| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 25.11.2025 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, dün Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun kararıyla İmralı'da Sayın Öcalan'la bir görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmenin tarihî nitelikte bir görüşme olduğunu burada da kayıtlara geçirmek istiyorum. Bu görüşme Türkiye'nin barış ve demokrasi yolculuğuna yeni bir alan açacak, kapsayıcı ve umut verici bir adım niteliğindedir. Uzun yıllardır beklenen barış ve kardeşlik kapısını aralayan tarihî önemli bir gelişme olarak görülmeli ve değerlendirilmelidir.
YAVUZ AYDIN (Trabzon) - Türk milletinin umudu Öcalan'a kaldı, öyle mi?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Toplantı halkımızın ortak geleceğini inşa edecek bir diyalog zemini yaratma potansiyeline de sahiptir. Sayın Öcalan'ın görüşmemizde başta Türk ve Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarının barış içinde eşitçe, özgürce ve bir arada yaşama iradesini bir kez daha açık ve net biçimde ortaya koyduğunu da vurgulamak isterim.
Dün itibarıyla, barış ve demokratik toplum sürecinde bir eşik daha aşılmıştır. Türkiye'nin geleceği açısından bu sürecin başarılı olması hayati önemdedir. Başarının yolu tüm siyaset kurumunun süreci şeffaf, kararlı ve cesurca sahiplenmesinden geçmektedir. Barışın toplumsal düzeyde güçlenmesi için birlikte çalışmalı, birlikte emek harcamalıyız.
Komisyonun tamamının İmralı'ya gitmesini çok isterdik ancak ne yazık ki bu gerçekleşmedi. Buna rağmen Türkiye bu görüşmenin Türkiye ve halkımıza sağlayacağı katkı çok çok önemlidir. Bunu da ifade etmek isteriz.
YAVUZ AYDIN (Trabzon) - Meclisin tamamını getirin! Şuraya bak ya!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bir kez daha altını çiziyoruz: Kürt meselesi güncel siyasetin sınırları içine hapsedilmeyecek bir konudur. Hiçbir siyasi partinin kendi kısa vadeli çıkarları için kullanabileceği bir araç değildir, Türkiye'de demokrasinin önünde duran temel engellerden biridir ve çözülmek zorundadır. Türkiye ve bölge barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Herkes bunu esas almalı ve buna uygun politikaları, pratikleri bu ülke ve Türkiye halkları için hayata geçirmelidir.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Bizim ülkemiz zaten barış içerisinde, ihtiyacı yok.
PERVİN BULDAN (Van) - Dinle, dinle.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Bebek katilinin kanaatlerine de ihtiyaç yok, muhatapları dinlesin!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - DEM PARTİ olarak sürecin başarıya ulaşması için üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız ancak iktidar, muhalefet, devlet kurumlarının da bu konuda ciddi sorumlulukları vardır yani sorumluluğumuz kolektiftir tıpkı sorunumuzun kolektif olduğu gibi.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Biz milletin bize verdiği sorumluluğu yerine getireceğiz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Barışın yolunun ilerleyebilmesi için gerekli yasal ve kurumsal düzenlemelerin gecikmeden hayata geçirilmesi şarttır. Barış, tek tarafın çabasıyla değil, toplamın ortak iradesiyle ancak inşa edilebilir. Atılması gereken bu tarihî fırsatı ertelemeden Komisyonun raporunun bir an önce tamamlanması, Genel Kurulda yasal düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi hepimiz açısından çok çok önemlidir. Bu eşik cesur ve kararlı adımların atılmasıyla anlam kazanacak, barış ancak güven inşa ederek de toplumsallaşacaktır.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - O nedenle mi gizli gizli gittiniz?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ama ne yazık ki hâlâ Mecliste kadınların yaşam hakkını, özgürlüğünü ve eşitliğini koruma sorumluluğunu göz ardı eden bir pratiğe tanıklık ediyoruz hatta eşitleme ve haklarını güvence altına alma sorumluluğunun yerine getirilmediği gibi, sıklıkla kadınların kazanılmış haklarını geriye götürecek düzenlemelerin, ekonomik ve sosyal politikaların burada hayata geçirilmeye, yasallaştırılmaya çalışıldığına da hep beraber tanık oluyoruz. Örnek mi? Dokuzuncu yargı paketi kapsamında Medeni Kanun'un 187'nci maddesi kadınların evlendikten sonra kendi soyadlarını özgürce kullanma hakkını gasbetmeyi öneriyordu, mücadele ettik ve şu anda geri çekildi fakat Anayasa Mahkemesinin iptal kararının doğrultusunda bir yasal düzenleme beklentimizi buradan yeniden ifade etmek istiyoruz.
