GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:32
Tarih:09.12.2011

CHP GRUBU ADINA GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun 2012 yılı bütçeleri üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Sizleri biraz buruk bir şekilde selamlıyorum.

İçim buruk çünkü Atatürk'ün vasiyetinin çiğnenmesi nedeniyle burada konuşmak zorunda kalmaktan dolayı mutsuzum.

Bakınız, millet olmanın temel direkleri ortak bir tarih ve ortak bir dildir. Bunlar olmadan millet olunmaz, ulus olunmaz. Büyük Atatürk de bu bilinçle, bu iki kurumu, 1931 yılında Türk Tarihi Tetkik Cemiyetini, 1932 yılında da Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurmuştur. Toplumun kültür açısından çağdaşlaşma hedefine götürülürken iki alanda özel çalışmalar yapmak gereğini düşündüğü için iki derneğin kurulmasına önayak olmuştur. Her iki alandaki çalışmalara da sonuna kadar yakın ilgi göstermiş Mustafa Kemal, ölmeden önce de vasiyetnamesiyle bu ilginin sonsuza kadar sürmesini istediğini belirtmiştir. Bu kurumlara faaliyetlerini sürdürebilmesi için de mirasından pay bırakmıştır.

Değerli arkadaşlar, Atatürk 5 Eylül 1938 tarihinde vasiyetini el yazısıyla hazırlamış, bu vasiyet İstanbul 6. Noteri İsmail Kunter'e teslim edilmiş, Atatürk'ün ölümünden sonra da bu vasiyetname mahkemece kesinleştirilmiştir. Atatürk, vasiyetnamede bu iki kurumu saymış ve bunların bağımsız bir şekilde çalışmalarını sürdürmesini istemiştir. Büyük Atatürk'ün vasiyeti budur.

Kendisi istese bunları bir kamu kurumu yapamaz mıydı? Yapabilirdi ama yapmamış. Demiş ki: "Bunlar devlet dairesi olmayacak. Bağımsız şekilde, gerçekten aklın ve bilimin aydınlığında faaliyetlerini sürdürsün." Vasiyet böyle. Kaldı ki o dönem akademi önerileri de gündeme gelmiş. Atatürk, bu iki kurumun cemiyet yani dernek olarak kurulmasını istemiştir. Her iki kurum da resmî devlet örgütü içinde değil, özel hukuka göre oluşmuş, herkese açık tüzel kişiler olarak kurulmuştur. Atatürk de bu kurumların böyle devam etmesini istemiştir. Vasiyet budur. Bu vasiyet üzerine başkasının söz söyleme hakkı olur mu, olabilir mi? Olmamalıdır.

Değerli milletvekilleri, mülkiyet ve miras en temel insan haklarındandır. Bu vasiyetname, en temel insan hakkı olan mülkiyet ve miras hakkı, 12 Eylül darbesinin generalleri tarafından Atatürk adına ihlal edilmiş, hiçe sayılmıştır. Bunu yapanları kınıyorum! Atatürk'ün mirasına dokunanları kınıyorum! Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, en temel hak olan miras hakkına yapılan darbeyle kamu kurumu hâline getirilmiştir. Bunun altını bir kez daha çizmek istiyorum değerli arkadaşlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; darbeciler, Anayasa ve yasayla hukuk cinayeti işleyerek Atatürk'ün vasiyetini çiğnemiştir. Peki, bugünkü iktidar, AKP İktidarı ne yapmıştır? Bugünkü iktidarın da tavrı farklı olmamıştır.

