| Konu: | YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 03.07.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az evvel engellilerin sorunlarının tespiti ve çözümleriyle ilgili komisyondan, yapılan oylamada eski Bakanlarımızdan birisinin Komisyon Başkanı, bir AK PARTİ'li milletvekili arkadaşımızın da Komisyon Başkan Vekili, Erzurum Milletvekilimizin de Sözcü olduğuyla ilgili bir bilgilendirme gelmiş oldu. Biz YENİ YOL Grubu olarak engelli vatandaşlarımızın kamu hizmetlerine erişiminin koordine edilebilmesi ve sorunlarının çözülebilmesi için bir engelli bakanlığı kurulmasını ve orada da bir engelli kardeşimizin, arkadaşımızın bakan olmasını önerirken iktidar grubu engelli arkadaşlarımıza, kardeşlerimize bir komisyon başkanlığını ya da yardımcılığını bile çok görüyor. Dolayısıyla, bunu da hem engelli vatandaşlarımızın takdirine hem de kamuoyunun takdirine sunuyorum. Korkmayın, kendi sorunlarını insanlar konuşup çözebilir. Erkeklerden bir arkadaşımızı kadına karşı şiddetle ilgili komisyonun başkanı yapıyorsunuz, engelli olmayan eski bir Bakanımızı da engellilerin sorunlarının tespitiyle ilgili bir komisyona başkan yapıyorsunuz. Daha ne diyeyim size, sizi kadınlara ve engelli vatandaşlarımıza havale ediyorum.
Bugün ise yalnız bir Meclis araştırma talebini değil aynı zamanda toplumun adalet ve şeffaflık talebini dile getirmek için bir önerge sunduk ve onun için huzurlarınızda bulunuyorum. Konuşmamızın konusu yalnızca bir siyasi önerge değil, milletimizin vicdanında giderek derinleşen bir yaraya, siyaset kurumu ve yolsuzlukla mücadeleye ve siyasi etiğe dair acil bir çağrıda bulunmak üzere de bugün buradayım. Siyaset halkın sorunlarını çözmek için vardır ancak erdemden uzak, ahlaktan kopuk bir siyaset sorunların çözümü değil bizzat sorunun kendisi hâline gelir. İşte, tam bu noktada, ahlak ve siyaset ilişkisini derin bir şekilde sorgulamak zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz. Siyaset sadece yasa ve yönetmeliklerle değil vicdanla, adaletle, ahlakla, etikle yapılmak zorundadır. Hukukun üstünlüğünü esas alan bir devlet düzeni ancak yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden bağımsız, hesap verebilir ve şeffaf çalışmasıyla mümkündür. Ancak Türkiye'de uzun bir süredir bu ilkelerin içinin boşaltıldığını, kurumlarımızın siyasallaştığını, yargının âdeta iktidar tarafından araçsallaştırıldığı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ise çoğunluğu elinde bulunduran iktidarın bir aparatı hâline getirilmeye çalışıldığı keyfî bir süreci, maalesef, üzülerek görüyoruz.
Burada iktidarların ya da gücü elinde bulunduranların -ister merkezî Hükûmette olsun ister belediyelerde olsun- üzerinde iki tane önemli denetim mekanizması var; biri, yargı, tarafsız ve bağımsız olması gereken yargı, diğeri de millet adına hem yasama hem de denetim faaliyetlerini yürüten Türkiye Büyük Millet Meclisi. Eğer siz bir şekilde bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirdiği imkânlarla da yargının tarafsızlığını ortadan kaldırmış, Türkiye Büyük Millet Meclisini de sadece kanun yapan bir mekanizmaya dönüştürecek bir hâle getirirseniz... Ki Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımız, özellikle grup yönetimindekiler zaman zaman şikâyet ediyorlar "Ya, bu süreleri biraz kısaltalım, gündeme geçemiyoruz." diye. Gündemden kasıtları ne biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Kanun görüşmelerine başlayamıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin tek gündemi kanun görüşmek değil, denetim mekanizması da bu Meclisin asli fonksiyonlarından bir tanesidir ama getirdiğimiz birçok önemli konuyu, maalesef, el kaldırıp indirerek reddediyorsunuz. Gelin, bugün, hani, yolsuzluk diyoruz ya, belediyelerdeki çürümeden bahsediyoruz ya; işte, hodri meydan, Cumhuriyet Halk Partisi burada, DEM PARTİ burada, Milliyetçi Hareket Partisi, İYİ Parti, YENİ YOL Grubunu oluşturanlar ve siz değerli AK PARTİ'liler; hangi siyasi partiye mensup olursa olsun belediyeleri, hangi siyasi parti tarafından kontrol ediliyorsa edilsin kamu iktisadi teşekküllerini, bakanlıkları, bakanlıkların elindeki bütün şirketleri, bir yolsuzlukla mücadele komisyonu kuralım ve araştıralım. Siyasi bir amaç gütmeden, birbirimize karşı siyasi hamle yapmadan bu toplumu arındıralım, siyasetçilerin de hak ettiği değere kavuşmasını sağlayalım.
Bu teklifimizin iki önemli amacı var. Bir, kamu gücünü elinde bulunduran, ister bakan ister Cumhurbaşkanı ister Cumhurbaşkanı Yardımcısı ya da belediye başkanı olsun, yetimin hakkına el uzatan herkesin elini kesmeyle ilgili bir irade ortaya koyalım. İki, toplumda yaygın bir kanaat var, "Bu siyasetçiler yolsuzluğa bulaşır, birbirlerini korurlar, dolayısıyla da böyle geldi, böyle gider." algısı var. Siyaset kurumunun da onurunu korumak zorundayız. Burada birbirinden çok değerli, kıymetli milletvekilleri var. Dışarıda vatandaşlar hepimize bu gözle bakıyorsa oturup kendi onurumuzu korumamızın tam da zamanıdır diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (Devamla) - Bir dakika verin, toparlayayım Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Ya, değerli arkadaşlarım, hırsızlık yapan bakan, hırsızlık yapan genel müdür, hırsızlık yapan belediye başkanı yüzünden milletvekilleri olarak sizler, bizler niye toplumun gözünde hırsız olan ya da hırsızı koruyan kişiler olarak görülelim? Gelin, hakkında iddia olan, en ufak iddia olan her kim olursa olsun, ucu kime dokunursa dokunsun araştıralım, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda bir irade ortaya koysun, önce siyaset kurumu, sonra kamu bu yolsuzluk iddialarından arınmış olsun ve bir daha insanlar buna cesaret etmesin. Ha, yok "Benim hırsızımsa iyi, ben sadece başkasının hırsızıyla mücadele ederim." derseniz ahlaki üstünlüğünüzü kaybedersiniz. Hırsızın "Gelin, ahlaklı olun." deme hakkı yoktur. O hâlde, gelin, hep beraber, bütün, altı siyasi parti grubunu oluşturan milletvekilleri ve bağımsız milletvekilleri olarak burada bir irade ortaya koyalım, yolsuzlukla mücadele edip siyaset kurumunun onurunu kurtaralım diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)