GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:20
Tarih:20.11.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA SADULLAH KISACIK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, sabah saat 10.00'da Plan ve Bütçe Komisyonunda...

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Nereye gidiyorlar?

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Nereye gidiyor onlar?

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Nereye gidiyorlar?

SADULLAH KISACIK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi Parlamentoyu çalıştıralım, lütfen yani arkanızı dönüp gitmeyin ya! Olmaz! (YENİ YOL ve CHP sıralarından alkışlar)

(Gürültüler)

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Ne oldu, neden gidiyorsunuz? Kalın dinleyin, kalın dinleyin. Nereye gidiyor şimdi vekiller, nereye gidiyor? Oturacak, oylayacak!

SADULLAH KISACIK (Devamla) - Bakın, bakın, bir de gerçekten faydalı, niye burada olduğumuzu anlatacağız arkadaşlar, ayıp ama, ayıp yani! Olmaz!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ama sen daha yeni geldin konuşmak için. Sabahtan beri yoktun. Neredeydin?

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Plan ve Bütçeden geliyor.

SADULLAH KISACIK (Devamla) - Ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim...

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ya, bırak! Neredeydin ya?

SADULLAH KISACIK (Devamla) - Yukarıdaydım, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim, sabah 10.00'den beri buradayım.

ABDULLAH GÜLER (Sivas) - Ya, işine bak! İşine bak!

SADULLAH KISACIK (Devamla) - Sabah 10.00'den buradayım ben, sabah 10.00'dan beri! Sen neredesin? Gelmişsin... (YENİ YOL ve CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - O sabah 10.00'den beri burada.

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Aynen öyle, 10.00'den beri burada, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi.

SADULLAH KISACIK (Devamla) - Sabah 10.00'den beri buradayım, sor!

MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Şahidim ben, şahidim.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Kimse mecbur değil sizi dinlemeye, böyle bir şey olamaz ya! Biz mecbur değiliz dinlemeye.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sen devam et Sadullah Vekilim, devam et!

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Hem vatandaşa bütçe salıp hem de saldıkları bütçeyi...

(Gürültüler)

BAŞKAN - Lütfen hatibi dinleyelim.

Buyurun, siz devam edin.

SADULLAH KISACIK (Devamla) - Evet, biz niye bugün buradayız biliyor musunuz? Niye buradayız? Çünkü, devlete para lazım, vergi lazım. Sayın Cevdet Yılmaz Plan ve Bütçe Komisyonundaki konuşmasında dedi ki: "Ya bu sene biz gerekli vergiyi toparlayamadık, gelirlerimiz yetmedi. Niye? Çünkü çarklar durmuş durumda. Ne yapmamız lazım? Vergi toplamamız lazım." Şimdi, ben, bakın, bugün 16 maddelik yasa teklifinin görüşmelerine başlıyoruz. Bu yasaların her birine bakın, ya vergi arttırılıyor ya harç artırılıyor ya da ceza artırılıyor. Vatandaşın faydasına en ufak bir maddeyi bana gelin deyin ki "Ya, bak, şu maddede de vatandaşın hayrı var." Vallahi bir tane yok. Her birinde ya ceza, harç, vergi ya da bir istisna verdiğimiz vatandaşa, işverene verdiğimiz istisnayı kaldırıyoruz. (YENİ YOL ve CHP sıralarından alkışlar) Arkadaşlar, bu yeni değil ki. Ben şimdi sizin vicdanlarınıza sesleneyim.

MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) - Gidiyorlar ama bak gidiyorlar, arkadaşlar gidiyor.

