değil oysa bunun yerine merkezî ülkelerde kapasitesi yüksek ve yetkin büyükelçilikler kurulabilir, çevre ülkeleri oraya akredite edebilir, daha etkin bir çalışma ve denetimi sağlayabilirsiniz lakin derdiniz başka. Bir zamanlar kapasitesine bakmadan her il merkezine üniversite açtığınız gibi her ülkede büyükelçilik açmayı büyük bir icraat zannediyorsunuz. Nitekim, bir zamanlar başta Afrika olmak üzere, FETÖ okullarının olduğu ülkelerde büyük elçilik açmak için yarışıyordunuz, şimdi ise açılması için devlet kasasından milyarlarca dolar akıttığınız okulları kapattıramıyorsunuz.
Son sözüm Sayın Bakan özellikle size; Bakanlığınızın ulusal bütçeden aldığı ödeneğin yüzdesi göreve geldiğinizden beri her geçen yıl düşüyor, sizden önce uzun yıllar bu pay hep 4,5 civarında gidip gelmiş fakat üç yıldır sürekli gerileyen oran bu yıl binde 2,43'e kadar indi. Ülkemizin ulusal güvenliğinden ekonomisine kadar her alanda katkıları olan Bakanlığımıza ayrılan bütçe payını binde 5'in üzerine çıkardığınız takdirde ve bu bütçenin sadece Bakanlığın kendi ihtiyaçlarına harcandığını belgelediğinizde ben bu kürsüden size teşekkür edeceğime söz veriyorum fakat bizleri şaşırtabileceğinize, mahcup edebileceğimize dair umudum maalesef koca bir sıfır Sayın Bakan.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)