GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:102
Tarih:26.06.2025

ALİYE COŞAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Geçtiğimiz hafta Komisyonda kabul edilen; zeytinlikleri, meraları, doğayı, havayı, suyu yok eden; süper izinlerle maden ocaklarına, meralara GES yapımına kapı açan kanun teklifinden sonra bu hafta yine kamuoyunda tepkilere neden olan iklim kanununu konuşuyoruz. Burada iklim krizinin yaratacağı sorunlara çözüm bulmamız gerekiyorken tam tersine, iklim krizini derinleştirecek, "bedelini öde, istediğin kadar kirlet" kanun teklifini görüşüyoruz. Yaşadığımız iklim krizinde havamızı, suyumuzu, toprağımızı koruyacağınıza yıllardır bunların yok olmasına sebep olacak düzenlemeler getiriyorsunuz. Küresel ısınmanın yaratacağı kuraklık tehdidi yaşamı altüst edecekken bu kanun teklifi geleceği ipotek altına almaktır. İklim krizi uzak bir gelecek değil içinde bulunduğumuz bir krizdir. Tüm bilimsel araştırmalar gösteriyor ki iklim krizi Türkiye ve Akdeniz havzasında ciddi çevresel sorunlara ve buna bağlı ekonomik ve sosyal sonuçlara neden olacaktır. Özellikle Akdeniz havzasında yer alan ülkemiz, küresel ısınmanın yarattığı iklim değişikliğine bağlı sorunları en yakından hisseden ülkelerden biridir. Son yıllarda sıklıkla gördüğümüz büyük orman yangınları, düzensiz yağışlarla gelen taşkın ve seller, kuraklık, iklim krizinin öncüsüdür.

Değerli arkadaşlar, iktidarın iklim krizine yol açan çevre katliamlarından bahsetmek istiyorum. Kaz Dağları'nda ağaçları katleden, Akbelen'i ve Cerattepe'yi yandaşlara maden sahası yapan, Bergama'dan İliç'e kadar siyanürle altın aramaya izin veren, Ergene'yi sanayi atıklarıyla kirleten, JES'lerle incir ve zeytin ağaçlarını yok eden, HES'lerle akarsulara kelepçe vuran, ormanları maden sahasına çeviren, yangınlar için söndürme uçağı dahi almayan iktidar, bu krizin kendisidir. Maalesef, Türkiye'de AKP'nin iktidarının ilk yılı olan 2002'de 298 milyon ton olan sera gazı emisyonu yirmi bir yılda 305 milyon ton artarak 2023 yılında 598 milyon ton olmuştur ancak AKP'nin hazırladığı, adı "iklim kanunu" olan bu teklifte iklime yer yok; ekosistemdeki tüm canlıların yaşamını tehdit eden, ekolojik dengeyi bozan bu teklifin merkezinde piyasa vardır. Bu kanun teklifinde fosil yakıtların kullanımını azaltmak ve karbon salınımınıyla mücadele maalesef yoktur.

Değerli arkadaşlar, AKP bir şey yapıyorsa bakılması gereken ilk şey rant var mı, yok mu olmalıdır. Maalesef yirmi üç yıllık AKP iktidarında çevreyi koruyan somut adımlar görmedik. İklim Kanunu Teklifi, iklim değişikliğiyle mücadele eden değil, emisyon ticaret sistemi kurularak "karbon piyasası düzenlemesi" adı altında yeni bir rant kapısı açıyor. Bu teklif, parası olanın kirlettiği, paran kadar kirlettiğin bir düzenlemedir. Sermaye, parasını vererek istediği kadar toprağımızı, havamızı ve suyumuzu kirletebilecektir.

Değerli arkadaşlar, Antalya'nın neredeyse bütün ilçelerinde çok sayıda maden, taş, mermer ocakları faaliyette ve yenilerine de izin verilmektedir. Son aylarda bile Gündoğmuş ilçemizde taş ocağı ve mermer ocağı, Kaş Gökçeyazı'da mermer ocağı, Demre'de, Finike'de mermer ocağı, Konyaaltı'nda kalker taşı ve mermer ocakları, Akseki ve Alanya maden ocaklarının tehdidi altındadır. Antalya'nın gelecekteki en büyük su kaynağı olan Manavgat Oymapınar'a GES'ler yapılmak istenmektedir. Ormanların içinde dağlarımızı delik deşik eden madencilik faaliyeti nedeniyle yer altı ve yer üstü su kaynaklarımız zarar görüyor, bölge halkının karşı çıktığı, doğayı kirleten, su kaynaklarını tüketen ve yaşamı bitiren talan ve rant merkezli madencilik zihniyetiyle iklim krizinin etkilerinden kurtulamayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın

ALİYE COŞAR (Devamla) - İktidar, iklim krizinin yarattığı sorunlarla mücadele etmekten çok çok uzaktadır. Zeytinlikleri maden şirketlerine, ormanları rant projelerine teslim edenler şimdi de iklimi "karbon piyasası" adı altında fiyatlandırmak istiyor. Toprağı, suyu ve havayı kirleten, iklim krizine yol açacak olan adıyla tezat bu İklim Kanunu'na karşıyız. Sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin, bilim insanlarının da katkı sunduğu; doğayı ve yaşamı koruyan gerçek bir İklim Kanunu'nu bu Mecliste hep birlikte çıkarmalıyız. Havayı, doğayı, toprağı değil sermayeyi koruyan bu düzeni hep birlikte değiştireceğiz.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)