| Konu: | Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, İsrail'in Gazze saldırısına, Filistin halkına yaptığı soykırıma ve zulüm ile kıtlık politikalarına ve bölgede var olan güncel duruma ilişkin Yürütme adına gündem dışı açıklaması nedeniyle YENİ YOL Grubu adına konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 29.08.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; Gazze'de yetmiş beş yıldır devam eden işgalin son iki yılında tarihin en karanlık sayfalarından, en katı ambargo ve ablukalarından birine maalesef hep beraber şahitlik ediyoruz, her şey gözümüzün önünde ve vicdanlarımız kanayarak devam ediyor. Açlıktan can veren çocuklar, annelerinin kucağında eriyen bedenler, yardıma koşarken hayatlarını kaybeden yüzlerce masum; yıkılan, harabeye dönen, artık kullanılamayan binlerce ev. İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden kardeşlerimizin sayısı 62 bini geçti, yaralıların sayısı ise maalesef 160 binlere dayandı. Dediğimiz gibi, binlerce ev artık oturulamaz hâle geldi; bunlar bir haber bülteninin içinde geçen başlıklar değil insanlığın birer utanç vesikasıdır. Özellikle son haftalarda sürüp giden açlık yerini sessizce açlıktan hayatını kaybeden bedenlere bıraktı. Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması'nda Gazze artık açlık felaketinde eşiğin aşıldığı ilan edilen bir yere geldi. Yaklaşık 300 insan, çoğu çocuk son haftalarda gıdasızlık nedeniyle şehit düştü. Yardım merkezlerinde, izdihamda, bombardımanda ve kaos ortamında can verenlerin sayısı ise binleri geçti. Bir annenin şu sözleri aslında acı ve çıplak gerçeği haykırıyor: "Çocuğumun kolu baş parmağım kadar inceldi." diyerek durumu özetliyor. Katilin bizzat kendisi olan İsrail ve onun suç ortağı Amerika Birleşik Devletleri tarafından organize edilen yardım operasyonları sadece bir propagandadan öteye başka bir anlam taşımamaktadır. Dağıtım merkezleri çevresinde yüzlerce insan şehit oldu, insani koridor yalanıyla oyalanan Gazze ise bir açık hava hapishanesine dönüştü. 2 milyon insan kıtlık ve ölümle karşı karşıya bırakılmış durumda. Avrupa'ya dönen bir doktorun sözleri ise Batı'nın bu konudaki ikiyüzlülüğünü ortaya koymakta: "İngiltere'de hayvanların hakları Gazze'deki çocukların haklarından daha fazla önemseniyor." diye ifade ediyor. Elbette, Batı'daki vicdan sahipleri gerçeği tüm dünyanın yüzüne haykırırken İslam dünyası da maalesef acziyet yüklü bir sessizlik içerisinde ne fiilî bir adım atılıyor ne de geleceğe dair bir hazırlık var. İslam dünyasını sistemin dışına iten çalışmalar her geçen gün devam ediyor ve maalesef son üç yüz yıldır devam eden düzen yerini bizim dışımızda yepyeni bir düzen inşa etme çabalarına bırakmış durumda.
