GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:27
Tarih:09.12.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şair der ki: "Bana kimlik sordular/ Açtım yaralarımı, yaralarımı gösterdim." Biz de elli yıllık bir kavgalı süreçte hepimiz bedenen yaralıyız, ruhen yaralıyız. Şimdi, yeni bir sürecin içerisindeyiz. Bir yılı aşkın süredir bir süreç yürüyor. Sayın Öcalan'ın İmralı'dan 27 Şubatta bir manifestosu oldu, örgütüne seslendi, dedi ki: "Silahlı mücadeleden vazgeçiyoruz. Demokratik siyaset esastır. Örgütü lağvediyoruz." O kış koşullarında örgüt bir saat gibi çalışıyor, toplantısını yapıyor, Sayın Öcalan'ın kararlarına harfiyen uyduğunu söylüyor. Sonra güney kürdistanda, Süleymaniye'de örgütün "Biz silahlara tapmıyoruz, silahlarımızı yakıyoruz. Silahlar miadını doldurdu." dediği ve o silahların yakıldığı sürece hep birlikte tanıklık ettik. Ama burada ne oldu? Bir Komisyon oluştu. Komisyon ne yaptı? Vallahi uzun süredir gidip geliyor, tek yaptığı bir şey var: İmralı'ya işin muhatabıyla yüzleşmeye gitti. Bu çok önemli ama bu komisyonun bir yaptırım gücü olmayacak mı? Bu Komisyon bu devasa sorunlarla ilgili bir adım atmayacak mı? Bu Komisyonun Başkanı hâlâ burada Kürtçe bir kelime kullanıldığında tutanaklardan çıkarıyor ama ne hikmetse kim ki Diyarbakır'a gidiyor, herkesin Kürtçeye büyük saygısı var. Biz Kürtçeye hayatın her alanında saygınlık istiyoruz. Bu dilin Türkçenin yanında hayat bulmasını istiyoruz ve hızlı adımların atılmasını istiyoruz. Şimdi, bakın, uzun süredir bu devletin Kürt hareketiyle ilgili bagajı o kadar dolu ki, Kürt hareketinin de devletle ilgili bagajı dolu;. neyi tartışırız, neyi konuşuruz? Yıl 1993, Şam'da görüşmelerdeyiz ve Özal'ın ölümü, arkasından, 1998; MİT'in yetkili birimleriyle, İstanbul'da parti olarak ilk kez yüz yüze geldik, sonra 99'da yine o barış süreci sabote edildi. Sayın Fidan burada, sonrası 2006 yılında Emre Taner'le MİT'le görüşmelerimiz başladı. Sayın Taner çok bilgili, birikimli "Kürt sorununda adil ve adaletli bir hukuk oluşturmalıyız." dedi ve o süreç başladı 2010 yılına kadar, sonra, Sayın Fidan'ı da yakinen tanırım, bilirim, bu konudaki hassasiyetlerini de bilirim ama ne oldu Allah aşkına, sizin Kürt sorunuyla ilgili o kadar önemli tespitleriniz varken neden geri adım attınız, neden o günün çok çok gerisindesiniz hem söylem olarak hem pratik olarak çok çok gerisindesiniz? Eğer Kürt sorunu bir hakkaniyet sorunuysa biz gerçekten, MİT'le yaptığımız görüşmelerde siyaset dünyasının çok çok ilerisinde olan bir ekiple yüzleştik. "Aslında yüz yıldır, bu Kürtlere haksızlık yapılıyor." diyen MİT elemanları ve sizinle ilgili operasyon yapıldığında ilk şu kürsüye çıkıp size destek sunan bir grubun vekiliyiz çünkü Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözülmesini istemiyorlardı. Şimdi, biz size söylüyoruz Sayın Fidan: Siz her gün Şam'a doğru gidiyorsunuz. Asıl gitmeniz gereken bizim kardeşlerimiz, Rojava'ya gidin. Ben Muş'a gittiğimde, emin olun, sizin orada akrabalarınız var, hep bana söylerler "(*) ne yapar?" (*) kuzen demek, size öyle diyorlar. Sonra dönüp diyorlar ki:"Apo ne yapıyor." Sizin yeğenleriniz "Amca." diyor. Diyor ki "Şam'a gideceğine vallaha Rojava'ya gitsin." Biz de sizi davet ediyoruz, Rojava'ya gidin. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Barış yapın, oradaki hukuku oluşturun, Türkiye halklarının buna ihtiyacı var. Kürt halkının yarısıyla barışıp yarısıyla kavga edemeyiz. Valla barışacaksanız Kürtlerin bütünüyle barışmalıyız, böyle diyoruz. Ahmet Arif diyor ki: "Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız / Karşıyaka köyleri, obalarıyla / Komşuyuz yaka yakaya / Birbirine karışır tavuklarımız / Bilmezlikten değil, /Fıkaralıktan/ Pasaporta ısınmamış içimiz / Budur katlimize sebep suçumuz,"

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKİK (Devamla) - Diliyorum, umuyorum bu topraklarda barış bir an önce hayat bulur diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)