| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 02.12.2025 |
SADULLAH KISACIK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de göl ekosistemi şu anda ciddi bir şekilde çöküyor. Son altmış yılda 240 gölden 186'sı kurudu; bakın, 240 gölden 186'sı. Geriye kalanlar ise ya kuruma ya da kirlilik tehdidiyle karşı karşıya. Kayıkla gezilen yerlerde şimdi yürüyüş yapılıyor. Bir zamanlar kuşların, balıkların, sazlıkların şenlendirdiği yaşam alanları artık çatlamış toprak parçaları hâline geldi. Şu anda Anadolu'da iyi denebilecek bir tane göl bile maalesef yok. Barajlarımız kritik seviyeye gelmiş durumda, böyle giderse birçok ilde barajlar talebi karşılayamayacak. Eğer havalar bu şekilde kurak giderse birçok ilimiz içecek su bulamama tehlikesiyle karşı karşıya.
Peki, sayın milletvekilleri, şunu sormak istiyorum: Bu kadar riske rağmen biz şu anda ne yapıyoruz? Yaşamımızda herhangi bir değişiklik var mı? Barajlarımız yüzde 90 doluluktayken nasıl yaşıyorsak şimdi de aynı şekilde yaşıyoruz; havuzlar aynı şekilde doluyor, araçlar aynı şekilde yıkanıyor, kayıp kaçak oranları aynı şekilde. Bakın, bu kadar kuraklık riskine rağmen biz, maalesef, hiçbir şey yapmıyoruz, koruma anlamında hiçbir şey yapmıyoruz.
Göller, yalnızca su birikintisi değildir. Göller, tarımı ayakta tutar, iklimi düzenler, yer altı suyunu besler, canlı çeşitliliğini korur. Bir kentin nefesidir göller. Bir göl kuruduğunda sadece suyu değil bir ekosistemi kaybederiz; balığı, sazlığı, kuşu, turizmi, tarımı, mikroiklimi kaybederiz.
Peki, tekrar soruyorum, bunca tehlikeye rağmen biz ne yapıyoruz? Meclis olarak bir önlemimiz var mı? Böyle tüm alanları etkileyen önemli bir risk karşısında en ufak bir çaba, bir araştırma yapıyor muyuz? Hayır, yapmıyoruz değerli milletvekilleri. Barajlar alarm veriyor ama tasarruf planı yok. İklim krizine uyum için yol haritası bile, maalesef, yok.
Değerli milletvekilleri, bu, artık geri dönüşü olan bir mesele değildir. Şu anda harekete geçmezsek sadece suyumuzu, gölümüzü, toprağımızı değil, bakın, geleceğimizi kaybederiz. Ulusal sulak alan ve göl koruma seferberliğini bir an önce başlatmalıyız. Tarımsal sulamada vahşi sulama tamamen yasaklanmalı, damla sulama bir devlet politikası hâline getirilmeli, yer altı suyu çekiminde sıkı denetim uygulanmalı, baraj güvenliği ve su yönetimi için acil eylem planı açıklanmalı, belediyelere entegre su tasarrufu ve geri kazanım projeleri için zorunluluk getirilmeli. Biz bugün bir karar verirsek belki yarın bir gölü, belki sulama için iki aylık, üç aylık, bir yıllık bir su rezervimizi kazanmış olacağız. Bugün yaşadığımız sorunlar, bugün yaşadığımız bu kuraklığın etkileri sadece bir iklim değişikliği değil, aynı zamanda yıllar süren yanlış su politikalarının, kontrolsüz tarımsal sulamanın, plansız yapılaşmanın ve göz göre göre gelen iklim krizine karşı hiçbir hazırlık yapmamanın sonucudur.
Değerli milletvekilleri, şu andaki kulaklık riski çok boyutlu bir sorundur. Kuraklık sadece su kıtlığına değil, aynı zamanda toprakta organik madde kaybı, mikro biyolojik dengenin bozulması, verim düşüşü ve bitki hastalıklarında artış gibi zincirleme sorunlara yol açmaktadır. Özellikle tahıl, baklagil, yem bitkileri ve meyvecilik alanında üretim düşüşleri gözlenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SADULLAH KISACIK (Devamla) - Şimdi, evvelsi gün büyüme rakamları açıklandı, Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte 3,7 büyürken, inşaat sektörü 13,9 büyürken tarım 12,7 daraldı arkadaşlar. Bakın, tarım sektörümüz birçok etkiye bağlı olarak çöküyor, yüzde 12,7 tarım daraldı. Biz bu kürsülerden defalarca çiftçinin çektiği çileyi, tarımın çektiği sıkıntıyı anlatıyoruz ama artık rakamlarla da bu gizlenemiyor değerli arkadaşlar. Dolayısıyla şunu net olarak söylüyorum: Tarım sektörü iklim değişikliği ve kuraklık krizi yaşarken bir de yanlış tarım politikalarını kaldıramaz. Onun için, bakın, Meclis olarak bir an önce bir araştırma komisyonu kurulmalı, bu en büyük riske karşı Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak görevimizi yerine getirmeliyiz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)