Konu: | İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 102 |
Tarih: | 26.06.2025 |
CHP GRUBU ADINA NERMİN YILDIRIM KARA (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bu İklim Kanunu Teklifi'ni, esasında ismi itibarıyla da ifade ettiği sorunları tanımlayamadığı gibi eksik ve anlamsız bulduğumu ifade etmek istiyorum çünkü iklim krizinin sebeplerinden, sonuçlarından bahsettiğimizde aslında küresel ölçekte ve varoluştan bugüne kadar hayatımızı bire bir ilgilendiren sorunlar yumağından oluşan bir şeyden bahsediyoruz; iklim krizi bu demektir. İklim değişikliği de değildir bugün yaşadığımız şey, iklim krizini doğru tarif etmek gerekir fakat bu kanun teklifi neyi getiriyor? Emisyon ticaret sistemini getiriyor. O zaman, "emisyon ticaret sistemi" diyorsanız buna, "iklim piyasası kanunu" da deseydiniz daha doğru bir şey yapmış olurdunuz. Kanunun 2'nci bölümünde, ETS'nin kurulması, işletilmesi, fonların değerlendirilmesi ve bu kurallara uymayan işletmelere ne gibi yükümlülükler getirilecek bunları saptamaya çalışıyorsunuz. Karbon salınımını denetim altına almaya çalıştığınızı ifade ediyorsunuz fakat geçen hafta komisyonda geçen kanun teklifinde siz, termik santrallere, maden, kömür sahalarına daha fazla alan açarak esasında ormanlık alanları, meraları, su kaynaklarını ve karbon salınımını tamamen arttırmaya yönelik bir kanun teklifini Komisyondan geçirdiniz ve ekokırım suçu işlediğinizi buradan bir çevreci olarak ifade etmek isterim. Akdeniz kıyıları başta olmak üzere ülkemiz çünkü Doğu Akdeniz'de Akdeniz çanağının içerisinde iklim krizini en fazla yaşayan, tehditkâr bir şekilde yaşayan bir coğrafyadadır. Dolayısıyla biz bu teklifte -çünkü Komisyon toplantısında böyle demiştiniz- sizinle aynı hassasiyetleri yaşadığımızı düşünmüyoruz. Hâlihazırda ormanları koruma konusundaki sicilinizin ve mera alanlarına ilişkin sicilinizin çok parlak olmadığını da buradan ifade ediyorum. Sebep: 2012 ila 2020 arasında 342 bin hektar alan orman arazisini kendi vasfı dışında kullanmışsınız. Ne yapmışsınız? Yüzde 37'sini enerjiye, yüzde 25'ini de madene terk etmişsiniz. Dünya Sağlık Örgütü der ki: "Kömür yani fosil yakıtlar görünmez katildir." Ne demek? Sinsice, derinden insan hayatını, canlı yaşamını ve ekolojik varlıkların tamamını geri dönülmez şekilde imha eder yani fosil yakıtlar görünmez katildir. Bu katili daha fazla silahlandırmayın diyorum.
Bugüne kadar kendi şehrim Hatay'da 6 Şubat 2023'ten sonra geçen hafta Komisyonda jet hızıyla verdiğiniz o süper izinler sayesinde onay, imza, ÇED süreci işletilmeksizin ve altına da koordinatlarını eklediğiniz o Komisyon toplantısında -biz bunu 2023'te yaşadık- aynı krokiler o kanun teklifinin altında da vardı. Şimdi Hatay'a gelin bir bakın bakalım; 6 Şubat 2023'ten sonra 114 tane -burada kaç defa bu sayıyı verdim, bir Allah'ın kulu çıkıp da "Ne diyor bu kadın?" diye, "Ne diyor bu milletvekili?" diye sormadı- taş ocağı, maden ocağı ve beton santralini açtınız. Niye bu kanun teklifinde mesela sağlık etki maliyetleri açısından hiçbir değerlendirmeniz yok? Emisyon ticaret sistemini, karbon piyasası kurulunu konuşmuşsunuz, çalışmışsınız fakat sağlık etki maliyetlerinden hiç bahsetmemişsiniz. Hatay'da 114 tane kömürlü maden ve taş ocağının açıldığını, dinamitlerin patladığını... İnsanları, depremden çıkmış insanları, yurttaşlarımızı ne hâle getirdiğinizi hiç kimse sormuyor.
Şimdi, biraz önce hasbelkader yine telefonuma gelen bir mesajda Belen Atik Mahallesi'nde, Kıcı Mahallemizde, Kırıkhan'da, Antakya'da, Samandağ'da, Yayladağı Bozlu'da göz gözü görmüyor. Yine buradan talep açıyorum, inanmayan varsa gelsin baksın, ben götüreyim kendilerini ve insanlar ne kadar zor şartlarda yaşıyor ve hastalanıyor ve kanser oluyor ve üst solunum, alt solunum yolu hastalıklarıyla pençeleşiyor bunu kendi gözlerinizle görün.
Daha da fazla somutlaştırayım: Sağlık İl Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı yapsın bir tarama, açıklasın bakalım kaç kişi ölüyor. Her gün 30 kişi ölüyor Hatay'da. Dolayısıyla bu yaptığınız doğru değil.
