| Konu: | 15 Temmuz darbe girişiminin 9'uncu yılına, LGS sonuçlarına ve Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e, 215 sıra sayılı Kanun Teklifi'ne ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 16.07.2025 |
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin 9'uncu yılında şehitlerimizi bir kez daha andık. Bu yüce çatı altında darbeye karşı koyan, şehit ve gazi olan vatandaşlarımızdan şehitlerimizi rahmetle anıyorum, gazilerimizi de şükranla yâd ediyorum. Ancak bir kez daha buradan da ifade etmeliyiz ki bu darbe girişimiyle Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olması gerektiği gibi yüzleşmemiştir, olması gerektiği gibi araştırılmamıştır, olması gerektiği gibi dersler çıkarılmamıştır. Dolayısıyla da biz böyle darbelerle, böylesine demokrasi dışı tutumlarla olması gerektiği gibi hesaplaşamazsak bundan sonra da yine aynı tehlikelerle karşı karşıya kalacağımızı bilmek zorundayız.
Yine, değerli arkadaşlar, 15 Temmuz darbe girişiminin altındaki en önemli etken, o zaman on üç yıllık iktidar olan AKP iktidarının FETÖ'yle aynı menzile birlikte yürümüş olması, devletin tüm kadrolarını neredeyse FETÖ'ye tahsis etmesi ve FETÖ'yle âdeta kol kola girerek laik, demokratik cumhuriyeti ve Kemalist orduyu tasfiye etmiş olmasıdır. Bu öz eleştiriyi yapmadan, bu sorumluluğu almadan "Milletimiz bizi affetsin." diyerek kurtulmak mümkün değildir ve gerçekten yüzleşmek de mümkün değildir.
Darbe hazırlanırken görmezden gelinmiştir, darbeci generallerin önü açılmıştır, darbeci generallerin önü açılsın diye Atatürkçü subaylar tasfiye edilmiştir, yargı tamamen FETÖ'ye teslim edilmiştir, önlenebilecek bir darbe önlenmemiştir -MİT'in raporları olduğu hepimizin malumudur- ve sonunda da darbe koşullarından tepe tepe yararlanılmıştır, "Allah verdikçe veriyor." denilmiştir ve bunun üzerinden olağanüstü hâl koşullarında Türkiye Cumhuriyeti devleti bir tek adam rejimine dönüştürülmüştür ve tek adam rejimi oluşturulurken de bununla da yetinilmemiş, olağanüstü hâl kaldırılırken olağanüstü hâlin aynen devam edeceği yasal düzenlemeler de yapılmıştır ve gelinen noktada anayasasızlaştırılmış, hukukun her gün ayaklar altına alındığı, devlet mekanizmalarının çürütüldüğü bir tek adam rejimiyle karşı karşıyayız ve bunun bir sonucu olarak da 19 Mart darbe girişimine maruz kaldı Türkiye Cumhuriyeti ve hâlâ Türkiye Cumhuriyeti'nde maalesef devletimizle, milletimizle, millî irademizle bir darbeye maruz kalmış durumdayız. 15 Temmuz için sahte gözyaşları dökenlerin bugün milyonların oyunu almış belediye başkanlarının sahte iddianamelerle, iftiracı ifadeleriyle cezaevinde tutulmalarının da bir darbe olduğu gerçeğiyle bir an evvel yüzleşmeleri gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; darbeden sonra bir komisyon kuruldu. Ben de o sırada Meclise koşarak gelip, bu Meclisi açıp bu Meclisten tüm Türkiye'ye ve özellikle de darbeye karşı çıkan güvenlik güçlerimize ve halkımıza cesaret veren milletvekillerinden biriydim Cumhuriyet Halk Partisinin diğer milletvekilleri gibi ve zamanın Grup Başkan Vekili, şimdiki Genel Başkanımız Özgür Özel gibi. Ve biz...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ve Levent Gök; Levent Gök de vardı.
MURAT EMİR (Ankara) - Elbet, Levent Gök. Çoktuk biz burada, sizler de vardınız, hep birlikteydik.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - 16 CHP milletvekili, 10 MHP milletvekili, 80 AK PARTİ milletvekiliydik; Levent Gök'tür organizasyonu yapan.
MURAT EMİR (Ankara) - Evet, hep birlikteydik. O gün sığınaktaki konuşmalarımızı çok iyi anımsıyorum, AKP'li bakanlarla konuşmamızı çok iyi anımsıyorum, "Artık Türkiye'de yan yana gelme zamanı; el ele verme zamanı; demokrasimizi, hukuk devletimizi güçlendirme zamanı." dendiğini çok iyi hatırlıyorum, tüm Türkiye'nin Atatürk posterleriyle donatıldığını çok iyi anımsıyorum.
Bir komisyon kurduk ama o komisyona başta Hulusi Akar ve Hakan Fidan gelmediler bile. Biraz önce Sayın Hulusi Akar buradaydı, keşke ayrılmasaydı da bizim bu 15 Temmuz tartışmamıza katkı verseydi. Umarım tekrar gelir kendisi. Ve o komisyon raporu iğdiş edildi, yayınlanamadı bile. Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, şehitlerimizi anacağız ama ders çıkaracağız, ama devletin şu anda da kimi kurumlarının cemaatlere peşkeş çekilmesine karşı çıkacağız; başka türlü, yeni darbeleri hazırlarız, yeni darbelerin ortağı olursunuz.
