| Konu: | Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 06.11.2025 |
AYŞE SİBEL YANIKÖMEROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine bir torba kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Hızlıca Komisyondan geçirildi, şimdi de Genel Kurulda kanunlaşması bekleniyor. Bu teklifin adı her ne kadar "Vakıflar Kanunu" olsa da uygulamadaki aksaklıkların giderilmesi için bir revizyonu maalesef göremiyoruz, daha çok yerel yönetimleri etkileyecek düzenlemeler içeriyor. Vakıf kültürünü güçlendirmek yerine vakıf mallarını belli ellerin denetimine bırakıyor, ayrıca birbiriyle ilişiksiz 10 farklı kanunda değişiklik yapılıyor.
Değerli milletvekilleri, vakıflara ilişkin düzenlemelere geçmeden önce hazine taşınmazları kanununa eklenen geçici maddeye değinmek istiyorum. 2017 yılında kamu taşınmazlarında yatırımcı firmalara kırk dokuz yıllık belli haklar tanınmıştı, bir yıl içinde yani 2018 sonuna kadar başvurulması hâlinde ise sözleşmenin kırk dokuz yıllığına uzatılması hakkı verilmişti. Şimdi bu teklifle, yedi yıl geçmesine rağmen hâlâ bu hakkını kullanmayan, gerekli şartları yerine getiremeyen firmalara tekrar altı aylık bir süre daha verilmek isteniyor. Olması gereken ise yükümlülüklerini yerine getiremeyen yüklenicilerle yapılan sözleşmelerin feshedilmesi ve yeniden ihale sürecinin başlatılmasıdır. Bu firmalar hangi firmalardır, neden bu kadar büyük imtiyazlar bu firmalara sağlanmaktadır, öğrenmek istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bugün burada yalnızca bir kanun teklifini değil aslında bir zihniyeti konuşuyoruz. İktidarın vakıf kültürüne ve yerel yönetime bakış açısını görüyoruz. Vakıflar, bu ülkenin vicdanıdır; kamu yararını gözeten, sosyal hizmet odaklı, kültürel mirası yaşatan kurumlarıdır ama bu teklifte vakfın anlamı unutulmuş görünüyor. Ne yazık ki düzenlemeler bu tarihsel ruhu yansıtmıyor. Vakıf malını rant kapısı hâline getirecek düzenlemeler yapılıyor. Bu teklif, vakıf kültür varlıklarının yönetimini merkezî idareye devrediyor, yerel yönetimleri devre dışı bırakıyor. Yıllardır belediyelerimizin restore ettiği, yaşattığı, halka açık tuttuğu taşınmazları ellerinden alacaksınız yani. (CHP sıralarından alkışlar) Yalnızca İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait 100'den fazla vakıf taşınmazı bundan etkilenecek. Evet, belediye başkanlarımızı tutsak ettiniz, yetmedi; kayyum atadınız, yetmedi; şimdi de yönetimlerindeki taşınmazları ellerinden almak istiyorsunuz. Bunu kabul edemeyiz, sessiz de kalamayız.
Değerli milletvekilleri, yine bu teklifle vakıf taşınmazlarının kira süresi üç yıldan beş yıla çıkarılıyor. Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir dönemde beş yıllık kira süresi demek vakıf gelirinin erimesi demektir. Noter şartı da kaldırılıp kiralama süreci tamamen Vakıflar Genel Müdürlüğünün takdirine bırakılıyor. Üstelik doğrudan kiralama imkânı da getiriliyor. Yani ihale yok, rekabet yok, denetim yok; ne var peki? Siyasi kayırmacılık var.
Değerli milletvekilleri, vakıf gelirlerinden alınan yönetim payı yüzde 20'den yüzde 40'a çıkarılıyor yani vakfın kazandığı her 100 liranın 40 lirası artık vakfa değil merkezî yönetime gidecek. Bu, vakfedenin iradesine de halkın vicdanına da sığmaz. Gerekçe olarak "Vakıflar Genel Müdürlüğünün iş yükü ve maliyet artışı" denmiş ancak bu kurum zaten devlet bütçesinden pay almaktadır. Vakıf gelirleri idari masraflara değil topluma hizmete harcanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin özünde vakıf taşınmazlarını ranta teslim etme anlayışı var. Biz, vakıflar yaşasın ama vakıf malları kişisel çıkarların değil halkın hizmetinde olsun istiyoruz. Bu teklifin bu hâliyle geçmesi ne vakıf geleneğine ne kamu yararına ne de vicdana sığar. O nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi olarak teklifin geri çekilmesini ve tüm kesimlerin katkısıyla yeniden hazırlanmasını istiyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)