| Konu: | Birleşimi yöneten Başkan Vekili Pervin Buldan’a, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının başlattığı yürüyüşe ve özel sektör öğretmenlerinin isteklerine, Kerbelâ'ya ve MÜSİAD Başkanının zorunlu eğitimle ilgili sözlerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 25.06.2025 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün 60'larda burada değildim bir görüşme nedeniyle. Bu vesileyle söz almışken yeni görevinizi de tebrik ediyor, başarılar diliyorum grubum adına ve şahsım adına.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, öğretmenlik mesleğinin aslında her geçen gün itibar kaybettiği ve AKP iktidarı döneminde de neredeyse öğretmenlik mesleğinin yok edilmeye çalışıldığı bir tarihsel eşikteyiz. Bu anlamıyla Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası bugün Kadıköy'de saat üçte bir yürüyüş başlattılar ve Ankara'ya yürümek istiyorlar. Neden yürümek istiyorlar? Çünkü yıllardır taban maaş mücadelesini yükseltiyorlar, taban maaşlarının artmasını istiyorlar. Yine, belirli süreli sözleşmeler yerine iş kolu düzenlemesi ve özlük haklarına dair taleplerini dile getirmek istiyorlar. Az önce bir haber aldık, bu habere göre de bu yürüyüşün yasaklandığı bilgisi ve öğretmenlerin engellendiği bilgisini aldık. Umuyoruz ve diliyoruz ki bu yanlıştan hızlı bir şekilde dönülür ve öğretmenlerin başlattığı büyük öğretmen yürüyüşü onların taleplerini haykırdıkları ve mutlaka bu sorunlarını çözüme ulaştırdıkları bir yürüyüş olarak devam eder.
Şimdi, ne diyor özel sektör öğretmenleri? Patron inisiyatifine bırakılan ücretlerle değil kamudaki gibi yasal güvence altına alınmış bir taban maaşla çalışmak istiyorlar, sürekli gelecek kaygısı yaratan süreli sözleşmeler yerine belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle güvenceli bir çalışma yaşamı istiyorlar. Ayrı iş kolu ve eşit haklar şart. "Eğitim özel bir hizmettir, bu nedenle eğitim ve güzel sanatlar iş kolu kurulmalı ve öğretmenlerin kendi sektörlerine özgü sorunları etkin bir şekilde ele alınmalıdır." diyorlar. Ayrıca "Özlük hakları, çalışma saatleri, tatil, yeşil pasaport ve eğitim öğretim ödeneği gibi temel haklarda kamuyla eşitlik sağlanmalı, özel sektör öğretmenlerinin emeği değersizleştirilmekten vazgeçilmelidir." diyorlar. Evet, biz bu yürüyüşün patronlara, düşük maaşlara, sözleşme dayatmalarına, mobbinge karşı olan bir direniş olduğunu çok iyi biliyoruz ve artık, özel sektör öğretmenleri dert anlatmak değil çözüme kavuşmak istiyorlar. DEM PARTİ olarak bu haklı mücadelenin sonuna kadar arkasındayız, yanındayız. Millî Eğitim Bakanlığına ve tüm yetkililere de bir çağrı yapmak istiyoruz: Özel eğitim öğretmenlerinin sesine kulak verin ve sorunlarını bir an önce çözün.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada halkların ve inançların ortak hafızasında derin bir yer tutan Kerbelâ'yı anarak başlamak istiyorum. Evet, o büyük adalet yürüyüşünün mirasına sahip çıkmak için söz almış bulunuyorum. Kerbelâ biz Aleviler için yalnızca bir yas günü değildir; aynı zamanda, zalimin hükmü karşısında baş eğmeyenlerin, hak ve hakikat uğruna gözünü kırpmadan yürüyenlerin çağrısıdır. Hazreti Hüseyin ve 72 yol arkadaşının bir döneminin zulmüne değil tüm zamanların adaletsizliğine karşı insanlık onurunu temsil etmelerinin önemli bir tarihidir. Bu topraklarda yüzyıllardır süren Alevi inancı o çağrıyı her muharremde yeniden duyar; her lokmada, her duada o yolu yaşatır. Bizler o yolun evlatları olarak biliriz ki yas tutmak yalnızca geçmişe ağıt yakmak değildir; aynı zamanda, bugünü adaletle örmek, yarını eşitlik içerisinde kurmak demektir. Bizler DEM PARTİ olarak Kerbelâ'nın yasını halkların kardeşliğine, inançların özgürce yaşadığı demokratik bir toplumsal barışa dönüştürme kararlılığındayız. Bu kararlılık sadece sözde değil yaşamın her alanında eşitlik, özgürlük ve adalet için mücadele etme iradesidir aynı zamanda. Yezid'in zulmü karşısında Hüseyin'in hakikatini büyütmek bugün de bizlerin boynunun borcudur. Bu vesileyle, muharrem ayında oruç tutan bütün canların ve lokmalarını pay edenlerin hem oruçlarının Hak katında hem lokmalarının Hak katında kabul olmasını diliyorum. "Yol bir, sürek binbir." diyen bütün yol evlatlarını saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; evet, ders dönemi kapandı, çocuklar okullardan karnelerini aldılar ve bir yaz tatiline daha adım attılar fakat her çocuk ne yazık ki bu yaz tatiline umutla, hayalle, oyun oynamak ve tatil yapma meselesi üzerinden giremiyor; okula gitmeye çalışsa da çoğu öğrenci ne yazık ki karne bile alamıyor; ya başka illere gidip mevsimlik tarım işçisi olarak çalışıyorlar ya da evlerinin yakınındaki atölyelerden gidip aslında karnelerini bile alamayacak hâle getirildiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sabahın köründe yola düşüp akşama kadar tarlada çalışan on binlerce çocuk var; karnesini okuyamadan yola çıkan ve eğitim hakkı elinden alınan, emeği sömürülen yüz binlerce çocuk var. Şimdi bu tablo ortadayken MÜSİAD Başkanının da bir açıklaması var, diyor ki: "Zorunlu eğitim kısalsın, çocuklar daha erken yaşta iş gücüne katılsın." Bu açıklama, yalnızca vicdansızlık değil, açıkça çocuk haklarına aykırı bir sözdür. Bu söylem, çocuk işçiliğini meşrulaştıran, yaygınlaştırmaya çalışan ve kamusallaştırmaya çalışan iktidarın anlayışından besleniyor. MESEM adı altında çocukları sanayi çarklarına sıkıştıran, ÇEDES gibi projelerle okulları tarikat ve cemaatlerin kontrolüne açan, yoksul çocukları örgün eğitimden koparıp meslek liselerine hapseden bu anlayışı kabul etmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Toparlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim.
MÜSİAD Başkanının sözleri sadece bireysel bir çıkış değil aslında çocuğa, eğitime ve eğitimciye bakışın da açık bir tezahürüdür. Yoksulluğu derinleştirip eğitimi erişilemez kılan anlayış, çocuklara bir öğün ücretsiz yemek vermeyen anlayış, şimdi de çocukları sermayenin ucuz iş gücü yapmaya çalışıyor. Bu anlayışa karşı ücretsiz, kamusal, bilimsel, laik, ana dilinde ve nitelikli eğitim mücadelesini her yerde büyüteceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz ve bütün Meclisi, bütün siyasi partileri de MÜSİAD Başkanının bu korkunç açıklamasına karşı tutum almaya çağırıyorum. Bir kez daha MÜSİAD Başkanını ve açıklamasını kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.