Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 113 |
Tarih: | 20.07.2025 |
ALİ KARAOBA (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı ve Uşaklı hemşehrilerimi öncelikle selamlamak istiyorum.
Önceki dönem Genel Başkanımız Sayın Altan Öymen'e ve daha önce Genel Başkan Yardımcılığı yapan Profesör Doktor Lale Karabıyık'a Allah'tan rahmet diliyor, sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'de giderek çürüyen sağlık sisteminin genel tablosunun bir fotoğrafını çekmek istiyorum. Siz bunu kabul etseniz de etmeseniz de sağlık sistemi çöktü. Vatandaşların hastanede çektiği çileleri dinlemiyor, sokağa çıkmıyor, sadece süslü rakamlarla bu işleri süslüyorsunuz. Sadece vatandaşları değil, bu işin lokomotifi sağlıkçıları da yok sayıyorsunuz. Hadi, bir bakalım: Bakın, kanser hastası birisine sekiz ay sonra ultrason randevusu vermiş bir sistem sizce çökmemiş midir? Hekimleri yurt dışına göç eden, gitmeye zorlanan, milletvekillerinin "Artık doktorun boğazını sıkın." dediği bir ortamda doktorlarımızın, hemşirelerimizin, sağlıkçılarımızın öldürüldüğü bir ortamda, başarılı gençlerin artık tıp fakültesini tercih etmediği, tıp fakültesini bitiren doktorlarımızın TUS'ta 1'inci bile olsalar yabancılara açılan kontenjan nedeniyle istedikleri yere gitmedikleri bir yerde sizce sağlık sistemi çökmemiş midir? Hastanelerde ihalelere fesat karıştırılırken, tarihi geçmiş stent kullanılırken, 6 milyon dolara özel hastane ruhsatı satılan emlakçılar türemişken, başta Uşak gibi devlet hastanesi olmayanların hastane sorunu dururken, aile sağlığı merkezlerinde çalışanlar durmadan şikâyet ediyorken, hastanın muayene süresi neredeyse beş dakikanın altına inmişken, şehir hastaneleri devlet kaynaklarını yok ediyorken ve en acısı da yenidoğan çocukların bile can çekiştiği, güvenliğinin olmadığı bu sağlık sistemi sizce çökmemiş midir? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Sayın Cumhurbaşkanı çıktı, bir müjde verdi; "Suriye'ye 300 yataklı kalp damar cerrahisi hastanesi açacağım." dedi. Buradan Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Türkiye'de devlet hastanesi olmayan tek şehir Uşak dururken Suriyelilerin 300 yataklı kalp damar cerrahisini hak ettiğine inanıyor musunuz? Ben Uşak halkı adına hakkımı size helal etmiyorum.
Artık sağlık sadece parası olanın hizmet aldığı bir ticarethaneye dönüşmüştür. Bakın, maddelere bakalım; 2'nci maddede hekimleri 4/A'lı çalışmaya mecbur kılıyorsunuz, görünüşte doktorları güvenceye alıyorsunuz. 2014 yılında biz "Bunu değiştirmeyin, şirket kurdurmayın, şirket sayısını artırarak, fatura kestirerek giren paraları kontrol ettirmeye çalışıyorsunuz ancak doktorları hem sömürüyor hem de özel hastanelerin sorumluluğunu üstlerinden attırıyorsunuz." dediğimizde "Hayır." dediniz, bebek ölümleri gerçekleşti, on yıl sonra yine aklınız başınıza geldi, bizim dediğimiz noktaya geldiniz. Bakın, bunu getirirseniz kurumda kurdurduğunuz bütün şirketler kapanacak, masa altı ödemeleri artıracaksınız, kara paralar aklanacak. Emekli hekimleri 4/A'lı çalıştırmaya başlarsanız maaşlarından yüzde 30 kesilen miktarlara engel olamayacaksınız. Evet, bebek ölümleri nedeniyle hizmet satın alınmalarına engel oldunuz ama bunun suçlusu da sizsiniz. "Denetim yapın." dedik, denetim yapmadınız. Neden mi? Bakın, bebek ölümlerine sebep olan hastanelerden bir tanesine bu Sağlık Bakanlığınca tam bir hafta öncesinden "Bebek Dostu" hastane ödülü verildi, denetimleriniz bu kadar sizin.
9'uncu madde; evet, kenevir. "Her şey bize nasip oldu." diye söylüyorsunuz ya, esrarın da kullanımını bu topluma siz nasip edeceksiniz gibi görünüyor. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Türkiye Psikiyatri Derneğinin fikrini almadan, Türk Tabipleri Birliğinin çekincelerini dinlemeden 9'uncu maddeyi geçirmek tarihte AK PARTİ ile esrarın birlikte anılması anlamına gelecektir.
14'üncü madde... Biz aylardır bu kürsüden sesleniyoruz; "ASM'lerin kira bedelleri çok farklı; bugün İstanbul Şişli'deki kira bedeli ile doğudaki, Hakkâri'deki Şırnak'taki ASM merkezlerinin kira bedelleri aynı değil. Gelin, standart hâle getirelim ya da bu kiraları devlet karşılasın." dedik, "Hayır." dediniz. Şimdi yeşile yine göz diktiniz. Bakın, iki gün önce zeytin kanunu geçerken yaptığınızı burada da yapıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Hiç imar değişikliği yapmadan, "2.500 metrekarenin üzerindeki tüm yeşil alanlara ASM yapalım." diye öneriyorsunuz. Kulağa çok hoş geliyor ama karşılığında hiçbir şey vermiyorsunuz ve yeşil alanı yine talan ediyorsunuz.
