GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:27
Tarih:09.12.2025

CHP GRUBU ADINA MEHMET SALİH UZUN (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Kamu Denetçiliği Kurumunun yani ombudsmanlığın bütçesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ombudsmanlık esasen parlamenter sistemlerde ortaya çıkmış bir kurumdur. Yani yasamanın, parlamentonun yürütmeyi çeşitli düzeylerde denetleyebildiği rejimlerde makrodüzeydeki denetimlerden kaçan mikroadaletsizlikleri, haksızlıkları çözsün diye kurulmuştur. Ama Türkiye'de yürütme hem tam yetkili hem tam sorumsuz olduğu için aslında bir tamamlayıcı kurum olarak tasarlanmış olan ombudsmanlık kendisinden çok şey beklenen kurum hâline gelmiştir çünkü bu kadar hesap verilemeyen bir düzende, bu kadar haksızlık, adaletsizlik üreten bir düzende vatandaş tutunacak bir dal arıyor, vatandaş sığınacak bir liman arıyor, dayanacak bir duvar arıyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda Komisyon Sözcümüz Veli Bey ombudsman için çok güzel bir tarif getirmişti, demişti ki: "Ombudsman Ankara'da dayısı olmayanın dayısıdır, kimsesi olmayanın devletteki dayısıdır." (CHP sıralarından alkışlar) Peki, öyle mi? Keşke öyle olsaydı, keşke sadra şifa kararlar alabilseydiniz, keşke vatandaş sizi devletteki dayısı olarak görebilseydi. Mesela, Rojin Kabaiş'in babası aylarca Valilikte, rektörlükte, Emniyette, Adli Tıpta, şurada burada hak ararken sizi dayısı olarak arkasında görebilseydi. (CHP sıralarından alkışlar) Yok mu yani onun gibi devletin karşısında kendisini çaresiz hissedenlerin size başvurabilecekleri bir mekanizmanız? Yok mu? Yoksa niye yok? Varsa ne yaptınız? Rojin'in dayısı siz olamaz mıydınız? Atanamadığı için intihar eden, intihar; intihar eden gencecik öğretmenler var. Onların da dayısı siz olamaz mıydınız? Kendilerini bu kadar umutsuz hâle getirinceye kadar size başvurabilecekleri bir yolunuz, yönteminiz, usulünüz yok muydu? KPSS'de derece yapmış ama mülakatta hakkı yenmiş binlerce genç var. Onların da mı dayısı olamazdınız? (CHP sıralarından alkışlar)

Bir mesele daha var: Bir kamu idaresi düzenli olarak milyonlarca kişinin hakkını yiyor. TÜİK'ten bahsediyorum. TÜİK düzenli olarak enflasyon oranlarını düşük hesaplıyor, bu saçma sapan hesabını nasıl yaptığını izah etmiyor, madde sepetini açıklamıyor, milyonlarca emeklinin, milyonlarca memurun, milyonlarca çalışanın hakkını topluca yiyor, topluca. Bu kamu idaresine söyleyecek bir sözünüz yok mu? İstesenize hesaplama yöntemini, istesenize madde sepetini. Mevzuatınız mı elvermiyor? Hiç olmazsa ifşa edecek kadar da mı mecaliniz yok ya! Yani bir rapor yazsanız, "Bu iş yanlıştır." diye bir rapor yazsanız ve onu ifşa etseniz o bile yeter ya, bunu da mı yapamazsınız? Neden korkuyorsunuz, neden çekiniyorsunuz? Bari siz korkmayın Sayın Ombudsman, bari siz korkmayın Sayın Akarca. (CHP sıralarından alkışlar) Yargıtay Başkanlığından emekli olmuşsunuz, bir yargıcın gelebileceği en üst mertebeye kadar gelmişsiniz ve emekli olmuşsunuz, sonra da bu Meclis sizi ombudsman olarak seçmiş, bari siz korkmayın. Korkacak ne var, ne kaybedeceksiniz? "Efendim, biz büyük ve yaygın haksızlıklara bakamayız, mevzuatımız el vermiyor." "Küçüğünü çözemem, büyüğüne bakamam." Ağabey, siz ne iş yaparsınız? (CHP sıralarından alkışlar) Ne iş yaparsınız, ombudsmanlık ne işe yarar? Harcamayın o zaman bu bütçeyi. Harcamayın, az para değil, 470 milyon lira bütçe ayıracak bu millet kursağından size. Harcamayın o parayı, yazıktır günahtır. Ya gerçekten işe yarayan hâle gelin ya da inin milletin sırtından. (CHP sıralarından alkışlar)

Ha, değerli arkadaşlar, Sayın Ombusdman da kalkıp "Arkadaş, ben Meclis adına iş görüyorum. Meclisin etkisi ne ki benim etkim ne olacak?" derse haksız da değil ha, haksız da değil. (CHP sıralarından alkışlar) Onu da bizim düşünmemiz lazım değerli milletvekili arkadaşlarım, onu da bizim düşünmemiz lazım.

Hepinizi, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP, İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)