SADULLAH KISACIK (Devamla) - 28'inci Dönemde geçirdiğimiz kanunlar da bana bir tane kanun gösterin, şuradan huzurla gittiğimiz bir kanun gösterin. Ya, bir kanunda da biz vatandaşın yükünü aldık; ya, bir kanunda da vatandaşın üzerindeki harç yükünü kaldırdık; ya, bir kanunda da vatandaşın yıllarca beklediği müjdeyi verdik... Bir kanun gösterin 28'inci Dönemde. Bir kanun geçiremedik şuradan. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Buradan her gidişimizde dedik ki: Eyvah, yine vatandaşa ek vergi geldi. Eyvah, ÖTV arttı. Eyvah, madenlerde işte, zeytinliklere girilecek. Ya, hep içimiz kanayarak girdik, gittik şu Meclisten, yazık ya! Ya, arkadaşlar, bir de vatandaşın lehine, Allah rızası için "Vatandaş için ne yapalım?" diye düşünelim lütfen ya, lütfen. Bakın, tekrar söylüyorum, vergi üstüne vergi, ceza üstüne ceza, harç üstüne harç, vatandaşa yüklendikçe yükleniyoruz. Şimdi, en son Meclis tatile girmeden önce buradan bir ÖTV kanunu geçirdik değil mi, ÖTV düzenlenmesinde Sayın Cumhurbaşkanına yetki verdik. Ne oldu? Resmî Gazete'de yayımlandı, aynı günün akşamı ÖTV'lere zam geldi, tüm ÖTV'lere. En küçük araçlara 200 binle 1 milyon, 1,5 milyon arasında zam geldi arkadaşlar bakın. Şimdi, yine bu kanun maddesinde ne var? Şimdi, vatandaş gidiyor, araba alacak ya araba, ÖTV ödüyor, ÖTV'nin KDV'sini ödüyor, motorlu taşıtlar vergisini ödüyor, tam "Notere gideyim de şu arabanın devrini alayım." diyor, şimdi bu kanun da diyor ki hemen vatandaşı yakalıyor: "Dur, nereye gidiyorsun?" "Ne ödeyeceğim?" "Artık bir de binde 2 harç ödeyeceksin." diyor araç fiyatı üzerinden. Ya, arkadaşlar, vatandaşı bir bırakın ya! Zaten adam ÖTV ödemiş, KDV ödemiş, MTV ödemiş. bir de binde 2 ek vergi alıyorsunuz. Zaten vatandaş arabaya binmiyor ki vergiye biniyor, vatandaş vergiye biniyor. Bakıyorsunuz, 2 milyonluk bir arabanın -1 milyonu ya da 800 bini araçsa- 1 milyon 200'ü vergi. Hele bu lüks araçlarda daha da artıyor. Değerli arkadaşlar, bir vatandaşı sırtına da bu kadar yük binmez ya! Bizim bugün görüştüğümüz kanun teklifi ne biliyor musunuz? Böyle torba, vergi yükünü alıyoruz, vatandaşın sırtına yüklüyoruz, bakın, vatandaşın sırtına yüklüyoruz ve bu paraya da acil ihtiyaç var, kasa boş. Gerekli vergi geliri gelmedi, onun için "Acilen biz burada bir kanun çıkartalım." diyorsunuz.

Şimdi, bakın, diğer bir kanun maddesinde, emeklilere olan istisna dışında... Bu meskenlerde kira gelirleri emeklilerde sabit tutuluyordu, bundan sonrası vergiye tabi tutulacak yani istisna kaldırıyor. Bakın, belli bir kira geliri olan vatandaşa bir istisna vardı, o istisnayı bile vatandaşın elinden alıyoruz. Ya, işte, adam 37 bin, 40 bin, 50 bin liraya bir evi kiraya vermiş "Onun da vergisini ödemeyin." diyordu ama şimdi diyoruz ki: Hayır, sen onun da vergisini ödeyeceksin. Bakın, yine bir ek getiriyoruz.

Şimdi, baktığınız zaman, Maliye artık şu pozisyona düşmüş: "Ben vatandaştan nasıl daha fazla tahsil ederim, ne tahsil ederim, vatandaştan ne vergi alırım, ne harç alırım, ne ceza alırım?" Tamamen şu anda onun derdine düşmüş.