Sayın Meclis Başkanımızın da açılış konuşmasında ifade ettiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bizler 6 kez ortak bildiri ve tezkereyle İsrail'in yaptığı bu saldırıları kınadık ve yine, muhalefet partileri olarak, iktidar partisi olarak burada defaatle Filistin'e dair kanaatlerimizi ifade ettik. Bugün bu toplantıyı bir kez daha bunları ifade etmek üzere yapmıyoruz, artık sözün bittiği yerdeyiz, vicdanların sızladığı yerdeyiz. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti adına yetki kullanan, mühür sahibi olan iktidarın atması gereken etkili adımları konuşmak için bugün buraya geldik yoksa bir durum tespiti yapmak, bir özet yapmak, âdeta kronolojik bir şekilde Filistin'le ilgili yaptıklarımızı ifade etmek için buraya gelmedik. Elbette hem sivil girişimlerin hem partilerimizin hem de Hükûmetimizin attığı adımlar vardır; az yapmışlardır, çok yapmışlardır, bize göre yetersizdir, kendilerine göre atılması gereken her adım atılmıştır ama günün sonunda İsrail'in uyguladığı zulüm azalmadı, artmaya devam ediyor; ölen insanlar azalmadı, artmaya devam ediyor ve bugün artık kıtlıkla karşı karşıyaysak demek ki atılan adımlar etkili bir sonuç doğurmadı. Başarının tek bir ölçütü vardır, İsrail'in işgaline son vermek, Gazzelilerin üzerindeki ambargoyu kaldırmaktır. Dolayısıyla burada hamaset yarıştırmak için toplanmadık, "Biz şunu yaptık, siz şunu yapmadınız." demek için de toplanmadık ama atılması gereken adımları etkin ve zamanında atmadığınız için bugün Gazze'nin yaşadığı hâli konuşmak ve buna dair tedbirleri ve planları konuşmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisini muhalefet partileri olarak acilen toplantıya davet ettik, Sayın Meclis Başkanımız da İç Tüzük'ten kaynaklanan yetkisini kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini olağanüstü toplantıya davet etti. Sayın Bakanımızı da geçmişin özeti için değil bundan sonra atılacak etkili adımlarda Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmek üzere dinlemeyi arzu ederdik. Evet, yaptıkları önemli işler oldu, burada da onları kısmen ifade etti. Mutlaka burada ifade edemediği ama attığı adımlar da vardır ama ifade ettiğim gibi, Sayın Bakanım, bugün zulüm artarak devam ediyorsa attığınız adımlar etkili ve zamanında atılmış adımlar değil. Burada, bu kürsüden Kocaeli Milletvekilimiz Hasan Bitmez vefat etmeden önce "İsrail'le ticareti kesin." dediği zaman sıra kapaklarına vurarak "İsrail'le ticaret yok." dediniz ama 31 Mart seçimlerinden sonra Sayın Dışişleri Bakanı bir basın toplantısıyla İsrail'e gönderilmeyecek mallarla ilgili bir ambargo listesini açıkladı. 7 Ekimden hemen sonra açıklamanız gerekiyordu o ambargo listesini, 31 Mart seçimlerini kaybettikten sonra değil. Dolayısıyla bu etkili ve zamanında atılması gereken adımları zamanında atmamanızın şımarıklığını bugün İsrail yaşıyor.
Ve yine, "Limanlarımızı kapatın." dedik, on gün öncesine kadar hâlâ limanlarımızdan İsrail'e sevkiyatlar gidiyordu. On gün önce açıkladınız İsrail'e limanların kapatıldığını.
Ve yine, sivil girişimler oldu bu İsrail'in uyguladığı ambargonun hukuka aykırı olduğuna, insanlık vicdanına aykırı olduğuna dair. Mavi Marmara gemisi sivil inisiyatifle yola çıktı. Önce "Otoriteden izin alınmadı." diye okyanus ötesinden bir açıklama yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanımız "Otorite ise otorite benim, izin verdim." dedi. Daha sonra olay biraz uluslararası hukuk açısından netameli hâle gelince "Benden mi izin istediniz giderken?" diye olayı sahiplenmeyen bir durumla karşı karşıya bıraktı. Ardından o gemide hunharca katledilen, şehit edilen 10 şehidimizin hem iç hukukta hem de uluslararası hukukta yargılanmalarının önüne geçen uluslararası bir anlaşmayı buradan siz geçirdiniz. Ardından