GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni çalışma haftasına, birleşimi yöneten Başkan Vekili Pervin Buldan’a, hayatını kaybeden eski Manisa Milletvekili İsmail Bilen’e, Amasya Genelgesi'nin 106'ncı yıl dönümüne, uyuşturucuyla mücadeleye, İsrail'in İran'a saldırılarına ve İklim Kanunu Teklifi’nin yeniden gündeme alınması kararına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:100
Tarih:24.06.2025

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeni bir çalışma haftasına başladık, hepimiz için ve milletimiz için hayırlı bir hafta olmasını temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Sözlerimin başında da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili olarak seçilmiş olan çok Değerli Başkanımız Sayın Pervin Buldan Başkanımıza yeni görevinde başarılar diliyorum, geçmiş tecrübeleriyle de Türkiye Büyük Millet Meclisini en iyi şekilde yöneteceğinden şüphemiz olmadığını bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Sayın Başkan, 40'tan fazla değerli milletvekiline söz verdiniz birer dakika, eminim milletvekili arkadaşlarımız kendi sorunlarını dile getirmek için bu bir dakikalara çok ihtiyaç hissediyorlar. Bizler gruplar olarak Meclisi istişare ve uzlaşıyla götürürsek birçok zaman kaybını engelleriz, asıl konuşması gereken milletvekili arkadaşlarımıza da yeterli zamanı bırakmış oluruz diyorum. Dolayısıyla bir dakikalardan fedakârlık yapmak Meclisin çalışma hızını artırmaz; tam tersine, Meclisi bir uzlaşı kültürüyle yönetmeyi becerebilirsek, dayatmadan uzak, ortak akılla yönetmeyi başarırsak burada milletvekillerinin birer dakikalarını kesmek gibi bir durumla karşı karşıya kalmamış oluruz diye de sözlerime başlamak istiyorum.

Yine, sözlerimin başında, hayatını kaybetmiş olan Adalet ve Kalkınma Partisi Manisa Milletvekili İsmail Bilen Bey'e Allah'tan rahmet diliyorum; kederli ailesine, Adalet ve Kalkınma Partisi camiasına ve sevenlerine de başsağlığı dileklerimi bir kez daha iletmek istiyorum.

Amasya Genelgesi'nin, 21-22 Haziran 1919, 106'ncı yıl dönümü. Bu belge aynı zamanda millî egemenliğe dayalı yeni bir devletin ilk adımıydı. "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." sözüyle başlayan bu belge, aslında ülkemizin içerisinde bulunduğu bu kadar sıkıntıdan ve ülkemizin etrafında yer almakta olan bu ateş çemberinden çok dar bir akılla değil ancak milletin azim ve kararıyla kurtulabileceğimize dair Kurtuluş Savaşı'ndaki ortak inancın bugün de geçerli olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatması açısından önemli.

Yine, bir diğer önemli çalışmamız: Uyuşturucuyla mücadele kapsamında, biz bu hafta bütün Türkiye genelinde uyuşturucuyla mücadeleyi önemseyen bir çalışmanın startını veriyoruz Türkiye Büyük Millet Meclisinde. Pazar günü YENİ YOL Grubunu oluşturan Saadet, DEVA ve Gelecek Partilerinin çok kıymetli Sayın Genel Başkanlarından ve uyuşturucu müptelası olmuş vatandaşlarımızın ailelerinden oluşan ve uzmanların da yer aldığı bir çalıştayla bu konuyu enine boyuna Ankara'da masaya yatırdık. Ardından, bu hafta da Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunu gündem yapacağız. Bütün il ve ilçe teşkilatlarımız olarak uyuşturucuyla mücadeleyi bir millî güvenlik meselesi, bir beka meselesi olarak gördüğümüzü ifade ediyorum. Yirmi iki yıllık süreç içerisinde elbette bu konuda atılmış olumlu adımlar olmakla birlikte bugün uyuşturucu kullanma yaşının çocuklarda 9'a, uyuşturucudan ölme yaşının 13'lere kadar düştüğü bir ülkede gerçekten alarm zillerinin çaldığını hep beraber kabul etmemiz gerekiyor. Bu hususu bu duruma getiren herkesin hesap vermesi için, elbette bizler de millet adına hesap sormak için Uyuşturucu ile Mücadele Haftası kapsamında bunu inşallah gündemleştirmek için elimizden gelen her türlü çabayı ortaya koymuş olacağız.

