GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:19
Tarih:19.11.2025

ELİF ESEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. YENİ YOL Grubu ve partim DEVA Partisi adına söz almış bulunuyorum.

Vakıflar Kanunu Teklifi 11'inci maddeyle yalnızca bir vakfa konu bir taşınmaz devrini değil, kamu malı emanetin korunmasını, geleceğini, mülkiyet hakkını ve kültürel mirasın güvenliğini tartışıyoruz. Teklif, hazine ve kamu tüzel kişilerin mülkiyetindeki taşınmazların mazbut vakıflara devrini öngörüyor. Bu ise kamu mülkiyeti üzerinde doğrudan mülkiyet devri anlamına geliyor.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de daha önce benzer uygulamalar tartışmaların konusu olmuştu. Hatırlarsınız, 2021'de kamuoyuna yansıyan bir kararla 1.014 taşınmazın mazbut vakıflara devredildiği açıklanmıştı. Bu taşınmazlar arasında Galata Kulesi, Gezi Parkı, Ayasofya çevresi ve çeşitli dinî, tarihî yapılar da vardı. Bu devirlerde kamu yararının neye göre belirlendiği, hangi kriterlerin kullanıldığı net bir şekilde açıklanmamıştı bizlere. Hatta bazı vatandaşlar ve belediyeler bu devirlere karşı idari dava açmışlar, "kamu mülkiyetinin ölçüsüz devri" şeklinde açıklamalar ve iddialarda bulunmuşlardı.

Bir başka örnek ise Anayasa Mahkemesinin (2018/26955) başvuru numaralı kararındadır. Mahkeme, mazbut vakıf statüsüne alınan taşınmazın iade talebinin reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlali iddiasını incelemiş ve devletin müdahalesinin ancak kanunla öngörülebilir ve ölçülü bir şekilde yapılabileceği kararına varmıştı. Yani devredilen mülkün kimde kalacağı kadar, nasıl ve neden devredildiği de hukuken belirli olmak zorundadır. Bugün konuştuğumuz maddeye baktığımızda ise bahsettiğimiz bu ölçülülük ve öngörülebilirlik ilkesinden uzak bir anlayışın hâkim olduğunu hep birlikte görüyoruz. Hangi varlıkların devredileceği, nasıl bir kamu yararı tanımı yapılacağı, hangi kurumun ne kadar denetim yetkisi olacağı belirsiz. Üstelik düzenlemede itiraz veya iade mekanizması da öngörülmemiş. Ne güzel(!) Bu durum, merkezî idareye geniş bir takdir yetkisi verirken şeffaflıktan uzak bir anlayışla vatandaşın başvuru hakkını da fiilen ortadan kaldırmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Hazine arasında denetim yetkisi paylaşımı açıkça tanımlanmadığı için bu süreç sonunda kimin neyi denetlediği bile anlaşılmaz hâle gelebilecek ve izlemek, takip etmek de mümkün olamayacaktır. Oysa Sayıştay denetimleri bizlere defalarca şunu göstermiştir: Taşınmaz kayıt sistemindeki şeffaflık zayıfladığı anda kamu zararı riski artar. Bu nedenle, 11'inci maddenin bu hâliyle geçmesi, yalnızca idari değil, anayasal düzeyde bir belirsizlik oluşturmaktadır.

Sayın milletvekilleri, biz DEVA Partisi olarak Kültürel Atılım Eylem Planı'mızda şunu taahhüt ettik: Kültürel miras ve kamu varlıkları toplumun ortak malıdır, devredilmesi değil korunması esastır. Tüm kültür varlıkları için şeffaf envanter ve bağımsız denetim sistemi kurulacaktır. Yani tarihimizden, ecdadımızdan emanet kalan bu yapıları korumak ve emaneti geleceğe taşımak esas işimiz olmalıdır. Teklifteki 11'inci madde ise tam da bu ilkelerin tersine işler bir mantıkla yazılmış ve önümüze gelmiştir. Kamu taşınmazı devredilecekse hangi ölçüte göre, kimin onayıyla, hangi kamu yararı adına devredileceğini net olarak tanımlamak zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

ELİF ESEN (Devamla) - Aksi hâlde, kültür varlığı niteliğindeki alanlar vakıf statüsüne geçerken kamu denetiminin de ortadan kalkmasıyla belirsizleşen bu süreç bir mülkiyet aktarım zinciri hâline gelmeye müsait bir yapıya gelecektir. Bunlar sağlanmazsa bu madde ne kültürel mirası korur ne de mülkiyet hakkını güvence altına alabilir. Unutmamalıyız ki vakıf kültürünü korumak hepimizin ortak sorumluluğudur ve bu anlayışla bugün aslında yapılması gereken, derinleşen yoksullukla beli bükülen vatandaşımızın yüzünü güldürebilmek için ecdadımızdan bizlere kalan zengin vakıf kültürünü gerçek anlamıyla bugün de yaşatmak ve o dönemlerde yaşanan sosyal adaleti sağlamak olmalıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve CHP sıralarından alkışlar)