Bir başka husus bu teklifle alakalı: Termik santrallere alan açmak... Yutak alanları artıramazsınız. Bu maden sahalarındaki şirketler öyle bir hoyrat ki rezervleri bitene kadar insanların neredeyse kanını emiyor, doğal varlıkların kanını emiyor. Hangi maden şirketi alanı rezervi bittikten sonra rehabilite etmiş, verdiği taahhütleri yapmış biz hiçbirini görmedik. Amanoslar, Karadeniz, Akdeniz âdeta delik deşik olmuş.
Bu kanun teklifinde anlamlı ve kapsamlı bir etki maliyeti analizini ben maalesef görmüyorum. Özellikle ETS'nin uygulanması hangi sanayi kollarında kime ne yükümlülükler getirecek, burada istihdam nasıl etkilenecek yine bilmiyoruz. Örneğin, kendi kentim Hatay'da -demir çelik sektörü- İSDEMİR fabrikasında ETS'yi uygulamaya başladığınız anda nasıl etkilenecek orada yaşayan, orada çalışan işçiler hiç bundan bahsetmemişsiniz. Siz diyorsunuz ki: "İyi şeyler yapacağız, kötü şeyler yapmayacağız." Maalesef biz size inanmıyoruz. Toplanacak gelirlerin nasıl kullanılacağı, bir fiyatlama mekanizmasının nasıl çalışacağına dair muğlak ifadeler var. Bir piyasadan söz ediyorsunuz, bu piyasa sayesinde ne kadar sürede ne miktarda karbon salınımının önleneceğine dair hiçbir fikir beyan etmiyorsunuz, maddelere de bunlara ilişkin hiçbir ibare koymamışsınız.
Yine, kanun teklifinin "ETS kapsamında tahsisat yükümlülüklerinin bir bölümünün eş değer miktarda karbon kredisiyle karşılanması" gibi bir ibare var. "Bir bölümü..." Ne demek bir bölümü? Bu da muğlak bir ifade. Zaten "bir bölümü"nü diyorsanız bu kanun teklifinin esasını şuraya koyun, usulden buna karşı çıkmanız yeterli arkadaşlar; buna böyle bakmanız lazım. (CHP sıralarından alkışlar) Komisyonda "Yüzde 5 sınır koyun." demişiz, kabul etmemişsiniz, niye kabul etmiyorsunuz? Dolayısıyla bu teklif bu hâliyle kabul edilirse işletmelerin her bir salımı için ne kadar kredi tahsis edileceğiyle ilgili tamamen keyfî ve suistimale açık bir yorum ortaya çıkar. Bunu da dikkatinize sunuyorum.
Yine, iklim kriziyle mücadele için eylem planları, yatırım planı ve hangi teknolojiye ne kadar kaynak ayırdığınızı... Aslında siz parayı seversiniz ama neden ki kaynak ne kadar ayırmışsınız bunu da anlatmamışsınız. İklim kriziyle mücadelede bugüne kadar yaptığınız bence ve bizce en büyük bütüncül yaklaşım Bakanlığın adını değiştirmek olmuş diye düşünüyorum.
Teklifin geçici 1'inci maddesinde ETS uygulaması için öngörülen pilot uygulama dönemini iyi tanımlayamamışsınız. Yani "uygulama pilot dönemi" ne kadar dönem, ne kadar sürede, kime, ne yapacak? Ve bu uygulama pilot dönemde diyorsunuz ki: "Biz yüzde 80 uygulanan cezaları yani sınır değerleri aşan bu kurumsal yapının, bu piyasanın içerisine girmekten imtina eden işletmeleri cezalandıracağız veya ceza keseceğiz. Yüzde 80 oranında da indirime gideceğiz." Peki, hiç kuşku duymuyor musunuz? Bu, suistimale açık bir şey. Buradan yandaş şirketlerin faydalanabileceği konusunda hiç şüphe etmemişsiniz bu konuda.
Dolayısıyla sözde iklim kanununa, buna böyle diyorum, bu teklife tümden partimizin görüşü olarak karşı çıkıyoruz, reddediyoruz çünkü iklim krizi gibi hayati bir mesele çok uluslu şirketlerin hırsına hizmet eden bir piyasa aracıyla değil toplumsal fayda ve eşitliği, adaleti sağlayan bir şekilde ele alınmalıydı. Bu teklif, emisyonları azaltmayı bir kenara bırakın, kirletme hakkının ticaretini meşrulaştırmayı amaçlamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.
NERMİN YILDIRIM KARA (Devamla) - Son söz şu olsun: Doğal olarak binlerce yılda oluşmuş ekosistemi yirmi yıl, otuz yıl ekonomik ömrü olan ticari şirketlerin kâr hırsına boğmayın. Bu şirketler doğayı, mera alanlarını ve yutak alanlarını maalesef tahrip ediyorlar. Bu ülkenin bu ekosisteme, tüm dünyanın bu ekosisteme ihtiyacı var ve bu İklim Kanunu Teklifi olmamış. Dolayısıyla bunu tamamen geri çekmenizi talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)