Sayın Kayıhan Hocam da söyledi, 25'inci madde bu teklifin en tehlikeli maddelerinden bir tanesi. Bakın, okuyorum, 25'inci madde: "Sağlık Bakanlığı tarafından verilecek ruhsat, izin, lisans, permi ve benzeri düzenleyici belgelerin yalnızca belirli tarifelerle ücretlendirilmesi değil, kimi lisansların açık artırmayla satılması..." Yani ihtiyaca göre bir ruhsat vermiyorsunuz siz; cebinde parası, belinde silahı olanlara ihale vermek için yapıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu ülkede ihale yolsuzluklarını çok iyi biliyoruz. Bugün şehrim Uşak'ta gelip birileri yatırım yapmıyor, ruhsata 6 milyon dolar para veriliyor ise, artık ihtiyaca göre ruhsat vermek zorundasınız. Siz bu maddeyle, parasallaşan bu sağlık sistemini mafyalaştırma yolunda yol alıyorsunuz. Bu maddeyi asla kabul etmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Sayın milletvekilleri, bu maddeyle sağlık hizmeti hakkı değil, sermaye başa gelir. Yarın özel hastane ruhsatlarının kime, hangi vakıflara verileceğini bilemeyiz. Bu, sağlıkta çeteleşmenin ve tekelleşmenin ve tamamen mafya babalarının, hastane baronlarının bu ruhsatları almasına sebep olacaktır. Bu sistemde hastane değil ihale açılır, doktor değil taşeron kazanır, vatandaş değil komisyoncular, yandaşlarınız kazanır, bu planlama değil düpedüz kontrollü bir çöküştür.
Değerli milletvekilleri, aile hekimleri genelgesi ve bir kanunu çıkardınız. "Ya, aile hekimlerine sordunuz mu?" diye sizlere belirttiğimizde yine bize rakamlar sundunuz ve bizi ikna etmeye çalıştınız. Bakın, bir yıl içerisinde bir kişi 7'den fazla doktora başvuruyorsa veya altı ay içerisinde hiç gelmemişse -ki bunu bir yıl yapmaya çalışıyorlar- hekim fazla antibiyotik yazmışsa, sevk ediyorsa hekimin parasından kesiyorsunuz. Ya, arkadaş, adam hasta olmamış, hastaneye gelmemiş, cuma namazına gelmeyen cemaat olduğunda imamın maaşından mı kesiyorsunuz ki doktorun parasından kesiyorsunuz? Bu kabul edilebilir değil, bunu tekrar gözden geçirmeniz gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın arkadaşlar, bu teklifle ASM grup elemanlarının sorunu çözülüyor mu? Hayır. ASM grup elemanlarının grup tanımlaması içerisinde iş tanımlaması, iş güvencesi mevcut değil. Atanamayan psikologların, diyetisyenlerin, hemşirelerin, ebelerin, tıbbi sekreterlerin, radyoloji teknikerlerinin, sağlık yönetimi mezunlarının, diş teknisyenlerinin sorunu çözülüyor mu? Hayır. Çünkü siz merkeze parayı koyuyorsunuz. Nedir sizin bu Napolyon sevgisi anlayamadık? Her şeyde para, para, para. (CHP sıralarından alkışlar) Merkezinize ne insanı koyuyorsunuz ne de hizmeti koyuyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de artık liyakatli değil sadakatlilerin ödüllendirildiği, Anayasa Mahkemesinin kararlarının bile tanınmadığı bir ortamda yaşıyoruz. Gazetecileri susturuyorsunuz, doktoru sindiriyorsunuz, öğrenciyi dışlıyorsunuz, seçilmiş belediye başkanlarını fütursuzca içeri alıyorsunuz. Kendinizi öyle bir tahta koymuşsunuz ki halktan tamamen kopmuş durumdasınız. Ama unutmayın, Türkiye'nin 1'inci partisi Cumhuriyet Halk Partisidir ve bu çürümüş yapıyı sandıkta yıkacaktır. (CHP sıralarından alkışlar) O gün geldiğinde ihaleler değil ihtiyaçlar öncelikli olacak, yandaş değil vatandaş kazanacak, sermaye değil insan kazanacak ama en önemlisi ne biliyor musunuz; bu halk sizden kurtulacak. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Son olarak, kalan bir dakikamı da -az önce Kayıhan Hocamın da söylediği gibi- Belediye Başkanımız Murat Çalık için ayırmak istiyorum. Bakın, AML'si var -akut miyeloid lösemi- ve aynı zamanda da lenfoması var, yüzde 4-5 blast hücreleri var yani nüks oranı tespit edilmiş bir şey. Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi bu raporu veriyor, güvenmiyorsunuz, İzmir'e değil İstanbul'a sevk ediyorsunuz. İstanbul Adli Tıp siyasallaşmış durumdadır arkadaşlar, açık ve net söylüyorum. Ellerinde raporları var, eğitim ve araştırma hastanesine güvenmeyen Sağlık Bakanlığı bence Bakanlığını kapatmalıdır. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Oradan tekrar İzmir'e sevk ediyorsunuz, Şehir Hastanesine. Ya, insan bir utanır, bu vicdan olayıdır arkadaşlar. Bakın, tutuklu, evinde hapis cezasıyla da yargılanabilir bu arkadaşlar ama siz ne yapıyorsunuz? Vicdanınızı askıya almış durumdasınız. Ben bir an önce Belediye Başkanımızın bırakılmasını talep ediyor, sağlıklı günler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)