| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 23.10.2025 |
YÜKSEL ARSLAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün görüştüğümüz Vakıflar Kanunu, adaletin, merhametin ve yardımlaşmanın köklü geleneğini günümüzde yaşatmak için büyük önem taşımaktadır. Bir zamanlar vakıf, devletin ulaşamadığı yere ulaşır, yetimin başını okşar, yoksulun sofrasına aş koyar, ilim öğrenmek isteyen gence bir kapı açardı. Vakıf kurmak sadece mal vermek değil bir millete, bir medeniyete hizmet etmektir. Osmanlı döneminde vakıflar hayatın her alanında önemli bir yer tutuyordu. Hastanesinden okuluna, kütüphanesinden köprüsüne kadar her şey vakıf eliyle yürütülürdü yani millet kendi refahını yine kendi eliyle kurmuştu. Cumhuriyet döneminde ise bu köklü miras hukuk devleti anlayışıyla yeniden düzenlendi. 1935'te çıkarılan 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'yla vakıf malları koruma altına alınırken 2008'de yürürlüğe giren 5737 sayılı Kanun'la vakıflar daha şeffaf, denetlenebilir hâle kavuşmuştur. Ancak günümüze geldiğimizde bu asırlık kurumlar ne yazık ki kuruluş ruhundan uzaklaşmıştır. Bir zamanlar millet için çalışan vakıflar artık milletin değil iktidarın arka bahçesi hâline gelmiştir. "Vakıf" adı altında kurulan bazı yapılar kamu kaynaklarını belirli zümrelere aktaran bir düzene dönüşmüştür. Oysa vakıf, siyasetin değil toplumun malıdır, bir hükûmetin değil milletin vicdanıdır.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ'yle bağlantılı olduğu tespit edilen vakıf, dernek ve kurumlar devlet eliyle kapatılmıştır. Resmî açıklamalara göre 123 vakıf kapatılmış, bunlara ait yaklaşık 2.100 taşınmaz Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. Bu uygulama, beraberinde şeffaflık ve denetim sorununu da getirmiştir çünkü o mal varlıklarının bugüne nereden, kimlerin kontrolünde geldiği ve hangi amaçlarla kullanıldığı konusunda vatandaşlar, kamuoyu yeterince bilgilendirilmemiştir. Kapatılan FETÖ vakıflarına ait taşınmazların aynı dönemde iktidara yakın vakıflara veya derneklere tahsis edildiği iddiaları kamuoyuna yansımıştır. Devletin amacı, bu kurumları yeniden milletin hizmetine kazandırmak olmalıydı ancak zamanla "vakıf" kavramı siyasetin gölgesi altına girmiştir, milletin malı olması gereken bu değerler, birer iktidar aracına dönüştürülmüştür. Bu tablo, milletin güvenini zedelemekte, vakıf kavramının itibarını gölgelemektedir.
Kıymetli milletvekilleri, yine, son yıllarda, bakanların ve iktidar yanlısı bazı belediye başkanlarının kendi yakınları ve çevreleriyle birlikte vakıf kurdukları ve bu vakıfları birer güç aracına dönüştürdükleri görülmektedir. Ensar, TÜGVA, TÜRGEV, Okçular Vakfı gibi yapılar devlet kaynaklarıyla iç içe geçmiş bir sistemin sembolü hâline gelmiştir. Sayıştay raporlarında, belediyelerin bu vakıflara bedelsiz taşınmaz tahsisi yaptığı, kira gelirlerini düşük gösterdiği ve protokollerle kamu kaynaklarının aktarıldığı açıkça yer almaktadır. Daha vahimi ise bazı bakanların ve belediye başkanlarının çocukları bu vakıflarda "staj", "proje yönetimi" veya "sosyal sorumluluk" adı altında görev yapmıştır. Vakıflar bir tür kariyer planlaması alanına dönüşmüştür. Milletin imkânlarıyla kurulan bu yapılar fırsat eşitliği yaratmak yerine iktidar çevresinin çocuklarına ayrıcalık sağlamıştır. Şimdi soruyorum sizlere: Bu mudur ecdadın iyilik medeniyeti, bu mudur sadaka taşından doğan incelik? Bir milleti hayır kurumlarına, rant düzenine kurban etmek tarihimize yapılacak en büyük haksızlıktır. Bugün iktidar "vakıf" kavramını yozlaştırılmış, yardımlaşma ruhunu siyasi bir gösteriye çevirmiştir. Biz ise parti olarak diyoruz ki: Vakıf geleneğini yaşatmanın yolu siyasetten uzak, şeffaf ve denetlenebilir düzen kurmaktan geçer. Vakıf malları milletin malıdır, yönetimi de milletin adına yapılmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü bağımsızlaştırılmalı, gelirler doğrudan kamu hizmetine yönlendirilmelidir. Vakıf kültürü yeniden eğitimle, gençlerle, toplumsal bilinçle buluşturulmalıdır. Unutmayalım, vakıflar sadece geçmişin mirası değildir, geleceğin de teminatıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
YÜKSEL ARSLAN (Devamla) - Ecdadın bıraktığı bu manevi emanetin hakkını vermek siyasetüstü bir sorumluluktur. Bu inançla, asırlardır bu topraklarda iyilikle, adaletle, merhametle hizmet etmiş tüm vakıf insanlarını rahmetle anıyor, bugün hâlâ o emaneti yaşatmak için çalışan herkese yürekten teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)