Bakın, şu görüştüğümüz kanun teklifinde araç alım satımında harç alınmasında, mesken kiralanmasında istisnanın kaldırılması, sosyal güvenlikte istihdam özendirici bazı indirim ve istisnanın kaldırılması başta olmak üzere yaşam yükünü ve yaşam maliyetini artıran düzenlemeler var. Bakın, bu görüşeceğimiz kanunlarda biz vatandaşın yaşam maliyetini de artırıyoruz. Şimdi, hani enflasyonla mücadele ediyorduk? "Enflasyonla mücadele edeceğiz." diye biz asgari ücretliye ara zam vermedik, memura düşük, emekliye düşük, herkesten düşük zam oranı verdik. Herkesten fedakârlık istiyorsunuz ama kamu fedakârlık ediyor mu? Bir de ona bakalım. Bana söyleyin, enflasyonla mücadelede kamu neyin fedakârlığını yapıyor? Lütfen söyleyin. Kamu neyi kısıyor? Vatandaşa vergiyi artırıyor, harcı artırıyor, cezayı artırıyor, istisnasını elinden alıyor, sonra diyor ki: "Ben yaşamı ucuzlatacağım." Ya, yok. Siz şu anda Merkez Bankasına işi, enflasyonla mücadeleyi yıkmışsınız. Enflasyonla mücadele Hükûmetin umurunda değil, net söylüyorum.

Şimdi burada yine bu kanunda görüşülmekte olan diğer bir maddede esnaflarımıza ek yük geliyor. İşte birtakım oto alım satımcılar, diş hekimleri, bazı poliklinikler başta olmak üzere birçok esnafa yıllık ek harç geliyor. Mesela bir örnek vereyim: Bir oto galeri devlete yıllık 40 bin lira harç verecek, ruhsat harcı; bakın, yıllık verecek ve durduk yere çıkan bir harç. Ya, arkadaşlar, vergi kazançtan alınır, zaten adam araç alım satımı yapıyor, vergisini alıyorsunuz; ÖTV'sini alıyorsunuz, KDV'sini alıyorsunuz adamdan. Şimdi, niye durduk yere bir esnaftan yıllık 40 bin lira harç alacaksınız? Zaten adamlara baktığımız zaman esnaf kan ağlıyor arkadaşlar, sahaya gittiğiniz zaman görüyorsunuzdur, esnaf diyor ki: "Artık zaten satışlar yok..." Ama vergiden, denetimden, cezadan, maliye görevlilerinin kasanın yanına oturup sabahtan akşama kadar hesap yapmasından zaten esnaf bunalmış, bıkmış; bir de siz şu anda hâlâ "Esnaftan ne alırız?"ın derdindesiniz. Şimdi, arkadaşlar, cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşıyoruz. Bugünlerde esnafımıza destek çıkacağımıza, esnafımızın üzerindeki yükü alacağımıza hâlâ "Esnaftan acaba ne vergi alırız?" "Buna yıllık da bir harç bağlayalım." diyoruz. Ya, gerçekten anlayamıyorum.

Arkadaşlar, peki, bu vergi kanununda niye hiç holdinglere ek vergi yok? Yani bu ülkede sadece küçük esnaf mı var, niye holdinglere ek vergi getirmiyorsunuz? Bankaların, sadece işlem ücretlerinden yani havale, EFT, birtakım damga ücretlerinden milyar TL'lik kârları var; onlardan niye vergi almıyorsunuz? Gücünüz küçük esnafa, garip gurebaya mı yetiyor?

Arkadaşlar, şimdi, diğer taraftan, yine bakıyoruz, bugünlerde devletin yapacağı en önemli şey şudur: Ne olursa olsun ekonomi ayakta kalsın çünkü ekonomi, arkadaşlar, batma durumunda, şu anda her KOBİ, her işletme zor günler geçiriyor ama bu zor günlerde devleti yanında değil, devleti üzerinde bir yük olarak görüyor maalesef. İşte bugünler o günler değil arkadaşlar.

Bakın, şu anda iş yapan, işletmesini kapatmayan esnafa bizim madalya takmamız gerekirken biz onların sırtına, omzuna vergi yükü koyuyoruz, harç yükü koyuyoruz, ceza yükü koyuyoruz değerli arkadaşlar.

