GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:20.07.2025

MHP GRUBU ADINA AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

İlaç güvenliği, hasta güvenliğinin en önemli bileşenlerinden biridir. İlaçların talep edilme anından başlayarak uygulama sonrası etkilerine kadar tüm süreçlerde yaşanabilecek bir sorun hasta ve çalışan güvenliğini riske atabilir. İlaçların doğru ve güvenli bir şekilde yönetilmesi için standart prosedürler oluşturulmalı ve bu prosedürler tüm sağlık çalışanları tarafından titizlikle uygulanmalıdır. Bu kapsamda, eczacılık sektöründe toptan ilaç satış ihlalleri ile İlaç Takip Sistemi'ne bildirim yükümlülüğünün ihlali durumunda uygulanacak yaptırım normunun yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, ruhsat ve izin sahipleri ile ecza ticarethaneleri için beşerî tıbbi ürünler ve özel tıbbi amaçlı gıdaların tedarik zinciri içindeki tüm hareketlerini takip sistemine bildirme yükümlülüğü getirilmesi için kanuni bir düzenleme yapılması ihtiyacı doğmuştur. Böylelikle ilacın güvenilirliği kontrol altına alınmaktadır.

Sayın milletvekilleri, lif, tohum ve sap üretimi ile tıbbi ürün, sağlık ve destek ürünleri ile kişisel bakım ürünleri elde etmeye yönelik çiçek ve yaprak üretimi amaçlı izinli kenevir yetiştiriciliği 2016 yılında Tarım ve Orman Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenmiştir. Bir ağaç yirmi ila elli yılda yetişirken kenevir sadece dört ayda yetiştirilebilmekte; üstelik özel bir toprak gerektirmemesi ve su kaynakları açısından su stresi altında bir ülke olduğumuz düşünüldüğünde çok az suya ihtiyaç duyması keneviri ekim açısından son derece avantajlı kılmaktadır. Ayrıca kendisini böceklerden koruyabildiği için tarım ilacına da ihtiyaç duymaz. Kenevir gerçek bir radyasyon temizleyicisidir. Dünyada radyasyon emici olarak kullanılan en iyi ham madde kenevirdir. 1 dönümlük kenevir 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir. Yine 1 dönümlük kenevirden 4 dönüm ağaca eş kâğıt üretilebilir. Kenevir tam 8 kez kağıda dönüştürülebilirken ağaç ise 3 kez kağıda dönüştürülebilir. 50 binden fazla endüstriyel ürünün üretiminde kullanılabilen kenevir, sağlık ürünleri, uyuşturucu etkisi olmayacak oranda kişisel bakım ürünleri ve destek ürünlerinde etken madde olarak kullanılabilecektir. Ayrıca bu ürünler sadece eczanelerde satılabilecektir. Sayısız faydası olan ve bir zamanlar dünyanın en önemli üretim bitkilerinden biri olan kenevir ülke ekonomisine sağlayacağı katkı açısından büyük önem arz etmektedir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde organ bağışının yapılması ve hasta yakınlarından izin talebiyle ilgili uygulamada yaşanan sorunlarla alakalı yeni bir düzenleme yapılması gerekliliği doğmuştur. Organ yetmezliğinin en geçerli ve güncel tedavisi olan organ naklidir. Organ nakli canlıdan canlıya veya beyin ölümü nedeniyle vefat edenlerin organ bağışı yapmış olması durumunda bağışlanan organların nakledilmesiyle yapılabilmektedir. Organ nakilleri için en doğru yaklaşım organın, vefatından sonra organ bağışı yoluyla alınıp alıcıya nakledilmesidir.

Ülkemizde 30 binin üzerinde hasta organ beklemektedir. 2024 yılında toplam 5.264 organ nakli işlemi gerçekleştirilmiştir. Hâlihazırda uygulanmakta olan yöntem ne yazık ki dijital dönüşümlerin gerisinde kalmıştır. Günümüzde birçok önemli ve resmî işlem E-Devlet Kapısı sistemiyle güvenli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Düzenlenecek maddeyle ölümünden sonra vücudunun tamamını veya organ ve dokularını tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bağışlamak isteyen kişilerin bu isteklerini daha kolay ve güvenilir bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için E-Devlet Kapısı sistemi ve/veya Sağlık Bakanlığınca kurulan bilişim sistemleri üzerinden de beyanda bulunabilmeleri sağlanarak bağışçı sayısının artırılması hedeflenmektedir.

