| Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 21.05.2025 |
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüşmekte olduğumuz torba paketin 11'inci maddesinde de Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği Cumhurbaşkanı kararnamesinin kanunlaştırılması suretiyle bu Meclisten âdeta kanunsu bir şekilde geçirilmesiyle ilgili bir konuyu müzakere ediyoruz. Az evvel birinci bölüm üzerinde konuşan Adalet ve Kalkınma Partili değerli milletvekili arkadaşımız Orhan Yegin bir tespitte bulundu, dedi ki: "Anayasa Mahkemesi esasa dair bir iptal yapmadı, şekle dair bir iptal yaptı ve dedi ki: 'Bu, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenecek bir konu değil, kanunla düzenlenmesi gereken bir konu.' İşte, biz de kanununu çıkarıyoruz. Dolayısıyla, işin özüyle ilgili bir şey yok." Bunu demek için demokrasinin ne demek olduğunu, yasama organının işlevinin ne demek olduğunu bir kenara bırakmak gerekiyor. Şeklen bir yasanın buradan geçmiş olması onun kanun olmasını gerektirmez. Şimdi, siz Cumhurbaşkanının hazırladığı kararnameyi burada bir metin hâline getirip Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlara imzalatıyorsunuz. Kanun nedir? Milletvekilleri tarafından verilir. Cumhurbaşkanı kararnamesinin AK PARTİ'li milletvekillerine imzalatılması bir kanun teklifi değil ki; Sayın Cumhurbaşkanının çıkardığı kararnamenin aynısının bu Mecliste imzalama suretiyle kanuna dönüştürülme faaliyetidir, bir yasama faaliyeti değil değerli AK PARTİ'li arkadaşlar. Sonra, kanun nedir? Komisyonlarda müzakere edilir. Siz, Cumhurbaşkanı kararnamesi olarak gönderilen metni Komisyonda el kaldır-indir Genel Kurula getiriyorsunuz. Genel Kurul aşaması nedir? Yasama faaliyeti olarak o kanunla ilgili müzakereler yapılır; oysa burada sadece oylama sırasında bu sıraları doldurup, şeklen el kaldırıp indirip onu buradan kanunlaştırmak bir kanun çalışması değil değerli arkadaşlar. Sizin yaptığınız şey nedir? Cumhurbaşkanı kararnamelerini, Cumhurbaşkanının hazırladığı metinleri burada, kanunun aradığı şekil şartlarını yerine getirerek... Kanunun ruhuna aykırı hareket ediyorsunuz. Dolayısıyla savunma ve itirazınızda yaptığınız gibi, değerli arkadaşlar "Anayasa Mahkemesi bunun özünü iptal etmedi, sadece 'Kanunla yapılması gereken bir şeyi kararnameyle yapamazsınız.' dedi; dolayısıyla biz de onun şekil şartını yerine getiriyoruz." diyorsunuz ya; öyle yapmıyorsunuz, kanuna karşı hile yapıyorsunuz. Anayasa Mahkemesi diyor ki: "Cumhurbaşkanı kanun teklifi hazırlayamaz, kanun teklifinin yerine geçen kararname de çıkaramaz." Siz ne yapıyorsunuz? Cumhurbaşkanı kararnamesini Cumhurbaşkanı adına kanun teklifi olarak bu Meclise getiriyorsunuz; dolayısıyla "Burada bir şey yok, Anayasa Mahkemesinin gerekçesi karşılanıyor." demek bu konunun özüne vâkıf olmamak manasına gelir. Onun için, Anayasa Mahkemesinin "Meclis bunu yapmalı, Cumhurbaşkanı yapamaz." demesi aynı zamanda "Cumhurbaşkanının hazırladığı metni siz burada, milletvekilleri olarak, el kaldırıp indirip kanunlaştıramazsınız." manasına geliyor. Dolayısıyla sizin de bugün şeklen getirmiş olduğunuz bu maddeler Anayasa Mahkemesinin bu itirazlarını karşılayan maddeler değil.
Bir diğer konu: "Savunma Sanayii Başkanlığı" diye bir Başkanlık kuruldu ve 11'inci maddede buna geniş yetkiler tanıyorsunuz. Demokratik rejimlerde dış politika bir, savunma sanayisi iki; parlamentoların ya onayına ya da çok sıkı denetimine bağlı olan iki alandır. Oysa siz "beka meselesi" diye bir mesele uydurup savunma sanayisi ve dış politikalarla ilgili bütün konuları kapalı kapılar ardında yapıyorsunuz. Hatta Cumhurbaşkanına tanınan örtülü ödeneğin birçoğunu da savunma sanayisi ve istihbarat faaliyetleriyle ilgili faaliyetlere harcıyorsunuz. Evet, ileri demokrasilerde parlamentolar savunma sanayisinin harcamalarına ve dış politik kararlara karar verirler. Hadi biraz daha esnek demokrasilerde hiç olmazsa parlamentolar ve meclisler dış politika ve savunma sanayisiyle ilgili yürütme organını sıkı bir şekilde denetlerler, meclise çağırırlar, komisyonlara çağırırlar, sıkı bir denetim mekanizmasından geçirip onun kuruş kuruş hesabını sorarlar. Biz burada ne yapıyoruz? "Aman memleket meselesi, gizli kalsın, kimse görmesin." Böyle bir savunma anlayışı, böyle bir dış politika anlayışı olamaz. Memleketin en mahrem konularını milletin kendisinden, milletvekillerinden saklı tutuyorsunuz; kapalı kapılar ardında "savunma sanayisi" diyorsunuz, kapalı kapılar ardında "dış politika" diyorsunuz. Onun içindir ki savunma sanayisi ve dış politika partilerüstü görülen konulardır. Bunun bir gereği olarak parlamentoların çok sıkı denetimine sahiptir.
Yine burada siz, daha önce Millî Savunma Bakanlığında olan yetkilerin tamamını Savunma Sanayii Başkanına veriyorsunuz? Bakan bile olmayan bir Başkanlığı Meclis denetiminin dışına çıkarıyorsunuz, tamamen Cumhurbaşkanı ile Savunma Sanayii Başkanı arasında bir ilişki kuruyorsunuz. Bu doğru değil arkadaşlar, bu doğru değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Dolayısıyla bizim mutlaka ve mutlaka bu Parlamentoda yapmamız gereken bir şey var. Sizin bu uydurduğunuz sahte beka meselesini gerçek bir beka meselesi zeminine oturtmamız lazım. O zemin de şudur: Türkiye Büyük Millet Meclisinin vâkıf olmadığı hiçbir konu bu memleketin beka meselesi olamaz. Belki sizin kendi geleceğinizle ilgili beka meseleniz olabilir, yeniden seçilmenizle ilgili bir beka meselesi olabilir, partinizin geleceğiyle ilgili bir beka meselesi olabilir ama asla 86 milyonun beka meselesi olamaz çünkü 86 milyonun beka meselesinin 86 milyonun vekilleri olan buradaki milletvekili arkadaşlarımızın sıkı denetimine tabi tutulması lazım. Siz "Anayasa Mahkemesi iptal etti; bu, yok efendim, kararnameyle değilmiş, kanunla." diyerek Savunma Sanayiinin işlerini Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetiminden ve incelemesinden kaçırıyorsunuz. Bu doğru bir davranış olmadığı için bu kanun maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını öneriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)