Şimdi, yine bu düzenlemede gayrimenkul devir iktisaplarında ceza yüzde 25'ten 1 kata çıkıyor, bu düzenlemeyi destekliyoruz. Gerçekten de gayrimenkul alım satımlarında ciddi oranda bazı usulsüzlükler yapılmakta, yüksek fiyata alınan gayrimenkuller düşük fiyatta gösterilmekte ve bundan devletin ciddi bir vergi kaybı olmakta. Burada, bu maddede cezanın 1 kat artırılması olumlu, hatta 2 kat da artırılır, 3 kat da ama buradaki tezat şu: Şu anda tapuya gidin -bir bavul dolusu parayla gidip ev alabilirsiniz- size "Git, parayı bankadan yatır." demez.

Ee, şimdi, sen kayıt dışını önlemek için bu önlemi almıyorsun, "Ev alım satımlarında ev ücretinin tamamı bankadan yatırılır." demiyorsun, geliyorsun, diyorsun ki: "Şimdi cezayı artırıyorum." Ya, ilk önce görevini yap. Deyin ki: "Bundan sonra ev alım satımlarında tapuda değil, bankadan işlem yapılır." Bunu demiyorsunuz. Niye demiyorsunuz? Çünkü orada da bazı usulsüz işlemler dönüyor. Bu çok basit bir şey değerli arkadaşlar ama diyorsunuz ki: "Sen elden para ver, ben yakalarsam birkaç ceza alırım." Bak! Ya, ilk önce elden para vermeyi engelle, onu yap ama onu demiyorsunuz; bakın, tezada bakın. Hadi gelin, bunu bana bir açıklayın burada, deyin yani, niye hâlâ elden biz para veriyoruz?

Şimdi, diğer bir taraftan, bireysel emeklilik şu anda Türkiye'de önemli bir noktaya geldi değerli arkadaşlar, gerçekten de ciddi bir katılımcı sayısı oldu, ciddi bir fon büyüklüğü oldu. Daha önceleri Türkiye borsası maalesef sığ yapıdaydı, bu bireysel emeklilik sistemindeki fonların devreye girmesiyle ve borsada işlem yapmasıyla beraber borsamıza bireysel emeklilik sistemi fonları ciddi bir katkı sağladı.

Burada yüzde 30 devlet katkısı var, biliyorsunuz, şu anda bireysel emeklilik sisteminde yüzde 30 devlet katkısı var. Bu devlet katkısını niye verdik, niye verildi? Çünkü Türkiye'de tasarruf oranı düşük, Türkiye'de tasarruf kültürü de düşük. Yani, bakıyorsunuz, gençler 100 lira maaş aldığı zaman 100 lira da borçlanıyor, gidiyor, 200 liraya cep telefonu alıyor. Niye tasarruf sistemi önemli? "Ya, bu 100 liranın 30'unu bir yere koysun, gitsin, bununla bireysel emekliliğe girsin; biz devlet olarak da destekleyelim." mantığıyla kuruldu. Peki, şimdi baktığınız zaman, bugün geldiğimiz noktada bu kanunda şu var: Bireysel emeklilik sisteminde devlet katkısının yüzde 0'a düşürülmesi veya yüzde 50'ye artırılması konusunda Sayın Cumhurbaşkanına yetki veriliyor yani buradan şunu çıkartıyoruz: Sanki bireysel emeklilik sisteminde verilen devlet desteği artık kaldırılacak mı? Şu anda akla o soru geliyor. Bakın arkadaşlar, bireysel emeklilik sistemi gibi sistemler uzun vadeli sistemlerdir. Bu sistemlerde insanlar çocuklarını gittiler, kaydettirdiler, çocukları adına hesaplar açtırdılar ve belli bir tasarruf ettiler. Şimdi, bu sistemde gelip de "Ben bundan sonra devlet katkısını sıfıra çekiyorum." demek bu sistemin, tasarruf sisteminin altına dinamit koymaktan başka bir şey değildir, başka bir şey değildir. Bu, son derece zararlı bir maddedir. Umarız ki bu madde yüzde 50'ye çıkarma yönünde uygulanır, yüzde 0'a indirme değil ama şu anda devlet her şeyden, sineğin kanadından yağ çıkartma olduğu için maliye, maalesef sanki sıfıra indirecek gibi duruyor ama buradan tekrar söylüyorum: O bireysel emeklilik sisteminin gelişmesi için yıllarca verilen emeğin, yıllarca verilen çabanın altına dinamit koymaktır. Bakın, bu bir önemli değerdir. Zaten zorla bir tasarruf kültürü oluştu, orada belli bir hacim de oluştu. Şunu net olarak söylüyorum: Eğer bu kanundan sonra yüzde 0'a inerse bireysel emeklilikten ciddi bir çıkış olur, ciddi bir çıkış olur. Aklıma şöyle bir kötü niyet de geliyor açıkçası: Acaba insanları çıkışa zorlayıp da o ilerde alacakları stopaj avantajını bir an önce alıp cebe indirmek diye de geliyor, o da olabilir çünkü insanların alacağı birtakım şeyleri erken alacaklar, ben orada öyle bir şey de seziyorum açıkçası, inşallah, beklediğimiz gibi olmaz.

