GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 4’üncü Uluslararası Tarsus Festivali’ne, eski Başbakan Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümüne, New York Belediye Başkanlığına seçilen Zohran Mamdani’ye, Sudan’daki iç savaşa, Dünya Adalet Projesinin 2025 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre Türkiye’ye, siyasi saikle ya da talimatlarla yürütülen soruşturmalara, Kartalkaya davasında verilen karara ve İliç’e ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:4
Birleşim:13
Tarih:05.11.2025

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ben de sözlerime Mersin Milletvekilimiz Sayın Gülcan Kış'ın bu hafta sonu için yapmış olduğu daveti hatırlatarak başlamak istiyorum. 4. Uluslararası Tarsus Festivali için çok zengin içerikli bir hafta sonu sizleri bekliyor. Bu festival vesilesiyle Mersin Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde doğa, tarih, gastronomi, kültür ve en önemlisi de huzur ve barış iklimi içerisinde bir hafta sonu geçirmek için bütün vatandaşlarımızı ve tabii ki milletvekillerimizi Mersin'e davet ediyoruz.

Bugün önceki dönem Başbakanlarımızdan, değerli siyaset insanı Sayın Bülent Ecevit'in de ölüm yıl dönümü, kendisini rahmetle anıyoruz. Sayın Bülent Ecevit'le ilgili tabii ki değişik dönemlerinde eleştirilebilecek birtakım hususlar olmasına rağmen mütevazılığıyla ve siyasete kattığı değerleriyle Türk siyasi tarihinde olumlu yönleriyle hatırlanacak bir siyasetçimiz idi; bir kere daha rahmet diliyoruz.

Sayın Başkanım, bu sabah saatlerinde New York Belediye Başkanlığı seçimleri sonuçlandı. Zohran Mamdani'nin bu seçimleri kazanması şüphesiz uzunca bir süre tartışılacak yeni bir siyasi iklime ya da girişime işaret ediyor olabilir. Zohran Mamdani çok zor şartlarda sadece seçimi kazanmış olmadı, Trump'ın saldırgan ve hegemonik devlet yönetimine karşı, aynı zamanda hayatımızın her alanını kuşatmaya aldığını zanneden Elon Musk'ın kurmuş olduğu düzene karşı ve en önemlisi de siyonist İsrail'e karşı, terör devleti İsrail'e karşı bu seçimi kazanmış oldu. Biz buradan Mamdani'yi tebrik ediyoruz, dayanışma duygularımızı ona ve onunla birlikte oy vererek Trump'ın hegemonyasına, Elon Musk'ın hayatımıza tasallut olan sosyal medya düzenine, siyonist İsrail'in terörizmine ve saldırganlığına ve tabii ki göç, göçmen topluluklarının adalet, eşitlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik arayışına, vicdani çağrılarına biz de buradan mukabele ediyoruz, selamlarımızı gönderiyoruz.

Bir süredir devam eden ve bir türlü Batı'nın, dünyanın hatta İslam dünyasının gündemine girmeyen Sudan'daki soykırım seviyesindeki iç savaşa da dikkat çekmek istiyoruz. Sivillere yönelik sistematik saldırılar var ve bunlar maalesef bir devlet eliyle, Birleşik Arap Emirlikleri eliyle doğrudan finanse edilmekte ve organize edilmekte. Elbette, Gazze için ayağa kalkıyoruz, Gazze için isyan çığlıklarımızı göğe savuruyoruz ama dün Irak'ta, Suriye'de ve Yemen'de olduğu gibi bugün de Sudan'da İslam dünyasının "İslam dünyası" demeye utanacağımız yöneticileri ve ülkelerinin eliyle yapılan bu tip soykırımlara, bu tip katliamlara maalesef sessiz kalıyoruz. Bu sessizliği biz bu mikrofonlar vesilesiyle milletimize şikâyet ediyoruz ve Türkiye'yi de Sudan'da yürütülen bu soykırım programına, bu etnik katliamlara karşı daha duyarlı ve etkin bir dış politik tutuma davet ediyoruz.

Sayın Başkanım, Dünya Adalet Projesinin 2025 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye'nin 143 ülke arasında 118'inci sıraya gerilemesi şüphesiz hazin bir tablonun bir kez daha görünür olmasıdır. Hukukun üstünlüğü alanındaki zayıflama sadece bir endeks, bir rakam değil, hayatımızın her alanında karşımıza çıkan sokaklardaki çeteleşmelerden, vatandaşın hukuka, adalete inancının sıfırlandığı, sadece uluslararası endekslerle değil, bağlı bulunduğumuz ve yetkisini tanımış olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları gibi Anayasa Mahkemesinin kararlarıyla da tescil edilen bir durumdur.

