| Konu: | İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 26.06.2025 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin adından iklim değişiklikleriyle ilgili sorunları çözecek bir kanun teklifi olarak düşündük ama içinde iklim unutulmuş. Bunun yanı sıra, 10'uncu maddede yerel yönetimlerin bu kanunla ilgili oluşacak sorunlarda kurulda temsil edilmemesi, Türkiye Belediyeler Birliğinin bir temsilcisinin olmaması da unutulmuş; keza, danışma kurulunda çevre mühendislerinden temsilcinin olmaması da unutulmuş yani kanunda hem iklim unutulmuş hem de bu iklim değişikliğiyle ortaya çıkacak sorunlardan doğrudan etkilenecek temsil özelliği olan kurumların varlığı da unutulmuş.
Değerli arkadaşlar, iklim değişikliği sözü çok söyleniyor ve bunlarla ilgili olacakların önümüzdeki süreçte ülkemize de yaşamımıza da insanımıza da yaratacakları nedense görülmek istenmiyor. Biz ya geleceğin katilleri ya geleceğin kurtarıcıları olacağız. Siyasiler olarak bu bağlamda vereceğimiz her kararın önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum çünkü karbon kredisiyle oluşacak ya da sera gazıyla ilgili yaratılacak bir rantın varlığından faydalanmak adına bir kanun teklifi Meclise getiriliyor. Bunun yerine olması gereken, göçlerin yaşanacağı, çalışma yaşamının değişikliklere uğrayacağı, ülkemizin Akdeniz kıyısında bile yaşamların yüz yıl içinde değişiklik göstereceği ve su kaynaklarımızı, doğamızı, ormanımızı, geleceğimizi şekillendirecek düzenlemeleri yapmamız gerekiyor.
Bakınız, arkadaşlar, Kızılderili şef 1854'te ne güzel söylemiş: "Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne alıp satacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirası toprakları çölleştirecek ve her şeyi yok edecektir." İşte, hızla sürüklendiğimiz süreç bu süreçtir.
Bu kanun teklifinde sera gazı salınımına yönelik cezai hükümler var. Hoş görün de arkadaşlar, dolaylı yoldan konulan cezaların içeriğinde hayvancılığın bitirilmesi de kanunun gizlenen, tanımlanmayan yerinde yer alıyor. Ne yapacaksınız yani inek gaz çıkardı diye gidip de ahırdaki hayvana ceza mı keseceksiniz? (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Hayvancılığa yönelik yapılması gerekenler varken onların yerine küçük aile tipi işletmeleri yok edip daha büyük çiftlikler oluşturarak bu sürecin daha olumsuzluğuna yol açan politikaları sürdürürken nasıl olacak da bu süreç doğru yönetilecek?
Gıdamız risk altında. Bakınız, yaşadığımız zirai don olayı bize bir şey göstermeli; Türkiye'nin gelecekte bölgesel olarak gıda sorunları yaşamaması bu iklim değişikliklerini iyi anlamamızdan geçiyor. Ürün deseninden sulama suyu sorununa, toprağın yapısından kullandığımız ilaca, gübreye varıncaya kadar her kapsamlı olayı doğru değerlendirmek zorundayız; bunları değerlendirmediğimiz sürece geleceğimizi yok ediyoruz. Kaderci bir anlayış yerine Allah'ın verdiği aklı doğru kullanmazsak bunun hem bedelini hem vebalini yüklenmiş olacağız. Bu iklim kanunu tümden çekilmeli, ihtiyaca yanıt verecek doğru planlanan bir kanun olarak tüm grupların da bilim insanlarının da önermesiyle bu süreç doğru yönetilmelidir. Kurulda dahi karar alıcıları bilimsel ve bilgiye dayalı özerk bir yapıyla oluşturmuyor, mevcut yönetimin kendi tercihleri doğrultusunda kurguluyorsunuz. Ya, iklimde dahi siyaseti önceliklendirerek ülkeyi nereye götüreceğiz? Burada olması gereken, kurulların o işle ilgili sorumluluğunu doğru belirlemek ve bu anlamda o kurulları oluştururken siyaset gözüyle bakmadan ülkenin geleceği adına ve insanlığın geleceği adına doğru kurgulamaktır.
Bakınız, değerli arkadaşlar, aşırı sıcakların ortaya çıkmasıyla oluşacak zararlılar, yeni hayvan türleri, insanların psikolojik yapılanmada oluşacak problemleri, bütün bunları düşünmek zorundayız. Yeni bir dünyaya doğru yol alıyoruz ve kıyamete doğru sürüklenen bu dünyada siyasiler olarak yapacağımız her kanunun geleceği doğru kurgulaması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Kadınların çalışma saatinden, gençlerin gelecekte yapacakları çalışma koşullarına kadar bizlerin bugünden bunları görmesi lazım. Yüz yıl önce bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Türkiye'nin ve dünyanın geleceğini o günden tanımlamış ve bugünlerde bizlere yol gösterici icraatları ve düşünceleri yansıtmışsa bizim bugün Meclis olarak da yüz yıl sonrasını doğru görmemiz, doğru okumamız lazım. Bu yalnızca iklim değişikliği kanunu değil rant kanunudur; yine birilerinin fayda sağlayacağı, halkın genelinin fayda sağlayamayacağı bir kanundur. Zenginlerin kirlettiği dünyanın bedeli yine fakirlere, yoksullara yıkılmaktadır. Bu kanun teklifine ret oyu vereceğimizi belirtiyor, Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)