Yine, İsrail'in İran'a hadsiz, uluslararası hukuka aykırı terörist saldırıları devam ediyor. Batılı devletler kendileri için hak gördükleri kitle imha silahlarını ya da nükleer silahları söz konusu başkaları olunca maalesef âdeta bir savaş sebebi olarak görebiliyorlar. Bu hususta İsrail her türlü kınamayı hak ediyor, Netanyahu her türlü kınamayı hak ediyor ama buradan birilerine tavsiyem, Amerika Birleşik Devletleri ve Trump'la ilgili dillerini ve ellerini korkak alıştırmasınlar; en az Amerika Birleşik Devletleri ve Trump da İsrail kadar iş birlikçidir ve bu sürecin arkasındadır. Dolayısıyla Türkiye'de üsleri bulunan... Tabii ki bunların NATO üsleri olduğunun farkındayız. Özellikle Kürecik'teki radarımızdan NATO'yla paylaşılan istihbari bilgilerin İsrail'le paylaşıldığına dair ciddi endişelerin de varlığının farkındayız. Dolayısıyla burada Amerika Birleşik Devletleri'ni ve Trump'ı es geçen her açıklamanın eksik olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Dolayısıyla bu hususta da mutlaka ve mutlaka belli adımlar atmamız lazım.

Gelelim Meclisin çalışma takvimine. 9 Nisan yani bundan iki buçuk ay önce iklim yasası birden, âdeta gökten inen bir kararla, 4'üncü madde görüşülürken geri çekildi. Sebep olarak "Hayırdır, niye çekiyorsunuz?" denildiği zaman da "Bu konunun daha enine boyuna konuşulup tartışılabilmesine imkân sağlamak için bunu yapıyoruz." denildi. Aradan iki buçuk ay geçti, yine geldik dün akşam gökten gelen bir kararla iklim yasasının yeniden gündeme alındığını hep beraber müşahede etmiş olduk.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Şimdi eğer bu iklim yasasını tekrar görüşmek, daha geniş müzakere etmek için geri çektiyseniz, bu iki buçuk aylık süreç içerisinde muhalefetle herhangi bir çalışma yapmadınız, kamuoyunu tatmin etmeye dönük herhangi bir çalışma yapmadınız, komisyon da bu konuda toplanmadı yani sadece iki buçuk ayı biz boşuna heba etmiş olduk. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi sizin canınız istediği zaman kanun getirip canınız istediği zaman geri çekip tekrar canınız istediği zaman geri getireceğiniz bir çalışma düzeniyle yol yürüyemez. Bunun sadece bize değil kendi parti grubunuzdaki arkadaşlara karşı da asgari ölçüde bir nezaketsizlik olduğunu düşünüyorum.

İklim yasasıyla ilgili "Bu yasa bir ticaret kanunudur." diyoruz, iktidar partisi "Evet, doğru ama iklimle ilgili ilk kanunumuz bu." diyor. Peki, ilk kanunumuz da iklim kanununa ticaretle mi başlayacaksınız? Zaten sizin iklim kanununa emisyon ticaret sistemiyle başlamış olmanız demek sizin iklim yasasına yaklaşımınızı ortaya koyuyor. Her şeyi para gören bir anlayışın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son bir dakikada toparlayayım müsaadenizle.

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın lütfen.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - İklim yasasına emisyon ticaret sistemiyle başlamak demek sizin derdinizin aslında iklimle mücadele olmadığını, her şeyin ucunun bir şekilde paraya dokunduğunun bir işaretidir. Tam da iklim yasasını görüşmeye aldığınız dönemde zeytinlik alanlarında, 400 bin dönümü aşkın alandaki zeytinliklerin taşınmasından tutun da ormanlık alanların madenlere açılabilmesi, ÇED raporlarının verilmesini kolaylaştıran süreçleri ve bütün ÇED süreçlerinde yatırımcı ve madenci lehine yapılan düzenlemelere hız verilmesine dair düzenlemeleri de bu Meclisten geçirmeye çalışıyorsunuz. O zaman derler ki madem iklim, madem çevre sizin için önemli; bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Dolayısıyla elbette hepimiz madenlerimizin stratejik ürünler olduğunun farkındayız ama çevrenin ama iklimin ama doğanın ama insanın en az para kadar, en az maden kadar dikkat etmemiz gereken hususlar olduğunu ifade ederek bu yasaya olan itirazlarımızı devam ettireceğimizi buradan ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.