| Konu: | 25 Mayıs 2020'de ABD'de öldürülen George Floyd'a, PETROL-İŞ üyesi emekçilere ve Sivas'ın Zara ilçesinde bir kömür madeninde meydana gelen patlamaya ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 27.05.2025 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de mevkidaşlarımın anlayışı için teşekkür ediyorum.
Bundan beş yıl önce 25 Mayıs 2020'de ABD'nin Minneapolis eyaletinde George Floyd polis tarafından boğularak katledildi. Gözaltı sırasında boğazına dakikalarca basıldığında, George Floyd "Nefes alamıyorum." sözleriyle haykırıyordu. Siyahi bir Amerikalı olan Floyd'un bu trajik ölümü başta ABD olmak üzere dünyanın dört bir yanında aslında insanların haklı tepkilerine yol açtı; insanlar ırkçı şiddete karşı sokaklara, meydanlara çıktılar ve haykırdılar. Biz de maalesef polis şiddetini yakından bilen bir ülkeyiz. Metin Göktepe'den Ali İsmail Korkmaz'a biz de onlarca insanımızı kolluk kuvvetlerinin darpları sonucunda kaybettik. George Floyd'un öldürülmesinden sonra Amerika'da "Siyah Yaşamlar Değerlidir" hareketi başlamıştı. Bu hareket özellikle kolluk kuvvetlerinin zaman zaman cinayete varan ırkçı yaklaşımlarına bir protesto hareketiydi. Bugün de George Floyd'u anarken siyahların yaşamı değerlidir, Kürtlerin yaşamı değerlidir, kadınların yaşamı değerlidir, Alevilerin yaşamı değerlidir, insan yaşamı değerlidir diyoruz. Kimliğimiz, inancımız, dilimiz, cinsiyetimiz, yönelimimiz, rengimiz ne olursa olsun hiçbirimiz devlet şiddetinin hedefi olmamalıyız. Adaletin, eşitliğin, özgürlüğün ve insan yaşamının esas alındığı bir yaşamı kurma mücadelemizi devam ettireceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İzmir'den Kocaeli'ye, Adana'dan Mersin'e kadar birçok kentte 3 bini aşkın PETROL-İŞ üyesi sendikal hakları ve insanca bir yaşam talebiyle üretimi durdurdu. 4 şehirde, 8 ilçede 5 iş yerinde şu anda grev devam ediyor ve çarklar durmuş durumda. Buradaki emekçiler insanca bir yaşam, sendikal hak ve toplu sözleşme talepleriyle üretimi durdurdu. "Sadece kendimiz için değil, tüm işçi sınıfı için direniyoruz." diyorlar. Emekçiler artık açlık sınırında yaşamak istemiyor, onurlu bir ücret, güvenceli çalışma koşulları ve tanınmış sendikal haklar istiyorlar. Bu talepler aynı zamanda anayasal taleplerdir ve insan haklarıdır. PETROL-İŞ üyesi emekçiler ağır sanayi koşullarında, kötü kimyasallar içerisinde neredeyse aslında yaşamlarını tüketme pahasına çalışıyorlar, emekli olanlar akciğer kanserinden ölüyor, çalışanlara tek bir maske dahi çok görülüyor. Kadın işçiler, grev çadırlarında direnişin ön saflarında. Patronlar sendikalı olmayı dayatma sayıyor, işçilerse örgütlü mücadeleden vazgeçmek istemiyorlar.
Biz de İzmir Kemalpaşa'da, Çiğli'de DYO Boyada, Adana Organize'de ve Mersin'de hakları için mücadele eden, greve giden bütün işçileri selamlıyor, PETROL-İŞ grevini desteklediğimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Sayın Başkan, değerli vekiller; şimdi, Sivas'ın Zara ilçesinde Bolucan ve Söğütözü köyleri arasında yer alan kömür madeninde yaşanan bir patlama oldu; burada 1 işçi yaşamını yitirdi, 2 işçi de ağır yaralı. Ne yazık ki işçinin adını bile bilmiyoruz, "Yabancı uyruklu işçi." diye geçti kayıtlara ve yabancı uyruklu bir işçi daha kötü çalışma koşulları, kaçak bir maden nedeniyle bu dünyadan, aramızdan ayrıldı. Bunun nedeni ne? Denetimsizlik, kuralsızlık, tamamen sermayenin çıkarlarına göre işleyen maden sahaları, kamunun neredeyse aslında denetimlerden tamamen el çekmesi, insan yaşamını hiçe sayan üretim baskısının kendisi bugün, her gün madenlerde, fabrikalarda, işliklerde işçilerin yaşamına mal oluyor ve bunun önüne geçmek için de ne yazık ki hiçbir tedbir alınabilmiş değil.
Şimdi, bu maden ocağı küçük bir işletme değil, milyonlarca ton kömür rezervine sahip, termik santrallere yakıt sağlayan büyük bir alan ama bu alanın siciline baktığımızda tam anlamıyla bir skandallar zinciriyle karşılaşıyoruz. On yılda kapasitesi 100 kat artırılmış, her artışta "ÇED Gerekli Değildir" denilmiş, bilirkişi keşfiyle sabit, şirket proje sahasının dışına taşmış, kaçak üretim yapmış, kaçak işçi çalıştırmış, daha zayıf olarak gördüğü göçmen işçilerin özel olarak burada emeğini sömürmüş ve en çarpıcısı Valiye sunulan proje dosyasında madenin yeri olarak Van Erciş görünüyor, oysaki maden Sivas'ta bulunuyor. Bütün bu çarpıklıkların içerisinde şunu görmemiz gerekiyor; patron demiş ki: "O maden ocağı bizim değil, kapalıydı." Oysaki eski ortağı "Kaçak çalıştık, üretim yapıyorduk ve İl Özel İdaresi ile Çevre Müdürlüğü de bu gerçeği biliyordu." diye açıklama yapmış.
Şimdi, buradan sormak istiyoruz: Çalışma Bakanlığı bu madenle ilgili en son ne zaman denetim yaptı? Sivas Valiliğinin "faal olmayan bir işletme" dediği ocakta üretim yapılırken hangi kamu görevlileri göz yumdu? Madenin kapasitesi artırılırken köylülerin itirazları neden kayda geçmedi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - ÇED dosyasındaki bariz hatalara rağmen nasıl olur da bu projeye onay verildi sorularını buradan, tekrardan sormak istiyoruz.
İş sağlığı ve iş güvenliği bir lüks değildir. Sermayeye rant yaratmak için her gün işçilerin yaşamına mal olan bu düzenin değişmesi gerekiyor. İşçiler artık çalışırken yaşamlarını yitiriyorlar. İş cinayetlerini önleyecek yasalar çıkarmak bu Meclisin temel sorumluluğudur. Savaş bilançosundan çok daha fazla işçi, işçi cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Buna sessiz kalmayı, buna göz yummayı ve bütün bu sermaye düzeninden yana tutum almayı kabul etmiyoruz. İnsan yaşamı değerlidir, işçi yaşamı değerlidir; sermaye değil. İşçiyi yaşatmak için kaynak ayırın, yasa yapın çağrımızı bir kez daha buradan yinelemek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.