| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 25.11.2025 |
CHP GRUBU ADINA AYÇA TAŞKENT (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü bugün. Yıllardır aynı acıları konuşuyoruz, aynı rakamlarla yüzleşiyoruz, aynı yasları tutuyoruz fakat kadınların canını, emeğini, özgürlüğünü korumak için bu Meclisin üzerine düşen sorumluluklar hâlâ yerli yerinde duruyor çünkü gerçek çok ağır; bu ülkede kadınlar sadece sevdikleri bir erkek tarafından değil, devletin koruma sorumluluğunu yerine getirmemesi nedeniyle de hayatını kaybediyor. Bu yılı "Aile Yılı" ilan ettiniz ve bu yıl 400'den fazla kadın öldürüldü; sadece on ayda bu kadar kadını kaybettik. Bir kentin yarısını yasa boğmaya yetecek kadar büyük bir kayıp bu.
Değerli milletvekilleri, bugün ülkemizde ev içi şiddet, ekonomik şiddet, dijital şiddet ve ısrarlı takip vakaları artarken 6284 sayılı Kanun'un uygulanmasında ciddi bir gerileme yaşanıyor. Uzaklaştırma kararları gecikiyor, kolluk kuvvetleri şikâyetleri ciddiye almıyor, elektronik kelepçe kapasitesi yetersiz kalıyor, adli süreçlerde kadınlar yalnız bırakılıyor. (CHP sıralarından alkışlar) İçişleri Bakanının kendi açıklaması, geçen sene 30'dan fazla kadın koruma kararı varken öldürüldü. Bu ne demek? Siz koruma kararı altındaki kadınları bile koruyamıyorsunuz demek.
Sığınmaevleri konusuna gelelim; 2024'te 174 olarak belirlenen sığınmaevi hedefi 2026'da 152'ye düşürüldü. Kadınların yaşadıkları şiddet giderek artmakta ve ülkenin en önemli sorunlarından biriyken giderek daha az sığınmaevi hedefleyen bir bakanlık var karşımızda. Yer yok, kaynak yok, koruma yok, hesap soran yok. Bu tablo kader değildir, bu tablo politika tercihlerinizin açık sonucudur. (CHP sıralarından alkışlar) Kadına yönelik şiddet artıyorsa toplumsal cinsiyet eşitliği yok sayıldığı içindir. Kadınlar öldürülüyorsa koruma mekanizmaları çalışmadığı içindir. Kadınlar yalnız kaldığını hissediyorsa bu Meclis onların sesine kulak vermediği içindir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak şunu söylüyoruz: Kadına yönelik şiddet bir aile içi mesele değildir, siyasal bir meseledir, bir eşit yurttaşlık testidir. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkış bu ülkedeki milyonlarca kadının yaşam hakkına yönelik en büyük geri adımlardan bir oldu. Acilen kadınlar için bağımsız bir bütçe kalemi oluşturulmalı, ŞÖNİM ve sığınmaevi sayısı nüfusa göre yeniden düzenlenmeli, arttırılmalı. 6284 sayılı Yasa bütün hükümleriyle etkin biçimde uygulanmalı, İstanbul Sözleşmesi bütünlüklü olarak yeniden kabul edilmeli. Kadın odaklı politikalar aile temelli yaklaşıma sıkıştırılmamalı. Şiddet verileri düzenli ve şeffaf olarak paylaşılmalı. Kolluk kuvvetlerinin uygulamaları denetlenmelidir. Bu Meclis her yıl yüzlerce kadını toprağa verirken sessiz kalmamalıdır, bu Meclis hayatı savunmalıdır.
Değerli milletvekilleri, biz bugün bir araştırma önergesi sunarken sadece bir istatistiği değil, her biri bir yaşam olan kadınları hatırlıyoruz; Rojin'i Emine'yi, Şule'yi, Özgecan'ı ve ismi kayıtlara bile geçmeyen yüzlerce kadını. Bu kadınların ortak bir talebi vardı: Yaşamak. Bizim de ortak bir sorumluluğumuz var: Onları yaşatmak. Bunun için bu önergeye destek vermenizi bekliyoruz. Belki bize hâlihazırda kadınlarla ilgili bir komisyonun kurulduğunu söyleyebilirsiniz, bir sene oldu bu komisyon kurulalı. 2023 yılında öldürülen 419 kadın varken, 2024'te bu sayı 452'ye çıktı, bu sene komisyon üzerine bir de "aile yılı" dediniz, bakın konuşmamın başında da söyledim daha on ayda 400'den fazla kadını kaybettik. Demek ki bu hayati sorununa çözüm üretmediniz, üretemediniz. Oysa kadınların yaşam hakkı siyasetüstüdür. Kadına yönelik şiddeti önlemek bir tercih değil, devletin anayasal yükümlülüğüdür. Bugün burada alacağımız karar sadece politik bir tutum değil, bu ülkenin kadınlarına verilen bir sözdür.
Hepinizi şiddetsiz bir ülke umuduyla saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)