GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:19
Tarih:19.11.2025

MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Her yılın sonunda olduğu gibi bu dönemde de birçok sivil toplum örgütü çalışmalarını ve değerlendirmelerini içeren raporlarını yayımlıyor. Elimde tuttuğum bu rapor ise Türkiye'nin en kadim insan hakları örgütlerinden, 1986'dan bu yana aralıksız mücadele yürüten İnsan Hakları Derneğinin 2024 Yılı İnsan Hakları İhlalleri Raporu. Tabii, aktarmadan önce, geçtiğimiz günlerde yapılan İnsan Hakları Derneği 22'nci Olağan Genel Kurulunda Eş Başkanlık görevine seçilen Sayın Oya Ersoy ile Sayın Cihan Aydın'a ve Yönetim Kurulunda yer alan tüm hak savunucularına başarılar diliyor, görevi devreden yönetime de emekleri için teşekkür ediyorum.

Şimdi, elimde gördüğünüz bu rapor belki fiziken hafif olabilir ama içerdiği tespitler, kayda geçirdiği ihlaller, veriye dönüştürdüğü acı gerçeklikler bakımından son derece ağırdır. Bir açıdan bakarsanız, bu rapor Türkiye'de anılmayan fakat fiilen sürdürülen olağanüstü hâl rejiminin yazıya dökülmüş hâlidir aslında. İşte, İHD Dokümantasyon Merkezinin 2024 yılına dair saptayabildiği tablo özetle şöyledir; en azından hak ihlaline ilişkin birkaç veriyi sizlerle paylaşmak istiyorum: 2024 Türkiye'de en az 6.094 kişinin yaşam hakkının ihlal edildiği bir yıl oldu. Silah kullanma yetkisi toplam 15 olayda ölümcül şekilde ihlal edildi; bunların 13'ünde polis, 1'er vakada jandarma ve özel güvenlik görevlileri ateş açtı. En az 3 kişi gözaltında yaşamını yitirdi; 1'i geri gönderme merkezinde, 1'i "Polis aracından atladı." denilerek, 1'i de otopsiyle işkence izleri saptanan Serhat Kahyaoğlu. En az 27 kişi hapishanelerde ya da tahliyelerinin hemen ardından hayatını kaybetti. Irkçı, ayrımcı ve nefret içerikli 106 saldırıda 14 kişi yaşamını yitirdi, 40 kişi yaralandı. Diyarbakır, Şırnak ve Hakkâri'de mayın ve sahipsiz patlayıcıların patlaması sonucu 5 olay yaşandı; 1'i çocuk 3 kişi yaşamını yitirdi, 1'i çocuk 4 kişi yaralandı. Her gün en az 1 kadın toplumsal cinsiyete dayalı şiddet nedeniyle hayatını kaybetti; 378 kadın katledildi, 645 kadın yaralandı. Günde en az 5 işçi yaşamını yitirdi, bir yılda 1.897 işçi yaşamını yitirdi; bunların 106'sı kadın, 71'i çocuktu. "Nevroz" 1 Mayıs ve Onur Ayı etkinlikleri gibi demokratik hak kullanımının simgesi olan buluşmalar hukuksuz bir biçimde engellendi. Kolluğun müdahalesiyle en az 191 barışçıl toplantı ve gösteride 27'si çocuk, 46'sı gazeteci olmak üzere 2.651 kişi işkence ve kötü muameleyle gözaltına alındı. Halkın iradesi yok sayılarak belediyelere kayyım atamaları sürdürüldü. Tabii, hak ihlalleri bitmiyor, devam ediyoruz: Sokak röportajı yaptığı için 11 kişi hakkında soruşturma açıldı, 2 kişi tutuklandı ve yalnızca ifade özgürlüğünü kullanan televizyon ve radyolara 46 cezayla toplam 81,5 milyon TL yaptırım uygulandı.

Rapor elbette ki bu ifade ettiğim verilerle sınırlı değil ama bu dile getirdiklerim bile Türkiye'deki hak ihlalleri tablosunun vahametini gözler önüne sermektedir. Belki kulaklarınızda kuru birer veri olarak çınlamış olabilir ama bu ihlallere uğrayanların, yaşamını yitirenlerin birer adı, yaşamları, aileleri, dostları ve onları sevenleri var. Devlet kurumlarıyla birlikte güvenlik güçlerinin eliyle bu ihlaller maalesef gerçekleştirildi. Hiç kimse işlediği suçları "Emirlere uydum." savunusuyla geçiştiremez. Emir verenler ise beka ve toplumsal huzuru tesis etme yalanlarıyla fiillerini meşrulaştıramaz. Elbette Türkiye bir değişim, dönüşüm sürecinin içerisine de girmiştir; bu dönüşüm daha fazla demokrasiyle, hak ve özgürlüklerin tahkim edilmesiyle ilerleyecektir ve sonuçlanacaktır da.

Mücadele tek başına yürütülmeyeceği gibi kurtuluş da tek başına olmayacaktır diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.