Bir diğer saldırı yoksulluk nafakasına. Kadınlar evliyken yoksullaşıyor, iş bulamıyor, şiddete maruz kalıyor veya evlendiği için işten çıkarılıyor, hamile kaldığı için işten çıkarılıyor, çocuk, doğum izni aldıktan sonra işten çıkarılıyor ve ne yazık ki işe geri dönmek istediğinde de çocuğu gerekçe yapılarak yeniden işe alınmıyor. İşte, nafakaya göz dikmek, kadını ekonomik bağımsızlığından ve özgürlüğünden aslında mahrum bırakmak ve şiddet gördüğü evliliğe mahkûm etmek demektir. O nedenle nafaka hakkına dokunulamaz, bu tür düzenlemelerden ve girişimlerden derhâl vazgeçilmesini bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Yine, son dönemlerde kamuoyuna yansıyan on birinci yargı paketi ve on birinci yargı paketinin içerisindeki LGBT+'lara yönelik hak ihlallerini ve saldırıları da biliyoruz. Hâlihazırda bu, yine sokakta kadınların, LGBT+'ların mücadelesiyle paketten çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Paketten çıkarıldığı ifade edilmiş olsa da bu konuda artık insanların varoluşuna saldırmayacak, temel hak ve özgürlüklerini herkes açısından güvence altına alacak bir yasal düzenlemenin hızla hayata geçmesi gerektiğinin altını çizelim.
Peki, sadece şiddet, ekonomik yoksulluk mu konuştuğumuz? Aynı zamanda, işsizlik verilerine baktığımızda kadınların nasıl ikincilleştiğini de çok iyi görüyoruz. İş gücüne dâhil olmayan kadın sayısı 21 milyon 190 bin. Peki, erkeklerdeki oran ne? Sadece 9 milyon 141 bin; bu rakam bile kadınların aslında nasıl işsiz bırakıldığını, iş gücüne katılamadıklarını, kadınların ev içinde ve bakım emeğiyle yüklü olduklarını, çocuk bakımı, yaşlı bakımı, hasta bakımı gibi meselelerde, konularda aslında bütün yükün kadınlara bırakıldığını açık ve net bir şekilde gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - O nedenle buradan bir kez daha söylüyoruz: Kadınların eşit, güvenceli, adil ücretlerle çalışmasını sağlamak, genç kadınların eğitim ve istihdam hakkını güvence altına almak, kısmi zamanlı ve güvencesiz istihdamın önüne geçmek, ev içi ve bakım emeğinin toplumsal olarak paylaşılmasını sağlamak mümkün olmalı ve Meclis bu konuda hızla önlem almalıdır. Yani kadınlar açısından evde ve kamusal alanda eşit hak ve özgürlük talep ediyoruz ve bütün milletvekillerinin de bu konuda sorumluluk alıp elini taşın altına koymasını istiyoruz.
Sayın Başkan, sabrınıza sığınıyorum. Bugün özel bir gün ve tek kadın Grup Başkan Vekili olarak kadınlar adına da buradan ifade ediyoruz. Bir şiddet çetelesine bakmak istiyoruz. Sadece 2025 yılında 262 kadın erkekler tarafından katledilmiş, 182 kadın taciz edilmiş, 198 çocuk istismara uğramış, 668 kadına şiddet uygulanmış ve en az 10 kadın tecavüze maruz kalmış. Bütün bunların bir istatistik olmadığının altını özel olarak çizmek istiyoruz. Bugün gerçek anlamda, kadınlar en yakınları tarafından...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Son dakikayı veriyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - ...en güvenli alan olan evlerinde ve yaşam alanlarında katlediliyorlar ve ne yazık ki erkek devlet yargısı bütün bu katilleri aklıyor, bütün bu katilleri cezasız bırakarak aslında kadın katliamının önünü açıyor. O anlamıyla bunları bir istatistik olarak görmekten ziyade, hızlı bir şekilde önlem alınması gereken bir mesele olarak görmek ve bu konuda kadına yönelik şiddete karşı acil bir eylem planının hayata geçirilmesi konusunda da bütün milletvekillerine ve Meclise çağrı yapıyoruz. Bu bir toplumsal krizdir ve aynı zamanda iktidarın politik tercihlerinin yansımasıdır. Derhâl hukuki, toplumsal ve politik tedbirler alınmalıdır ve kadın cinayetlerini önlemek için herkesi sorumluluğa, bütün kadınları da bir kez daha mücadeleye davet ediyorum. Kadına yönelik şiddete her zeminde "hayır" diyeceğimizi bir kez daha yineliyorum.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)