Değerli arkadaşlar, bakın, 2 Kasım 2011 tarih ve 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle yine bu sefer AKP İktidarı diyor ki: "Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu Başbakanlığa bağlı devlet kurumudur." AKP İktidarının da Atatürk'ün vasiyetini yaşama geçirmek gibi bir niyeti yoktur ama darbecilerden bir farkı var -şimdi hakkını teslim etmek lazım- AKP'nin bu farkını dikkatinize sunmak istiyorum: Darbeciler kanun yaparken demişler ki: "Ulu Önder Atatürk'ün kutlu eliyle ve O'nun yüce kurucu ve koruyucu Genel Başkanlığı altında kurulmuş olan Türk Dil Kurumu..." 2876 sayılı Kanun'da Türk Tarih Kurumu için -1983'te hazırlanmış- ne deniyor? "Atatürk'ün emir ve isteği üzerine yüksek koruyuculuğu altında kurulmuş olan Türk Tarih Kurumu..." Darbeciler Atatürk'ün vasiyetini çiğnemişler ama bu kurumların Atatürk'ün kurumları olduğunu kanun metnine yazmaya çalışmışlar ve yazmışlar. AKP ne yaptı? Değerli arkadaşlar -hepinizin dikkatini çekiyorum- darbecilerle aynı zihniyetle Atatürk'ün vasiyetini çiğnemeye devam etti, bunun üzerine bir şey daha yaptı, Kanun'dan Atatürk'ün adını da sildi. Önceki kanunda en azından bu kurumların Atatürk tarafından kurulduğu yazıyor, AKP'nin kanun hükmünde kararnamesinde bu yok. Kanun hükmünde kararnamede deniliyor ki: Türk Dil Kurumu Başkanlığı, Yüksek Kuruma bağlı özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine sahip, görev alanında bilimsel hizmet ve faaliyette bulunan bir kurumdur. Başkan, başkan yardımcısı ve bilim kurulundan oluşur. Merkezi Ankara'dadır." Yani oldu olacak "Başbakan Tayyip tarafından da kurulmuştur." yazsaydınız çok daha güzel olacaktı değerli arkadaşlarım. Türk Tarih Kurumu için de benzer bir tanım var.

AHMET YENİ (Samsun) - Başbakana saygı göster.

GÜRKUT ACAR (Devamla) - Sayın Başbakan özür diliyorum.

Yani Atatürk'ün olmadığı bir Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu yaptınız, siz yaptınız. Bunu anlamak, bunu kabul etmek mümkün mü?

Değerli milletvekilleri, iki kurumun tanımında da Atatürk yok ama Atatürk bir yerde geçiyor. Nerede geçiyor? Para işinde geçiyor. Kurumların gelirleri sayılmış, orada deniyor ki: "Atatürk'ün vasiyetine dayalı gelirler." Orada yazmışlar. Siz bu kurumlardan Atatürk'ün adını sileceksiniz ama Atatürk'ün vasiyetinden gelir almaya devam edeceksiniz. Bunu darbeciler yaptı, AKP zihniyeti de devam ettiriyor. Bu tutumun, bu Kanun Hükmünde Kararname'nin de hukuki geçerliliği yoktur. Darbecilerin zihniyetinin devam ettiğinin açık göstergesidir. Zaten artık bu kurumlar Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu da değildir.

Kanunla insanların vasiyeti değiştirilemez değerli arkadaşlar, otuz dokuz yıllık bir hukukçu olarak söylüyorum, kanun hükmünde kararnamelerle hiç değiştirilemez. Şimdi, buradan bir kanun çıksa, benim adımı "Recep Tayyip Erdoğan" yapsak ben "Başbakan oldum." diyebilir miyim? "Sayın Bülent Arınç, sizi azlediyorum." desem buradan kalkıp gider mi? Sayın Arınç, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna İş Bankasından verilecek temettü gelirleri için Plan ve Bütçe Komisyonunda diyor ki: "Cumhuriyet Halk Partisi vermek istemediği için mahkeme kararıyla alındı."

Sayın Arınç'a tekrar sormak istiyorum: Birisi gitse ve mahkemede isminin "Recep Tayyip Erdoğan" olarak düzeltilmesini istese, mahkeme de kabul etse, gelip burada Başbakanlık yapabilir mi? Yani siz iki tane derneği kalkıp da kamu kurumu hâline getirip Mustafa Kemal'in paralarını onlara vermeye nasıl devam ediyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - Paradan Atatürk'ün resmini kaldırdınız.

GÜRKUT ACAR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, kanun hükmünde kararnameyle oluşturulan bu kurumlar, Atatürk'ün kurduğu dernekler değildir artık. Siz darbecilerden bir adım öteye geçeceksiniz, iki kurumdan da Atatürk'ün adını sileceksiniz, bu kurumların Atatürk tarafından kurulduğunu anlatan ifadeleri dahi kanun metninden çıkaracaksınız ama Atatürk'ün mirasını almaya devam edeceksiniz. Böyle bir şey olur mu?