Değerli arkadaşlar, bakın, biz Türkiye Büyük Millet Meclisiyiz, biz bu saatte vatandaşlarımızın refahı, huzuru, daha iyi yaşaması, daha çağdaş bir şekilde yaşaması için canıgönülden yapacaklarımızı yapmalıyız ama konuşmamın başında da söylüyorum ve bir milletvekili olarak gerçekten de şuna üzülüyorum ama biz hiçbir kanuni düzenlemede vatandaşımızın hayrına bir şey yapmıyoruz.

Bakın, yine bu kanun teklifinde girişimcilere SGK ek teşvik sistemi vermiş, demiş ki: "Genç girişimci bir girişim yaparsa ben ona SGK'den teşvik yapıp daha az prim alacağım." Şimdi, bu kanun teklifinde onu da kaldırıyoruz yani bakın, vatandaşa, girişimciye verdiğimiz desteği de kaldırıyoruz. Ya, bu kadar mı zor duruma düştük değerli arkadaşlar, bu kadar mı?

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Yaparsa AKP yapar.

SADULLAH KISACIK (Devamla) - Yani biz, bakın, gelirimizi başka yollarla artıramıyoruz, başka yollarla artıramıyoruz, hâlâ vatandaştan ne alırız, vatandaştan ne alırız derdindeyiz. Bakın, şimdi, vatandaş noterde acaba arabamı yarın satamam ya da alırken satarken bana ilk vergi gelir mi diye şu anda noterde sıraya girmiş, bir an önce işlemlerini yapmaya çalışıyor şu yoklukta.

Değerli arkadaşlar, şimdi, tüm bunların altında yatan şey şudur arkadaşlar: Bakın, şimdi 2026 bütçesini görüşüyoruz. Aslında bu gece bu kanunu görüşme sebebimiz, işte bu bütçeye yetişmesi çünkü ek vergi gelecek, ek harç gelecek.

Şimdi, 2 trilyon 700 milyar 2026'da faize para ödeyeceğiz, 2 trilyon 700 milyar. Bu ne demektir biliyor musunuz, Meclis bütçesinin 100 katını veriyoruz ya, Meclis bütçesinin, şu TBMM bütçesinin 100 katını biz faize veriyoruz. İşte bizim bu, milletimizden aldığımız vergi, harç, ceza keşke devlete gitse. Kime gidecek, biliyor musunuz? Uluslararası yatırımcılara gidecek, "carry trade"le kendi ülkesinde yüzde 3,5'la yatırım yapıp aldığı faizi buraya getiren, buradan yüzde 40 alan uluslararası tefecilere gidecek. Bakın, bir devlet vatandaşının emeğini, vatandaşının alın terini gidip de uluslararası "carry trade" fonlarına peşkeş çeker mi ya! Yazık ya! Bu milletin emeğine yazık, bu milletin alın terine yazık.

Onun için, değerli arkadaşlar, bakın, elinizi vicdanınıza koyun, belki bu kanunu birçok arkadaş, şöyle, bir okumadı bile. Ani geldi, bugün gece burada konuşuyoruz ama bir okuyun, elinizi vicdanınıza koyun, ona göre oy verin diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)