| Konu: | Kobani kumpas davasına, bugün Resmî Gazete’de yayınlanan kıyılarla ilgili yönetmelik değişikliğine, Orhan Doğan’ın 18’inci ve Medeni Yıldırım'ın 12'nci ölüm yıl dönümlerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 26.06.2025 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, ben de Genel Kurulu ve bizi izleyen halklarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Evet, Kobani kumpas davasında tam on üç ay sonra gerekçeli karar açıklandı. Biliyoruz aslında, bu kumpas yargılamasının bütün aşamalarına tanıklık ettik, birçok celsesinde bulunduk ve aslında tam bir siyasi operasyonun parçası olduğunu mahkeme sürecinin hepimiz çok iyi biliyoruz. Aslında -en ağır siyasi davalardan- Türkiye'nin en ağır siyasi intikam operasyonlarından birinin dava kılıfıyla yürütüldüğünü gördük. Âdeta bir engizisyon davası gibi yürütüldü, hukukun değil siyasetin emirlerinin esas alındığı bir yargılama sürecine hep beraber tanıklık ettik. Şimdi karar açıklandı, tam on üç ay sonra 32 bin sayfalık bir metin "Açıklama" başlığıyla kamuoyuna sunuldu. Aslında bu belgenin kendisi, hukukun, adaletin nasıl iğdiş edildiğinin de bir itirafıdır. Evet, on üç ay sonra açıklanan gerekçeli karar yargının siyasallaşmasının ve siyasi yargının, siyasi iktidarın talimatıyla işleyen mahkemelerin geldiği noktayı aslında gözler önüne seriyor. Bu arkadaşlarımızın, ceza verilen hiçbir arkadaşımızın suçlu olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Milletvekili arkadaşlarımız, mücadele arkadaşlarımız cezalandırılarak aslında halkın demokratik mücadelesi, halkın temsil hakkı cezalandırılmak istendi. O anlamıyla, bu davanın hukuki olmadığını, siyasi olduğunu bir kez daha ifade edelim.
Yine, bu dava açısından en önemli meselelerden biri, aslında halkın IŞİD barbarlığına karşı direnişinin bir yargılama konusu olması ve verilen cezalarla da aslında IŞİD barbarlığına taraf olunduğunun açık ve net bir şekilde ortaya konulmasıdır. Oysaki Kobani'deki halkın direnişi, Kobani'ye Türkiye halklarının sahip çıkması, IŞİD'e karşı Türkiye halklarının ve dünya halklarının ayağa kalkması herkes açısından örnek alınması ve selamlanması gereken bir tutum olması gerekirdi. O anlamıyla bir kez daha söylüyoruz: Arkadaşlarımızın her biri onurumuzdur, hiçbir suçları yoktur ve bu haksız, hukuksuz süreçten hızla geri dönülmeli, adalet tesis edilmelidir.
Arkadaşlarımızın tahliyelerinin önünün hızla açılması gerekiyor. On üç ay süreyle gerekçeli kararı açıklamayarak mahkeme özgürlükten alıkoyma suçunu işlemiş ve üst mahkemeye itiraz etme sürecini de gasbetmiştir. Derhâl bu hukuksuzluktan geri adım atılması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.
Sayın Başkan, sayın vekiller; evet, şimdi, bir iklim yasasını konuşuyoruz, daha doğrusu konuşamıyoruz çünkü AKP tek taraflı olarak yasaları hazırlıyor ve Meclise getirerek de hızla geçirmeye çalışıyor. Geçen hafta Komisyondan zeytinleri talan edecek maden yasasını geçirdiler ve gelecek hafta da onun geçeceğini söylüyorlar. Bunlar Mecliste doğa talanına tanıklık ettiğimiz yasal düzenlemeler. Bir de yönetmelikler eliyle doğanın talan edildiğini, kıyılara el konulduğunu görüyoruz. Evet, bu konudaki son değişiklik bugün Resmî Gazete'de yayınlandı ve bir yönetmelikle kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan alanlarının yapılaşmaya açılmasına onay verildi. Yani AKP doğal yaşamı, ekosistemi, canlı yaşamı her gün ama her gün tahrip edecek yasal düzenlemeler yapıp onlara gücü yetmediğinde de aslında yönetmeliklerle Anayasa'yı ihlal ediyor. Evet, bu yönetmelik de Anayasa’nın 43 ve 56'ncı maddelerine açıkça aykırı çünkü Anayasa’nın 43'üncü maddesi, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, kıyıların gerçek ve tüzel kişilere devredilemeyeceğini açıkça düzenliyor. Yani kıyılar özelleştirilemez satılamaz, yapılaşmaya açılamaz çünkü kamunun ortak malıdır çünkü kıyılar herkesin ortak kullanımına açıktır. Bu alanlardan yararlanmada kamu yararı esas alınmak zorundadır; sermayenin, kişilerin çıkarı değil, kıyıların korunmasında halkın kullanımı esas noktadır. Bu konuda bir hassasiyet olmadığını, kıyıların da yağmalanmaya çalışıldığını görüyoruz.
