GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:93
Tarih:29.05.2025

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 210 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 8'inci maddesiyle, Diyanet İşleri Başkanlığına, dışarıdan bazı kişilere rapor yazdırma, kitap hazırlatma, makale yazdırma, çeviri yaptırma, vaaz verdirme gibi hizmetler için yetki veriliyor. Bu hizmetlerin bedeli kamu kaynaklarından karşılanacak ama kimdir bu kişiler, ne zaman, nasıl, hangi ölçütlerle görevlendirilecekler? Bu içerikler nasıl hazırlanacak, kim tarafından onaylanacak? Bu soruların hiçbirine bu teklifte cevap yok. Hangi kurumsal düzen böyle çalışır?

Bakınız, burada yalnızca Diyanetin görev tanımı değişmiyor. Burada kamusal yetkinin kapsamı genişletiliyor, denetimin çerçevesi ise tamamen silik bırakılıyor. Bizler, milletin iradesiyle burada oturan vekiller olarak yetki verirken aynı zamanda da sınır çizmeye mecburuz. Yetki varsa denetim olmalı, kamu görevi varsa kamuya hesap verme zorunluluğu da olmalı. Hiç kimseye "İstediğini yaz, istediğine okut, parasını milletten al." diyemezsiniz.

Değerli milletvekilleri, bu yetki ilk olarak 2018'de bir KHK'yle verilmişti. Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi iptal etti. Gerekçesi açık: Bu tür bir yetki, temel haklarla ilgilidir ve sadece kanunla düzenlenebilir. Bugün burada, biz, o iptal edilen hükmün aynısını hiçbir içeriksel değerlendirme yapmadan kanunlaştırıyoruz. Peki, neden? Çünkü bu teklif, yalnızca bir içerik düzenlemesi değil bir kanun yapma anlayışının tipik ürünüdür. Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, süre daralmış. Çözüm ne? Farklı kurumlardan, farklı başlıklardan onlarca düzenlemeyi bir torbaya doldur, Plan ve Bütçe Komisyonuna gönder. Oysa bu maddenin doğal olarak yeri Diyanetle ilgili ihtisas komisyonudur ama bunu yapmıyorsunuz çünkü usule uygun tartışmak istemiyorsunuz, çünkü her başlığı kendi bağlamında ele almak yerine her başlığı birbirine karıştırıp denetimsizleştirmek istiyorsunuz. Bu Meclisin denetim hakkını da halkın bilme hakkını da bir torbanın içine sıkıştırıyorsunuz. Torba kanun uygulaması ne yazık ki siyasal bir manipülasyon aracına dönüşmüş durumda; yasamanın itibarını zedeleyen de kamuoyunun güvenini tüketen de tam olarak budur.

Sayın milletvekilleri, konu sadece bir idari düzenleme değil; bu teklif, devletin dinle ilişkisini yöneten çerçevenin denetimsiz şekilde genişletilmesidir. Diyanetin hizmet alanı büyürken bu yetkilerin nasıl kullanılacağına dair hiçbir kural, ilke, denetim mekanizması getirilmemektedir. Bu kadar büyük bir serbestlik kamu yönetiminde kabul edilemez. Şimdi soruyorum: Dışarıdan görevlendirilecek bu kişiler hangi kriterlere göre seçilecek? Bu hizmetler neye göre fiyatlandırılacak? Kim, kime, ne yazdıracak? Hangi inanca, mezhebe, yoruma göre içerik oluşturulacak? Bu içerikler kamuoyunun bilgisine açık olacak mı yoksa kapalı kapılar ardında mı üretilecek? Diyanetin binlerce kadrosu varken neden dışarıdan birine görev verilecek? Bu soruların cevabı yoksa burada yasa değil ne yazık ki imtiyaz inşa ediliyor demektir. Biz, din üzerinden kurulan denetimsiz alanları sorguluyoruz; kamu gücüyle kitap yazdıracaksanız o kitabın içeriği de hesabı da kamuya açık olmak durumundadır. Vaaz verdirecekseniz o kürsüde ne söylendiği de kamunun denetiminde olmak zorundadır. Adı ister uzman olsun ister danışman; bu ülkenin vergileriyle içerik üretecekseniz bu işte torpil değil liyakat esas olmalıdır. Bu maddeyle kurulmak istenen sistem şudur: Adrese teslim görevlendirmeler, denetimsiz içerik üretimi, kamu bütçesinden yapılan sınırsız ödemeler, siyasetin gölgesini büyüten ama kamu denetimini daraltan bir yapı.

Sayın milletvekilleri, burada hepimizin sorumluluğu var. Eğer bu düzenlemeye göz yumarsak yarın sadece kaynaklar değil inanç alanı da partizanlığın ve keyfîliğin alanı hâline gelir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz hiçbir kamu kurumu adına "Bu kişiye içerik yazdıracağım, bu kişiye vaaz verdireceğim, bedelini de devletten alacağım." anlayışını kabul etmiyoruz. Bu torba teklif, torpilli içerik üretiminin yasası olamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

AŞKIN GENÇ (Devamla) - Sözlerime son verirken... Kamu, kişiye göre değil kurallara göre çalışır. Kamu bütçesi, mahremiyetin değil şeffaflığın kaynağıdır. Kamu yetkisi, sadakatle değil liyakatle kullanılır.

Bu nedenle, 8'inci maddeye ve teklifin tamamına "ret" oyu vereceğimizi ifade ediyor, halkın iradesini temsil etmenin gereği olarak bu Meclisi şeffaflığa, eşitliğe ve kamu yararına çağırıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)