| Konu: | Vekillerin yerinden laf atmalarına, metan ve karbondioksit gazından zehirlenerek şehit olanlara ve yaralananlara, Kartalkaya duruşmasına, İstanbul Milletvekili Mehmet Satuk Buğra Kavuncu ile İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ve Genel Başkan Özgür Özel’in dün akşamki bir yayında kullandığı ifadelere ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 08.07.2025 |
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, sizleri ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Pek çok laf atma var, arkadaşlarımız konuşurken de vardı. Eğer atılan sözlere cevap verirsek bugün Genel Kurulu çalıştırmak mümkün olmayacak. O sebeple, sabırla bize sıra gelmesini bekliyoruz laf atmadan.
Bakın, Sayın Tanal kendi Grup Başkan Vekilinin konuşmasına dahi tahammül edemiyor, önce Sayın Grup Başkan Vekilleri konuşsun. Tanal biliyor, kürsüde hangi usullerle nasıl konuşulur biliyor. O yüzden, varsa sözleri, lütfen usulüne uygun söz talebinde bulunsunlar. Ya, bu bağrış çağrış gerçekten çok yoruyor. En önemlisi...
YUNUS EMRE (İstanbul) - Efendim, sizin milletvekiliniz bağırmaya başladı.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bakın, hanım arkadaşlarınız bile çok çirkin sözler attılar, biz bir şey söylemiyoruz; kelime kelime işitiyoruz, hiç laf atan olmadı.
Bugün zaten zor bir gün; bakın, çok değerli evlatlarımız şehit oldu, hayatını kaybetti; bizim için çok önemli. Bir şehidimizin naaşına ulaşılamamış, 2022 yılında şehit olmuş Nuri Melih Bozkurt'un naaşını bulmak üzere... Kendisi de şehit oldu bu görevi ifa ederken, onların başında; 19 askerimizin başında yine bir üsteğmen vardı, gencecik bir kardeşimiz Ege Akar. Gittiği yerleri biliyorlardı, daha evvel bu mağaraya defaatle gitmişlerdi; bu mağara terör örgütü tarafından bir hastane olarak kullanılıyordu, içeride pek çok teçhizat, bir taraftan da bozulmuş gıdalar vardı ve peyderpey gidildi aslında buraya. Buraya gelmeden evvel Sayın Bakanımızla tekrar konuştum Sayın Başkanım, olayı kendisinden bizzat bir kez daha dinledim ve bu olay neticesinde, daha evvel bildikleri, gittikleri, defaatle temizledikleri ama orada kalan artıklar yüzünden oluşan, hem metan hem de karbondioksit gazından kaynaklı olan bir zehirlenmeyle karşı karşıyayız. Şimdi, burada, hayatını kaybeden kardeşlerimizi -çok anlamlı buluyorum- ben de zikretmek istiyorum: Ege Akar, Kıdemli Başçavuş Abdurrahman Akdoğan, Sözleşmeli Er Özkan Özkanlı, Piyade Sözleşmeli Er Mahsun Yeşildemir, Sözleşmeli Er Ahmet Kuşak, İstihkâm Uzman Çavuşu Ümit Üzüm, Piyade Sözleşmeli Er Celalettin Uyanık, Piyade Sözleşmeli Er Ahmet Gültekin, Piyade Teğmen Furkan Sert, Piyade Komando Astsubay Kıdemli Çavuş Fikret Mangura, Piyade Uzman Çavuş Enver Yaman ve Piyade Uzman Çavuş Kani Obi. Tüm bu kardeşlerimiz şehit oldular, yaralılarımız var, arkadaşlarımız da bugün onları ziyarete gittiler. Şimdi, öncelikle şunu belirtmemiz lazım: Bu konuyla ilgili olarak hem idari bir soruşturma Bakanlığımız tarafından başlatılmış durumda hem de yargı makamları adli süreci muhakkak takip ediyorlar. Bakanlığımızın bu olayın neden olduğuna dair tahkikatı başladı ve neticelendiğinde de hem kamuoyuyla hem de Genel Kurulda bu konuyu bizler paylaşacağız. Şehitlerimiz bizim için çok önemli çünkü her biri vatan savunması için kendilerini feda ediyorlar. Yaralılara baktığım zaman -benim memleketim- Tokatlı bir kardeşimizin de olduğunu gördüm. Türkiye'nin her yerinde bugün kalplerde hüzün var, herkes ağlıyor şehitlerimize; milletvekili arkadaşlarımız oradalar, memleketlere gittiler. O yüzden, öncelikle, bu duygular içerisinde hüznümüzü, memleketimizin hüznünü paylaşmak istiyorum. Onlara sorduğumuzda, anne babalarına sorduğumuzda her biri canıyürekten "Vatan sağ olsun." diyorlar. Bize düşen de bundan sonraki süreçle ilgili ne yapmamız gerektiğini takip etmek.