AHMET YENİ (Samsun) - Paradan Atatürk'ün resmini kaldırdınız.

GÜRKUT ACAR (Devamla) - Mahkeme kararıyla olsa da kimsenin başka birinin vasiyetini değiştirmeye hakkı yok. Bu konuda ne mahkemelerin yetkisi var ne de Büyük Millet Meclisinin yetkisi var. "Büyük Millet Meclisi, her şeyi yapar, bir erkeği kadın yapamaz." derler ama bir de bir vasiyeti değiştiremez değerli arkadaşlarım.

Şimdi, gelelim bütçeye?

AHMET YENİ (Samsun) - Paradan Atatürk'ün resmini kaldırdınız.

GÜRKUT ACAR (Devamla) - Bütçeye baktığımızda, Türk Dil Kurumu için 13 milyon 825 bin lira, Türk Tarih Kurumu için 6 milyon 811 bin lira ödenek ayrıldığını görmekteyiz. Her iki kuruma Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasından gelen gelirin miktarı ne? Sayın Bülent Arınç tarafından bildirilen miktara göre, yalnızca Türk Dil Kurumunu bildirmiş, aktarılan İş Bankası geliri 82 milyon 657 bin lira. Eşit miktarda olduğuna göre Türk Tarih Kurumuna da bu miktarın düştüğü kabul edilirse toplam miktar yaklaşık 165 milyon TL'dir. Bu kadar büyük miktar nereye harcanmıştır? Bunu bilmediğimiz gibi, bu miktarın tamamının harcanıp harcanmadığını da bilmiyoruz. Atatürk bu geliri Hazineye yük olmadan, kendi yağıyla kavrulan iki dernek oluşturmak amacıyla tahsis etmiştir, oysa bütçeye yük olan iki kurumla karşı karşıyayız. Kurumun genel bütçeden gelen ödeneklerinin yanında Atatürk'ün vasiyetinden zorla akıtılan gelirleri de verimli ve yararlı biçimde kullandığını denetlemek zorundayız Büyük Millet Meclisi olarak ancak Hükûmet tarafından bu harcamalara ilişkin hiçbir bilgi verilmemiştir.

Değerli milletvekilleri, vasiyetname bir kimsenin istencinin son belgesidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün bir yurttaş olarak Beyoğlu 6. Noterine onaylattığı vasiyetnamesine göre taşınır ve taşınmaz mallarını bıraktığı mirasçısı CHP'dir, Cumhuriyet Halk Partisi ancak Cumhuriyet Halk Partisine İş Bankasındaki payların yönetimini vermiş, gelirini ise bu iki kuruma vermiştir. CHP'nin İş Bankasındaki 11 kişilik yönetimde 4 yönetim kurulu üyesi vardır.

AHMET YENİ (Samsun) - Helal olsun be!

GÜRKUT ACAR (Devamla) - Ancak bu payların gelirinden bir kuruşu CHP'ye verilmemektedir. (CHP sıralarından alkışlar) Yüce Atatürk CHP'yi payların yöneticisi, koruyucusu, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunu da payların gelirini alan kurum olarak tayin etmiştir. Cumhuriyet Halk Partisine İş Bankasından bir kuruş gelmemektedir.

AHMET YENİ (Samsun) - Atatürk'ün resmini çıkardınız paradan.

GÜRKUT ACAR (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız bir hukuk cinayetine son verelim. Bugün Atatürk'ün vasiyetnamesinde belirlediği iki cemiyet özel hukuk kurallarına göre kurulmuş iki dernektir. Vasiyetnameden sağlanan gelir ise iki kamu?

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Acar, süreniz doldu efendim.

GÜRKUT ACAR (Devamla) - ?kurumuna verilmektedir. Bunun iç hukukta yeri yoktur. Mustafa Kemal'in vasiyeti ihlal edilmiştir. Geliniz bu ayıbı ortadan kaldıralım ve biz bunu düzeltme yoluna gideceğiz, onu destekleyin, bu hukuki hilkat garibesini ortadan kaldıralım.

Yüce kurulunuzu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Acar.