GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:20.07.2025

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sözlerime başlamadan önce herkesi saygıyla selamlıyorum.

Burada önemli bir kanun teklifi görüşülüyor, biz de katkı sunmak amacıyla 14'üncü madde üzerinde düşüncelerimizi sizlerle paylaşacağız. Teklifin 14'üncü maddesine bakıldığında, İmar Kanunu'na bir madde eklenerek ihtiyaç duyulması hâlinde acil sağlık hizmetleri istasyonu, sağlıklı hayat merkezi ve aile sağlığı merkezlerinin parklarda kurulabilmesi planlanıyor, açıklanan gerekçede de yurttaşın birinci basamak sağlık hizmetlerine erişiminin kolaylaştırılmasının amaçlandığı belirtiliyor. Başta kulağa hoş gelen cümleler olabilir ama metnin içerisinde "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı" geçince, söz konusu da imar olunca insan durup bir dakika düşünme ihtiyacı duyuyor. Anayasa'yı açıp baktığımızda, sağlık hizmetleri ile çevrenin korunmasının aynı başlık altında ele alındığını görüyoruz. Ki yine, 56'ncı maddede 6 defa "sağlık" kelimesi geçse de 4 defa "çevre" vurgusu var çünkü sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı anayasal güvence olarak devletin temel bir sorumluluğu şeklinde ifade edilmekte yani yurttaşın kent hakkı, doğa hakkı en az sağlık hakkı kadar yaşamsal bir hak olarak karşımıza çıkıyor. Maalesef, Türkiye'de AKP iktidarı döneminde de önceki iktidarlar döneminde de bir kent hakkı anlayışı gelişmedi. Özellikle son yirmi iki yılda tarım ve sanayi üretiminden daha popüler hâle gelen tek alan inşaat alanı olarak karşımıza çıkıyor.

Depremi konuşuyoruz ama yurttaşların toplanabileceği bir yer yok; sağlığı konuşuyoruz, yurttaşın nefes alabileceği bir yeşil alan yok maalesef. Bugün Londra'da kişi başına düşen yeşil alan oranı yüzde 33, bu oranın yüzde 68 olduğu kentler var, Oslo mesela, Paris yüzde 9,5 ve Tokyo yüzde 7 ama İstanbul'da bu oran yüzde 2,2; sadece 2,2 olarak karşımıza çıkıyor. Hâl böyleyken sağlıklı ve dengeli bir çevre mümkün mü sizlerce? Maddenin mantığı sağlık hizmetlerine erişim üzerine kurulu, buna bir itirazımız yok ama eğer amaç buysa "sağlıkta dönüşüm" adına yapılanlar neden sağlık hizmetlerine erişimi daha da zorlaştırmayı getirdi beraberinde? Ankara içerisinde köklü hastaneler mevcuttu -kentin içinde, halkla iç içe olan ve ekol oluşturan hastanelerden bahsediyorum- kentlerin dışında hazine garantili hastaneleri yaptırdınız, hastaya müşteri muamelesi yaptınız, arabası olmayan fakir fukara için sağlık hizmetine erişimi resmen bir eziyete çevirdiniz. Hani amaç sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmaktı?

Seçim bölgem Van'dan da bahsedeceğim, az önce Van vekili arkadaşımız değindi, ben de değineceğim çünkü gerçekten Van sadece Van'a sağlık hizmeti sunmaya çalışan bir il değil tüm serhat illerinin de geldiği bir alan olarak karşımızda duruyor. Şu an nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu 3 merkez ilçe olan Tuşba, İpekyolu ve Edremit ilçelerinde ikinci basamak sağlık hizmeti verecek herhangi bir hastane mevcut değil. Yurttaş şehrin iki uzak ucunda bulunan ya bölge hastanesine ya da üniversite hastanesine gitmek zorunda bırakılıyor. Dolayısıyla yoksulluğun ve işsizliğin derinleştiği Van'da ve birçok yerde bizzat devlet eliyle sağlık hizmetleri yurttaştan kaçırılıyor. Dolayısıyla seçilen sözcükler gayet güzel olabilir, hatta niyetiniz de iyi olabilir ama resmin tamamına baktığınız zaman ortada çok ciddi sorunları da görmek mümkün. Bu sebeple, 14'üncü madde üzerinde ciddiyetle durmak, detayları anlamak istiyoruz biz de. Herhangi bir yeri zihnimizde canlandıralım: Kentimizin bir mahallesinde bir park var, yeşil bir alan mevcut "İhtiyaç var." denilerek buraya yapı oturtulması -hangi amaçla olursa olsun- ne kadar doğru, buradan sizlere de Sayın Komisyona da soruyoruz. Elbette sağlığa erişim için devlet tedbir alacak ama bunun yolu dengeli bir çevre hakkını ihlal etmekten geçmemeli. Yine merak ediyoruz, buna hangi somut ihtiyaç üzerinden, olay üzerinden ihtiyaç duydunuz? Bu özel bir talebin gereği mi yoksa somut bazı bölgelerde sağlığa erişimde yaşanan sorunlar mı var? Dolayısıyla ciddi bir etki analizi yapılmış olmalıdır. Sorularımıza ve kaygılarımıza tatmin edici cevap bulmayı umuyor, herkesi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)