GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:09.07.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bir selamı da Kobani kumpas davasında hâlen tutuklu bulunan başta Eş Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Sayın Figen Yüksekdağ olmak üzere tüm arkadaşlarımıza gönderiyorum. En kısa zamanda barış ve demokrasi mücadelelerine kaldıkları yerden, dışarıda ve özgür bir şekilde devam edeceklerine olan inancımız tam. Bu inancımızı onların dik duruşlarından, barışa duydukları sarsılmaz inançtan aldığımızı ifade ediyorum.

Kobani kumpas davasının baştan sona demokratik siyasetin tasfiyesine dönük bir hamle olduğunu çok iyi biliyoruz. Planlı ve siyasi bir organizasyonun yargı maskesiyle sahneye konmuş bir hâlidir. Ne olmuştu, hep birlikte hatırlayalım. 6-8 Ekim 2014'te IŞİD barbar çetesi tarafından Kobani halkı yoğun bir saldırı altındaydı. HDP ise kamuoyuna bir çağrıda bulundu, dedi ki: "Savaşa karşı barışçıl bir dayanışma gösterin." Orada aslında bir suç yoktu, aradan dört yıl geçti, bu çağrıyı maalesef ki bir şiddet çağrısı olarak iktidarın savcıları ele aldı ve bir dosya açtı. Amaç neydi? HDP fikriyatını aslında tasfiye etmekti. Sandılar ki HDP bitecek, sandılar ki HDP'li siyasetçiler susacak, sandılar ki "barış" demekten "ortak yaşam" demekten "demokrasi" demekten vazgeçecekler ama onca baskıya rağmen HDP fikriyatı hâlen devam ediyor, hem de milyonlarca insanın iradesiyle devam ediyor. Barış, eşitlik, halkların birlikte onurlu yaşam talebi daha da güçlendi. Dün yani 8 Temmuz 2025 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi "Selahattin Demirtaş/ Türkiye" kararını verdi. Bu karar yalnızca Demirtaş'ın tutukluluğunun hukuksuzluğunu değil, aynı zamanda Kobani kumpas davasında tutuklu bulunan tüm siyasetçilerin tutukluluklarının hukuk dışı ve siyasi amaçlı olduğunu açıkça ortaya koydu. AİHM ne dedi biliyor musunuz? Nazikçe "Bu bir kumpastır." dedi. AİHM ne dedi biliyor musunuz? "Bu tutuklamalarda makul bir suç şüphesi yoktur." dedi, "Dört yılı aşkın tutukluluk yeterli gerekçe olmadan sürdürülmüştür." dedi. Yine şunu ifade etti: "Anayasa Mahkemesi dosyayı dört yıldan fazla süredir incelemeyerek bir hak ihlali oluşturmuştur." Yine "Tutukluluk siyasi amaçlarla demokratik siyasete katılımı engellemek için kullanılmıştır." şeklinde, mevcut sözleşmenin birçok maddesine dair ihlal kararı verdi ve ayrıca şunu vurguladı "Başvurucunun çağrılarında şiddet eylemlerini teşvik veya tahrik yoktur." dedi yani açıkça "Kobani kumpas davası da yargı eliyle çökmüştür." dedi. Biz buradan bir kez daha şunu ifade ediyoruz: Bu davanın başka bir vicdani boyutu olduğunu da ifade ediyoruz.

Yine, Kobani olaylarında yaşamını yitiren 47'si HDP'li 54 yurttaşımızın adı ve anısı bu davada aslında istismar edildi. Özellikle Yasin Börü'nün adı üzerinden siyasi propagandalar yürütüldü. Oysaki özel mahkeme tarafından dahi, Yasin Börü'yle ilgili yargılanan kişinin bu dosyada aslında Yasin Börü'nün katili olmadıklarını ifade etti ve beraat kararı verdi. Şimdi çıkıp samimiyetsizce adaletten söz edenler eğer zerre kadar vicdan taşıyorlarsa önce o aileden, o gencin anısından özür dilemelidirler.

Bu dava pek çok siyasi davanın öncülü ve laboratuvarı olarak kullanıldı. Yargının siyasallaşmasının, demokratik muhalefetin bastırılmasının, ifade özgürlüğünün suç sayılmasının resmi oldu. Bugün, hâlen, çok üzülerek söylüyorum ki Kobani davasında uygulanan yöntemlerle siyasetçiler gözaltına alınıyor, yargılanıyor ve tutuklanıyor ve biz, buradan bir kez daha söylüyoruz: Barış ve demokratik siyaseti savunan herkesin yeri bu ülkenin zindanları değil, halkın yanıdır.

Tam da bu süreçte Türkiye'nin, Kürt sorununun demokratik çözümü ve kalıcı barış için tarihsel bir dönemde olduğunu ifade ediyoruz. Elli yıla yaklaşan çatışmalı sürecin sona erdiği, halkların birlikte yaşam umudunu yeniden yeşerttiği, hukuk ve demokrasiye dönme imkânını veren önemli bir eşikteyiz. Kobani kumpas davası, yargı ve siyasi tarihinde bir kara lekedir ve artık bu yanlıştan dönülmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kunt Ayan, lütfen tamamlayın.

DİLAN KUNT AYAN (Devamla) - AİHM kararı siyasi iktidarın önüne hukukun ve demokrasinin gerekliliklerini yerine getirmek için bir fırsat, bir sorumluluk koymaktadır.

Bizler kimseye lütufta bulunmuyoruz, bizler iyilik ya da siyasi bir jest de beklemiyoruz; açıkça Anayasa’nın gereği olan, tarafı olunan uluslararası sözleşmelerin yükümlülüğü olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasını istiyoruz. Bu adım yalnızca özgürlükleri değil, Türkiye'de demokrasiyi, hukuk devletini, barışı yeniden inşa etme umudunu da güçlendirecektir. Eğer Türkiye bir hukuk devleti olduğunu iddia ediyorsa, eğer her fırsatta yargı bağımsızlığını dile getiriyorsa o hâlde artık hukukun gereği yapılmalı ve Kobani kumpas davasında tutuklu bulunan, başta Eş Genel Başkanlarımız olmak üzere tüm siyasetçiler derhâl serbest bırakılmalıdır.

Teşekkürler. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)