Şimdi, bir diğer konu Kartalkaya duruşması. Kartalkaya'ya sanki tek bir parti, tek bir milletvekili gitmiş gibi bir hava esiyor. Kartalkaya'ya biz de -özellikle Araştırma Komisyonumuzu çok önemsiyoruz, hep beraber kurduk bu Komisyonu- Komisyonun Başkanı Selami Altınok Milletvekilimizle beraber, yine, Genel Başkan Yardımcımız Ali İhsan Yavuz, milletvekillerimiz, hemen burada Nurettin Alan Bey -kendisinden dinledim gözlemlerini- yine, İsmail Erdem Bey, Tuba Köksal Hanımefendi ve Yüksel Coşkunyürek arkadaşlarımız, milletvekillerimiz; onlar da duruşmaya katıldılar, biz de hep beraber takip ediyoruz. Bu konuyla ilgili olarak hukuken yapmamız gereken neyse bunu sonuna kadar yapacağız ve AK PARTİ olarak, tüm milletvekilleri olarak bence hepimizin sorumluluğu. Böylesine bizleri üzen, herkesi çok yaralayan bu olay karşısında hukuken yapmamız gereken neyse yapacağız. Devamında da Komisyonumuzun raporundan sonra da bunların tekrarının olmaması için işleyişle ilgili yapılması gerekenler nedir, bize düşen nedir; bu konuyla ilgili olarak yapmamız gerekenleri yapacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Zengin, lütfen tamamlayın efendim.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Şimdi, bir diğer önemli konu, -iki Grup Başkan Vekili arkadaşımız dile getirdiler- AK PARTİ cumhuriyetle alakalı bir teste tutulamayacak bir parti. Biz hepimiz buradayız, Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz, bu cumhuriyetin milletvekilleriyiz ve bugüne kadar yaptığımız bütün icraatlar cumhuriyetle olan hukukumuzu zaten teyit ediyor. O sebeple, münferit olarak ifade edilen bir şeyden yola çıkarak ne partimiz ne Cumhurbaşkanımız ki Cumhurbaşkanımızla ilgili olarak da tuhaf sözler... "Nerede?" diye soruyorsunuz. Nerede olacak? Memleket yönetiyor, Cumhurbaşkanı. Seçimleri kazanarak kazandığı Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak onurla, gururla Türkiye'nin içinde ve dışarıda ülkemizi temsil ediyor ve ülkemizi yönetiyor. O sebeple, böyle bir testi, imtihanı reddediyoruz. Şunu bir kez daha söylemem lazım: Şahsi görüşler asla partileri ilzam etmez, bunlar kişilerin şahsi görüşleridir.
Sayın Başkanım, genel olarak konulara dair söylediğim konular bunlardır; başka söylenen ifadeler vardı, bunları da belki açarız fakat şunu belirtmek istiyorum: Şimdi, Manavgat'la ilgili olarak, burada o kadar somut bir hadise varken bu somut konuyla alakalı hiç oraya değinmiyorsunuz. Bakın, Sayın Genel Başkanınız Özgür Özel Bey dün akşam yaptığı yayında çok net bir şekilde dedi ki: "Bu yanlıştır, ben bu yapılan yanlışı gördüm." Hatta bela da okudu kendisi. Yani burada şunu görmemiz lazım: Bazı olaylar olduğu zaman böyle suçüstü olur. Bakın, Milletvekili Kanunu'nda da var, eğer bir şey suçüstü ise onunla alakalı farklı bir prosedür işliyor ama bazı şeyler suçüstü değil. Bir şüphe var, savcıların yaptığı, harekete geçtiği eylemler var, bir süreç devam ediyor. Siz tüm bunlarla alakalı dönüp dolaşıp "darbe" kelimesini kullanıyorsunuz, "darbe" kelimesini ve "darbe" kelimesini kullanırken bir taraftan böyle kullanıyorsunuz, diğer taraftan da 15 Temmuzu sanki AK PARTİ'ye yapılmış bir şey diye anlıyorsunuz; bu bence sizin temel bir sorununuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)..
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Tamamlayacağım.
BAŞKAN - Sayın Zengin, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sağ olun, teşekkür ediyorum.
15 Temmuz Türkiye'ye yapıldı; 15 Temmuz sadece AK PARTİ'ye, sadece Cumhurbaşkanımıza karşı yapılmadı. Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisini bombaladılar, burada bulunanların en önce bunu idrak etmesi lazım. O sebeple, 15 Temmuz darbesi -ki hakiki bir darbeydi, sonradan onun suyunu da çıkaranlar oldu, onunla ilgili hatırlayınız daha evvelki Genel Başkanınızın söylediği ifadeleri- Türkiye'ye karşı yapılmıştır, gerçek bir darbedir. Gerçek darbeleri yerinde kullanmak lazım ve "darbe" kelimesini de diğer türlü kullanırken bunun ne anlama geldiğini iyi idrak etmek lazım. Hukuk her birimize lazım olacak diye düşünüyorum. Hukuk hepimizin hayatında vazgeçilmez bir unsur, biz hukukun en iyi şekilde işlemesi için gayret sarf ediyoruz.
Teşekkür ederim.