| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 16.07.2025 |
HAYDAR ALTINTAŞ (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 215 sıra sayılı Kanun Teklifi'yle 2872 sayılı Kanun'un bazı maddelerinin değiştirilmesi üzerine söz almış bulunuyorum.
1937 yılında İngiliz Parlamentosunda konuşan Başbakan Winston Churchill aynen şu sözleri söylüyordu: "Bugün bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir." Şimdi, gün geldi, bir damla zeytinyağı, bir damla su, bir damla süt, bir tane buğday tanesi, bir litre petrolden daha kıymetli hâle geldi. O çerçevede, bugün görüşmekte olduğumuz Maden Kanunu'yla ilgili teklifi bu işlemler dâhilinde nazarıitibara almak zorundayız. Biz yer altı zenginliklerimizin ekonomiye kazandırılmasına karşı değiliz. Karşı olduğumuz iş, çevre katliamı, kişiye özel kanunlar ve insan hak ve hürriyetlerinin ayak altına alınması; kişi masuniyetine, mesken masuniyetine tecavüz edilmesi; yargı bağımsızlığı, hukuk devleti gibi kurumların ortadan kaldırılarak Cumhurbaşkanına verilen hızlı kamulaştırma yetkisi ve "ÇED raporuna gerek yoktur" konusu. Bu, bütün bu saydığım hukuki çerçevenin hepsini ayaklar altına alan bir düzenlemedir. Burada esas mağdur olan... Kamulaştırma Kanunu'yla vatandaşın hızlıca kamulaştırılacak olan arazilerinin üzerindeki mallarını, emtialarını alma hakkı bile verilmeden onların mesken masuniyetlerine kepçelerle, dozerlerle saldırılmasına karşıyız.
Ayrıca, yapılan işlemlerin getiri götürü hesabı açıkça yapılmalıdır. Şunu söylemek istiyorum ki geçen sene Ticaret Bakanlığı tarafından zeytinyağına yasak konulduğunda 1 ton dökme zeytinyağı 7 bin euro iken Türkiye'nin en kıymetli madeni boraksı 500 dolara sattık. O yüzden, neden zeytinyağının, neden zeytinin çok önemli olduğunu burada ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün Ticaret Bakanlığı ve diğer bakanlıklar vatandaşların -Sanayi Bakanlığı da aynı bu şekilde- hak ve hukuk arayışlarına çok ciddi zecrî tedbirlerle zalimane karşı koymaktadır. Sabah gazetesinin ifadesine bakıldığında, Sakarya'da karpuzlarını satamadığı için yere atan bir üreticiye 1 milyon 400 bin lira ile 17 milyon 200 bin lira arasında değişen tutarda ceza kesildiği, bunun piyasa bozucu bir usul olduğu iddia edilmektedir. Feryat eden, figan eden, borca batmış, kıvranmakta olan insanın yaptığı bu davranış eğer piyasa bozucu bir tedbir ise Ticaret Bakanlığının yaptığına "Helal olsun adaletinize; sağ olun, var olun. Az ceza kesmişsiniz, daha çok ceza kesin." mi diyeceğiz yoksa "Bu hukuksuzluktan vazgeçin." demek mi zorundayız?
Değerli arkadaşlar, işte bütün bunlar çerçevesinde Türkiye'de yapılan bu işlerin getiri götürü hesabı ortaya konulmalıdır. Biraz evvel Sayın Komisyon Başkanımızın Muğla'daki santrallerle alakalı ifade ettiği rakamlara ek olarak şunu söylemek istiyorum: Kemerköy ve Yeniköy santrallerinin toplam kurulu gücü 1.100 megavattır. Eğer bu santraller bugün kapatılsa Türkiye'de asla ve asla, söylenildiği gibi bir enerji darlığına sebebiyet verilmeyecektir. Bütün mesele, Türkiye'de doğal gaza çok fazla yüklenilmiş olarak açılan santrallerin karşılığında devletin yükünü azaltmak için bu tür tedbirlere gerekli gereksiz başvurulmaktadır. Yapılan işler elde edilen fayda, verilen zarar muvazenesi çerçevesinde bir perspektifle, insanlar mağdur edilmeden yapılmalıdır. Bütün bu davranışların hepsine gereksiz protesto eylemleri olarak bakılması tabiatın tahribidir. Tabiat, Allah'ın bir lütfudur ve gelecek nesillerin bizdeki emanetidir. Büyük Atatürk'ün söylediği gibi, tabiata saygı aklın vicdanıdır. Eğer aklın yanından vicdanı kaldırırsanız akıl vicdansız olarak davranır; toprağınızı, malınızı, mülkünüzü, insan hak ve hürriyetini ayaklar altında çiğner. Biz, Türk vatandaşının emeğinin ve geleceğinin ayak altında çiğnenmesine karşıyız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)