Madleen gemisi, Hanzala gemisi İsrailli teröristler tarafından uluslararası karasularında haksız, hukuksuz bir şekilde el konularak limanlarına çektirildi; yine kınamaktan öte hiçbir şey yapmadınız, o gemilerde kendi vatandaşlarımız da vardı. Yine, şu an uluslararası gemi filosu insanlık vicdanı olarak yola çıkıyor. Sayın Bakanım, 100'ü aşkın gemi Gazze'ye insanlık vicdanını taşımak için yola çıkıyor. O gemide bizim de grubumuza mensup milletvekili arkadaşların bulunduğu ve başka partilere mensup milletvekili arkadaşlarımızın bulunduğu ve birçok aktivist ve vicdan sahibi insanın yer aldığı gemilerle bu vicdanı Gazze'ye taşımak için yola çıkıyorlar. İsrail'in, yine karasularında dejavu yapıp bu gemiyi hukuksuz bir şekilde kendi limanlarına çektikten sonra bir kınamayla lütfen bu olayı geçiştirmeyin. Derhâl bir ültimatomla o gemide bulunan vatandaşlarımıza uluslararası hukuka aykırı her müdahalenin kendi ülkemize yapılmış bir müdahale olduğunu lütfen buradan deklare edin ve bu gemideki vatandaşlarımızın bu vicdanı taşımasına hiç olmazsa siz de bir ültimatomla destek olun. Şayet o gemide yer alan vatandaşlarımıza ve milletvekillerimizin kılına zarar gelirse emin olun bunun müsebbibi sizin bu etkili olmayan girişimleriniz ve bu konuda vermediğiniz destek olacaktır. Buradan Hükûmetimizi ve sizleri uyarıyoruz: Ne olur, insanlık vicdanını taşıyan bu sivil inisiyatife hiç olmazsa diplomatik bir destekle bir açıklamada bulunun ve bu geminin insanlık vicdanını taşıdığını, uluslararası hukuka aykırı her müdahalenin Türkiye'nin kendisine yapılmış bir müdahale olacağını ifade edin.
Yine, ifade ettiğim gibi, atılması gereken adımları zamanında ve vaktinde alın; binlerce insan öldükten sonra, binlerce ev yıkıldıktan sonra "etkili adım" adı altında limanlarınızı kapatsanız ne olur, hava sahasını kapatsanız ne olur, diplomatik ilişkilerinizi sona erdirseniz ne olur! Önemli olan sonuç almaktır. Samimiyetinizden, Filistin hassasiyetinizden en ufak bir şüphemiz yok ama bu adımları atarken etkili ve zamanında adımlar atma noktasındaki başarınızdan şüphemiz var çünkü sonuçlar sizin bu adımları etkili ve zamanında atmadığınızın bir göstergesidir. Dolayısıyla yapılması gereken ilk şey, bu uluslararası hukuka aykırı ambargonun mutlaka ama mutlaka sona erdirilmesidir. Türkiye üzerinden ya da üçüncü ülkeler üzerinden dolaylı veya direkt her türlü ticarete asla ve asla müsamaha etmeyeceğimizi en sert bir şekilde ortaya koymak durumundasınız. Yine, İsrail'le diplomatik ilişkileri, askerî anlaşmaları, bütün uluslararası sözleşmeleri askıya aldığınızı derhâl ilan etmek durumundasınız. İş işten geçtikten sonra atacağınız bu adımların ne Gazze'ye ne insanlığa ne de ülkemize herhangi faydası olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Dolayısıyla Gazze için ne yapıyorsak emin olun hem Hükûmetiniz hem milletimiz hem de bizler için yapmış olacaksınız. Gazze, insanlık onurunun ayaklar altına alındığı bir beldeye dönüşmüştür. Bugünler geride kaldığında ah vah etmenin bir anlamı kalmayacaktır; hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz.
Sayın Bakanım, Hükûmetiniz de çok iyi bilmelidir ki bugün Gazze'de başarının tek bir kriteri vardır; o da Gazze'deki soykırımı durdurmak, İsrail'in işgaline son vermek ve ambargo ile ablukayı ortadan kaldırmaktır. Bu kürsüye gelip milletin gözüne baka baka "Evet, işgali sona erdirdik. Evet, ambargoyu sona erdirdik. Evet, insani yardımı İsrail'in vicdanına terk etmeden gönderebiliyoruz." dediğiniz gün biz de grup olarak burada sizi ayakta alkışlayacağımızı ifade ediyor, bu konuda atacağınız her adımdan dolayı sizi desteklemeye devam edeceğimize dair en ufak bir şüphe taşımamanızı ifade ederek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)