Kıymetli milletvekilleri, bir diğer kritik başlık ise tıbbi cihazlar. Sağlık hizmetinin bel kemiği olan bu cihazların sahte ve izinsiz biçimde piyasaya sürülmesi açık bir insanlık suçudur. Sahte bir cihaz, yanlış teşhis, hatalı tedavi ve geri dönülemez can kayıpları demektir. Her türlü sahte tıbbi cihazın piyasaya arz edilmesi, bulundurulması veya kullanıma sunulması hâlinde 1 milyon TL'den 10 milyon TL'ye kadar para cezası uygulaması getirilmektedir. Ayrıca Bakanlık izni dışında bu cihazların satışını, dağıtımını, reklamını veya teknik servisini yapanlara da benzer şekilde ağır yaptırımlar uygulanacaktır. Burada asıl mesele şudur: Ucuz cihazla tedavi olmaz, ucuz vicdanla da sağlık yönetilmez. Biz vatandaşlarımızın hayatına giren her cihazın ruhsatlı, güvenilir ve izlenebilir olmasını istiyoruz. Sağlık sisteminin omurgası olan tıbbi teknolojilerin izlenebilirliği devletin en temel yükümlülüklerinden biridir.

Bir diğer önemli konu da Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna getirilecek olan denetim yetkisidir. Artık Kurum, görev alanına giren tüm ürün ve hizmetler için kamu veya özel fark etmeksizin mali bilgi ve belgelere ulaşabilecektir; bu, şeffaflık açısından büyük bir kazanımdır. Bize göre bu sadece bir denetim yetkisi değil aynı zamanda millî güvenlik tedbiridir çünkü sağlık ekonomisi kayıt dışılığa terk edilemeyecek kadar stratejik bir alandır. Hileli fatura düzenleyen de kaçak cihaz sokan da vergi kaçıran da bu düzenlemeyle karşısında artık güçlü bir devlet bulacaktır.

Geleceğin sağlık sistemi en çok da sağlık bilişimi ve teknolojisinde şekillenecektir. Bu alan çağın en kritik sağlık başlığı hâline gelmiştir. Bugün artık dijital sağlık sistemleri yalnızca kayıt tutmaktan ibaret değildir. Yapay zekâ destekli teşhisler, büyük veri analizleri, uzaktan hasta yönetim sistemleri sağlık alanında devrim yaratmaktadır ancak bu hızlı ilerleme denetimsiz bırakıldığında insan sağlığı için büyük risklere de yol açmaktadır. Bu nedenle Bakanlığa bilişim temelli sistemlerin ve yazılımların denetimi, uygunluk değerlendirmesi ve kriter belirleme yetkisi verilmektedir çünkü sağlık verisi mahremdir çünkü bu veriler sadece hasta hakkında değil milletin bütün sağlık kodları hakkında bilgi içerir. Biz de bu verileri ticari yazılımların insafına değil, millî sistemlerin güvencesine emanet etmek zorundayız. Bu bakış açısıyla millî savunma sanayisinde uygulanan yeni teşebbüsleri teşvik etmek, ihtiyaçlara göre yönlendirmek, yabancı sermaye ve teknoloji katkısı imkânlarını araştırmak ve bu konudaki devlet katılımının planlanması ilkesinin sağlık sektöründe yapılacak AR-GE çalışmalarında da uygulanması oldukça önemlidir.

Değerli milletvekilleri, bu düzenlemeler şunu göstermektedir: Türkiye sağlıkta yalnızca hastalık tedavi eden değil, geleceği planlayan bir devlet anlayışına doğru ilerlemektedir. Sağlık sistemimiz artık yalnızca hizmet veren bir yapı değil, denetleyen, kayıt tutan, güvence sağlayan ve aynı zamanda millî menfaatleri önceleyen bir akla sahiptir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler dijital dönüşümle şeffaflaşan, yerli üretimle güçlenen, mesleki onurla kurumsallaşan ve etik değerlerle yükselen bir sağlık sisteminin inşasına gönülden destek veriyoruz. Bu düzenlemelerle birlikte Türkiye'nin sağlık politikaları hem millî güvenlik hem kamu sağlığı hem de teknolojik kapasite açısından yeni bir seviyeye taşınacaktır.

Bu vesileyle, teklifin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyor, milletimizin sağlığını önceleyen, etikle güçlenen bu adımların hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)