| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 26.11.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA BİROL AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
YENİ YOL Grubu olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısına dair vermiş olduğumuz önergenin gerekçelerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bazı durumları anlatmak ve izah etmek için kelimeler, rakamlar aciz kalır. Asgari ücretle geçinmeye çalışan insanlarımızın aldıkları ücret 22 bin lira. Şimdi, bu 26 mı olsun, 30 mu olsun konuşmalarını yapıyoruz; bir ay boyunca, ülke olarak, geçinemeyen insanlarımız olarak bunu konuşuyoruz. Doğrusu insan utanıyor, hacel ediyor, yüreği darlanıyor. Neyi konuşuyoruz? Asgari ücreti 5 bin lira daha artırabilir miyiz. Allah Allah, ne müthiş bir şey konuşuyoruz! Bir genç, bir kafede, bir iş yerinde sekiz saat on saat, günlük 700-800 liraya çalışacak, ay sonunda 22 bin lira alacak, bilemedin şimdi düzenlemeyle 30 bin lira alacak ama şu telefonun ikinci elini alamayacak. Allah kahretsin böyle bir anlayışı, böyle bir düzeni! (YENİ YOL ve CHP sıralarından alkışlar) Var mı böyle bir şey? Ne menem bir şeydir, asgari ücretlimiz beş yıl boyunca aldığı 22 bin lirayı biriktirecek, en mütevazı bir aracı, arabayı alamayacak. Böyle sosyal devlet mi olur Allah aşkına ya? Böyle düzen mi olur? Biz neyi konuşuyoruz? Şimdi, sendikalarımızın bir kısmı "Biz bu Komisyonda yokuz." diyorlar. Haklılar bir yönüyle ama kimi kime teslim ediyorlar? Kurda kuzuyu teslim ediyorlar. Peki biz ne konuşuyoruz? Çalışanların ücretini verecek olan patronlar adına biz karar vermek istiyoruz şimdi. Burada da bir acayiplik var. Hükûmette şapka püskülü. Komisyon konuşacak, tartışacak, sonunda Sayın Cumhurbaşkanı bin lira daha lütufta bulunabilir mi? Bununla kovuğumuza alacağız Trabzonluların dediği gibi. Var mı böyle bir şey ya? Ya yirmi üç yıldır vahşi kapitalizmi, neoliberal ekonomik anlayışı köküne kadar uyguladınız ya. Sosyal devlet demek ihtiyaç sahibi insanların sayısını artıran devlet midir? Sosyal devlet demek ihtiyaç sahibi insanların sayısını azaltan devlettir. Bugün her 2 kişiden 1'isi çalışanlarımızdan asgari ücretle geçiniyor yani açlık sınırının altındaki bir rakamla hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Neyse ki çalışma hayatına katılan insanlarımızın sayısı fazla da bir evde 2 kişi, 3 kişi çalışıyor da eve 75 bin lira girebiliyor, 50 bin lira girebiliyor da ailelerimiz geçinebiliyor. Şu menem hâle bak; sendikalar, işçiler, patronlar karşı karşıya. Hükûmet ne yapıyor? Kiracıyla ev sahibini karşı karşıya getirdiği gibi şimdi de işverenle işçiyi, sendikayı karşı karşıya getiriyor; kendisi de şapka püskülü beyefendi. Var mı öyle bir şey ya? Bunun yapısını gereği gibi incelemeye, irdelemeye, bu işin hakkını vermeye ihtiyacımız yok mu ülke ve millet olarak? Ben utanıyorum! Utanıyorum! Bir kızımızın, bir evladımızın bir ay boyunca çalışıp şu "X" marka telefonu alamayışına; on saat çalışıyor o kafede, sonunda şu telefon alamıyor. Bu telefon temel ihtiyaç hâline geldi ve biz de milletvekilleri olarak, Cumhurbaşkanı, Bakanlar olarak... Yani kendimden utanıyorum. Onun için bu yapıyı, bu Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısını irdelemeye, değerlendirmeye ihtiyacımız var. Ahlak ve adaletin iktidarına ihtiyacımız var. Patronların insafına işçilerimizi bırakmayalım ama iktidarız, gücüz diye patronların tepesine de binmeyelim yani; bu dengeyi oluşturabilmek için ahlaka, adalete ihtiyacımız var. Özetle, ahlak ve adalet açığını kapatmaya ihtiyacımız var, ancak bunu bu şekilde çözebiliriz. Onun için ben buradaki arkadaşlarımızın bu önergeye destek olmalarını yürekten talep ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)