Yine, Anayasa’nın 56'ncı maddesi sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını güvence altına almaktadır çünkü herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı vardır. "Çevreyi korumak, geliştirmek ve kirlenmesini önlemek devletin asli görevidir." der. Devlet, çevre sağlığını korumak için yasal düzenlemeler yapmalı ve önlemler almalıdır. Oysaki bizim tanık olduğumuz bütün pratikler çevrenin, doğanın talan edildiği, mülkiyet hakkının yok sayıldığı, Kıyı Kanunu'nun yok sayıldığı yasal düzenlemelerdir. Bu anlamıyla kıyıları ranta açacak, sermayeye peşkeş çekecek bu yönetmeliğin derhâl iptal edilmesi ve kamu yararı gözetilerek kıyıların halkın kullanımına açılması konusundaki talebimizi, isteğimizi yeniden ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, sayın vekiller; evet, halkların onurlu barış mücadelesinin kıymetli isimlerinden Orhan Doğan 29 Haziran 2007 tarihinde aramızdan ayrılmıştı. Onu aramızdan ayrılışının 18'inci yılında sevgi, minnet ve derin bir özlemle anıyorum. Hukukun yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda bir adalet arayışı olduğunu hepimize hatırlatan Doğan, yaşamını Kürt halkının hakikatine, eşitliğine, özgürlüğüne ve demokrasi mücadelesine adamıştı. Cizre'den Meclise, cezaevinden halkın yüreğine uzanan o onurlu yürüyüş bu topraklarda hakikat uğruna bedel ödemekten geri durmayanların öncüsü olduğunu da bizlere gösterdi. Bir milletvekili olarak gözaltına alınırken eğmediği başıyla, bir hukukçu olarak işkence gören köylüler için verdiği mücadeleyle, bir insan hakları savunucusu olarak bu ülkenin en karanlık dönemlerinde bile gerçeği haykırma cesaretiyle hâlâ hafızalarımızdaki yerini koruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Barış uğruna yitirdiklerimize sözümüzdür: Orhan Doğan'ın emanet ettiği barış ve demokrasi mücadelesi halklarımızın ortak geleceği için kararlılıkla sürecektir. Anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, bir ömrü barışa adayan sevgili Orhan Doğan'ı özlemle, saygıyla, minnetle andığımı ifade etmek istiyorum.
Yine çok kısa bir anma daha yapmak istiyorum Sayın Başkan, izin verirseniz. 28 Haziran 2013 yılında bir protesto sırasında katledilen Medeni Yıldırım'ı da anmak istiyorum. Onun da ölümünün 12'nci yıl dönümü. Ne yazık ki mahkeme süreci akamete uğratıldı, deliller toplanmadı ve yalan yanlış yargılamaların sonucunda da ortada hâlâ bir fail yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim.
Bunun, Kürtlere yönelik işlenen cinayetlerde, Kürtlere yönelik yaşam hakkı ihlallerinde bir sistematik olduğunu, cezasızlığın sistematik olarak işlediğini de hepimiz çok iyi biliyoruz. O anlamıyla, bugün Medeni'yi anarken yaşananların sadece bir kayıp olmadığını, aynı zamanda bu ülkede hukukun ve adaletin ne kadar derin bir krizde olduğunu da bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Evet, bizler, barış, adalet ve gerçek bir demokrasiye her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyoruz. Medeni Yıldırım'ın ve diğer bütün faili bulunmayanların faillerinin bir an önce bulunması, adaletin tesis edilmesi, acıların bir nebze de olsa dinmesine vesile olacaktır. Bu vesileyle Medine Yıldırım'ı ve bütün katliamlarda kaybettiğimiz insanları bir kez daha saygı, minnet ve hürmetle anmak istediğimi ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.