Bir LGS şaibesi var ve bir kibir abidesi Bakan var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MURAT EMİR (Ankara) - Aslında Yusuf Tekin çok daha ağır sözleri hak ediyor ama ben sadece ona "kibir abidesi" diyerek yetineceğim. Ama bilinmelidir ki bir Millî Eğitim Bakanı; bırakın, bir siyasetçi; bırakın, bir insan, kişilerin özel durumlarını, gelişimsel eksikliklerini bir hakaret vesilesi gibi kullanamaz; siz de buna razı olmazsınız, bunu siz de söz alın ve siz de eleştirin, kabul etmeyin bunu. Hem de bunu Millî Eğitim Bakanı yapıyor hem de özel yavrularımızın olduğu özel eğitim kurumlarının bir etkinliğinde yapıyor. Şu şuursuzluğa bakar mısınız! Millî Eğitim Bakanlığını tarikatlara, cemaatlere peşkeş çekmekle yetinmemiş, şimdi de LGS üzerinden kimi okulların kimi öğrencilerini iyi okullara yollamanın derdine düşmüş. Kendisine "geri zekâlı" demeyeceğiz ama şunu deme hakkımız var: Biz, Yusuf Tekin'e sorar gibi soralım. Öyle kaçamak cevaplarla kurtulamaz. (CHP sıralarından alkışlar) Yusuf Tekin'e sorar gibi soruyoruz: Bu 700 küsur öğrenci hangi illerin ve hangi imam-hatip okullarının öğrencileridir? Çıkacaksın, söyleyeceksin burada. Bu söylenmeden olmaz.
İkinci soru... Sınav daha devam ediyorken kimi velilerin -değişik illerden- bu soruların PDF'lerini yayınladığını biliyoruz, bu sabit, kendisi de kabul ediyor. Bakın, o anda çekilmiş resimler falan değil, PDF'ler. E, şimdi bunlar varken sen nasıl oluyor da "Bu sınavda güvenlik riski olmadı." diyebiliyorsun, nasıl diyebiliyorsun? Nereden öğrendin? Yoksa sen bu hırsızların suç ortağı mısın Yusuf Tekin? Bunların cevabını vereceksin.
Yönetmelik diyor ki: "Ancak bir gün sonra yayınlanabilir." Niye? Çünkü sorular çalınmış olabilir. Soruların PDF'i sınav sırasında yayınlanmış, bir Bakan "Merak etmeyin, güvenlik riski yok." diyorsa eğer, suç ortağıdır; bunun başka bir açıklaması olamaz; suçunu bastırmak için de cevap vereceği sorulara CHP'ye saldırarak aklınca kaçabileceğini sanıyor ama bilsin ki ben ona FETÖ'den yargılanan -yani sizin ortağınız vardı ya FETÖ- o eski YÖK Başkanını hatırlatırım.
Biz buradan söylediğimizde, "YÖK soru satıyor, YÖK FETÖ'cülere soru veriyor, bunlar üniversitelere böyle giriyorlar, buna müdahale edin." dediğimizde işte bu grup karşı çıkıyordu, sonunda nasıl da "Kandırılmışız." dediler, nasıl da YÖK Başkanını yargıladılar, koydular hapse, Yusuf Tekin'in de sonu bu olacak. Yusuf Tekin'in de sonu yargılanmaktır, cezaevidir; bunun altında kalır, bunların cevabını vermek zorundadır, daha fazla kaçamaz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, daha geniş konuşacağız ama sıra gelmeyebilir diye buradan söyleyeyim: Yüce Meclis, Gazi Meclis, maalesef, 2-3 şirketin kâr hırsına kurban edilmektedir. Tekrar ediyorum, daha dikkatli konuşmaya çalışıyorum; yüce Meclis, 600 milletvekiliyle gelmiş, "3 tane şirket nasıl daha çok kömür çıkarır?" derdine düşmüş, zeytinleri katletmenin derdine düşmüş. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin bu zeytinlerle sorununuz nedir? Anadolu topraklarında üç bin yıldır zeytin var, izin verirseniz üç bin yıl daha olacak. Siz geldiğinizde zeytinler vardı, bundan sonra da olacak izin verirseniz eğer ama biz, size, bu hainliğe izin vermeyeceğiz. Yasalar soyut yapılır değil mi, niye veriyorsunuz koordinatlarını? "Şu şirket, şurada kömür çıkarsın, üstündeki zeytinleri katledin." Utanmalısınız!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
MURAT EMİR (Ankara) - Bundan daha utanç verici bir şey olur mu? Millet adına yetki aldınız, millet adına yasa yapacaktınız ama geldiniz, 3 şirketin maden çıkaracağı... Hem de diyorsunuz ki: "Koordinatları veriyoruz, merak etmeyin." İyi bir şeyse Türkiye'de yapın, kötü bir şeyse niye sadece Muğla'da yapıyorsunuz, belli koordinatlarda yapıyorsunuz? Kime ne söz verdiniz, kimden hangi rüşvetleri aldınız da şimdi yüce Meclis dediğiniz Meclisi gece gündüz çalıştırıp zeytin katliam yasasını geçirmeye çalışıyorsunuz? Buna nasıl elleriniz kalkacak, nasıl izin vereceksiniz, bölgelerinize nasıl gideceksiniz, çocuklarınızın, torunlarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız? Bunun hesabını verin, buna göre çalışın bugün Mecliste.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)