Doğrusu, bu hafta onlarca olay var siyasi saikle yürütülen ya da talimatla yürütülen soruşturmalar konusunda, birkaçına değinmeye çalışacağım. Bunlardan şüphesiz en çarpıcı olanı Tele1 soruşturması, Tele1'e de uzanan soruşturma ve Tele1 yönetimine el konulmuş olmasıydı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı eliyle yürütülen soruşturmalardan birçoğunun özel bir gündemle siyaset ve toplum mühendisliği amacıyla yürütüldüğü artık apaşikâr karşımızda duruyor. Ancak bu casusluk suçlamasına ilişkin olarak çok hazin bir tablo olduğunu ifade etmek istiyoruz ve bu soruşturmanın en az ahmak davası kadar ahmakça ve en az çirkin davası kadar çirkin olduğunu ifade ediyoruz. Yargı iktidar eliyle bir silah olarak kullanılacak olduğunda bu silah bumerang olarak gelir sahibini mutlaka vurur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ekmen, lütfen tamamlayın.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Siyasi tarihimiz bu örneklerle doludur. Kendisi de bizatihi değişik yargısal soruşturmaların mağduru olmuş bir iktidarın, bir liderin bu kez yargı eliyle siyaseti ve toplumu dizayn etme çabasını hüzünlü bir şekilde izliyoruz. Henüz soruşturma devam ediyorken ve saçma sapan bir soruşturma devam ediyorken Tele1'in yönetimine kayyum atanmış olması da âdeta bunun bir fırsat olarak kurgulandığını gösteriyor yani bir fırsatın değerlendirilmesi değil, kurgusal olarak bunun öncesinde planlandığını gösteriyor. Bu ve benzeri yanlışlardan iktidarın bir an önce vazgeçmesini, hukukun kendi alanında bağımsız ve tarafsız bir şekilde başka bir siyasi gündemin parçası olmadan ilerlemesi gerektiğini savunuyoruz.

Bu hafta verilen mahkeme kararlarından biri de Kartalkaya mahkemesi kararıydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ekmen, lütfen tamamlayın.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Bu karar bir nebze olsun adalet duygusunu önerdi ancak bu dosyada söz konusu olan Sayın Abdurrahman Gençbay'ın ifadesinde geçen organize kötülük zincirinin tam olarak ifşa edildiğini söyleyemeyiz, sorumluluk sahibi herkesin hesap verdiğini söyleyemeyiz ve Bolu Belediye Başkanından Kültür Bakanına kadar bu felaketin bir parçası olan siyasilerin de istifa etmek bir yana, özür dilemek yoluyla da sorumluluklarının gereğini yerine getirdiğini söyleyemeyiz. Ümit ediyoruz ki bu dava Yargıtay aşamasında da sağlıklı bir şekilde ilerlemekle kalmaz, aynı zamanda başta Kültür Bakanlığı yetkilileri olmak üzere, Bolu Valiliği, Bolu Belediyesi ve Kültür Bakanlığından bu ihmal zincirinde sorumluluğu olan herkes de yargının önünde hesap vermek durumunda kalır ve adalet tam anlamıyla tecelli eder.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ekmen, son kez uzatıyorum.

Buyurun.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Tamamlıyorum.

Sayın Başkanım, son dikkat çekeceğim mevzu, İliç'te yaşanan facia sonrasında İliç âdeta bir yıkım içerisindedir. Malumunuz, maden kapatıldı. Buradaki madende kâr hırsıyla gözü kara bir şekilde daha çok para kazanmak için alınmayan tedbirlerden kaynaklanan faciaya hep birlikte tanıklık ettik. Türk madencilik sektörü için de yüz karası bir örnek oldu, birçok güzel örneğin yanında çirkin bir örnek olarak hafızaya geçti. Ancak bugün İliç'te istihdam kaybı var, esnaf büyük bir kriz içerisinde, tarım ve hayvancılık pazar yokluğu nedeniyle büyük bir darboğaza girmiş durumda, tekrar göç vermeye başladı. Psikososyal olarak İliç'teki herkes ciddi bir şekilde etkilendi ve bu şirketin de hukuki sorumluluklarını yerine getirme noktasında henüz istenen adımlar atılmış değil. Burada madenle ilgili bir araştırma komisyonu kuruldu. İliç ilçesinin sosyal, psikolojik, ekonomik durumuna ilişkin de özel olarak tekrar bir inceleme yapılması gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum.