GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye'nin içinde olduğu değişim ve dönüşümlerin hangi noktada olması gerektiğine, dünkü birleşimde kabul edilen grup önerilerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:88
Tarih:15.05.2025

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgemizin değişmekte olduğu, dünyanın değişmekte olduğu bir süreçte ülkemizin de elbette bu değişimlerle karşı karşıya olduğu ve bu değişimlerden payına düşeni almak üzere olduğu bir süreci hep beraber yaşıyoruz. Tabii, bu değişimlerin sağlıklı yürütülebilmesi için bu konuların, bu değişim süreçlerinin, hem bölgemizde hem de dünyada meydana gelen gelişmelerin mutlaka ve mutlaka bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütün parti gruplarıyla enine boyuna değerlendirilip tartışılması gereken bir süreçten geçiyoruz çünkü bölge ve dünya değişirken Türkiye'nin de olumsuz manada değişmesini istemiyorsak yapmamız gereken, ortak aklı burada ortaya çıkarmamız gereken bir durumla karşı karşıyayız.

Cumhur İttifakı'nın söylem ve dilinin çok dışında bir süreci yaklaşık altı yedi aydan beri yaşadığımızı hep beraber görüyoruz. Elbette bu değişimin iç dinamikleri olduğu kadar dış dinamiklerinin de olduğunun farkındayız. Bu meseleyi sadece "Teslim olsunlar, örgüt kendini feshetsin, bir mesele kalmasın yani geldiler, feshettiler ve pişman oldular." kolaycılığıyla bu topluma, bu millete anlatmakla bu meselenin gerekli ehemmiyeti görmeyeceğini ve sorunlarımızı örtbas edeceğini de görmek lazım. Bu vesileyle, Türkiye madem bir değişim ve dönüşüm içerisinde, o zaman birkaç başlıkta bu değişim ve dönüşümlerin hangi noktada olması gerektiğine dair kanaatlerimizi iktidar partisiyle paylaşmak istiyoruz çünkü iktidar partisi uzun süredir Türkiye'nin yönetimini Meclisin dışına taşırıp Meclisi ikinci plana atmaya çalışmakta. Biz de tam bu sebeple bu meselelerin yerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu her vesileyle hatırlatmaya çalışıyoruz. Elbette bu meselelerin Irak ve Suriye'de Amerika ve İsrail tarafından oluşturulmak istenen güvenlik koridoruyla da yakından ilgili olduğunu çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla burada ülkemizin, milletimizin ve bölge ülkelerinin menfaatini düşünecek bir aklı da ortaya koymamız gerekir.

Yapılması gereken işlerden bir tanesi... Bu barış süreciyle beraber Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumsal kapasitesinin yeniden inşa edilmesi gereken bir süreçten geçiyoruz. Dolayısıyla kamu kurumlarının kurumsal kültürü; ehliyet, liyakat ve partizanlığa son veren ve gerçekten bu kurumsal kültürü ortaya çıkaracak bir kamu yönetimi anlayışını artık egemen kılmanın zamanı geldi çünkü partizanca uygulamalarınız, ehliyet ve liyakatten uzak atamalarınız bu devletin kurumsal kapasitesini yerle bir etmek üzere.

Yine bir diğer önemli husus, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yol açtığı denge ve denetim boşluklarını burada oturup konuşmamız gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu çalışma tarzının hal olmadığını artık sizler kabul etmeseniz bile kamuoyu yakından görüyor. Bakanlar Kurulundan gelen kanunların görüşüldüğü bir yer olmaması lazım Türkiye Büyük Millet Meclisinin. Türkiye Büyük Millet Meclisi, saray bürokrasisinin siparişlerini karşılayan bir kurum değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu ülkeyi yöneten yürütme erkinin nasıl yönetmesi gerektiğini Türkiye Büyük Millet Meclisinde koyduğu yasalarla belirleyen ilk ve nihai kurumdur. Dolayısıyla bu kapsamda, buraya gelen kanun tekliflerinin saraydan ısmarlama kanun teklifleri olmaması, burada milletvekillerince hem o kanun teklifi verilmeden önce gruplar arasındaki bir diyalog hem de kanun tekliflerinin komisyonda ve Genel Kurulda müzakere edilerek, sadece oylama esnasında içeriye girip el kaldırıp el indirme şeklinde bir yasama tekniğinin bu Meclise yakışmadığını ve buna da asla müsamaha göstermeyeceğimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Bu vesileyle, dün engellilerle ilgili YENİ YOL Grubu olarak vermiş olduğumuz önergenin Meclis iradesiyle kabul edilmiş olması iktidar partisinde bir paniğe yol açtı ve âdeta ne yapacaklarını şaşırdılar. Oysa demokrasilerde iyilik kimden gelirse gelsin aslolan ona uymaktır. Nasıl sorumlu bir muhalefet anlayışı iktidardan gelen iyi işleri desteklemeyi gerektiriyorsa sorumlu bir iktidar anlayışı da muhalefetin ortaya koyduğu doğru ve yapıcı tavsiyeleri dikkate almayı gerektirir ama her ne hikmetse Adalet ve Kalkınma Partisi "İyilik muhalefet partilerinden gelse bile altında bizim imzamız yoksa biz bunu kabul edemeyiz." diyerek dün Türkiye Büyük Millet Meclisinde iktidar partilerinin yapmadığı bir usulle Meclisi kapatmak şeklinde bu konuyu engellemeye çalıştılar. Bu, hazırlıksız yakalandıklarının bir işaretiydi çünkü saraydan onay almadan Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarını yürütemediklerinin bir göstergesi olarak maalesef ortaya çıktı. Dolayısıyla buradan bir kez daha ifade etmeye çalışıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Biz, YENİ YOL Grubu olarak, diğer muhalefet partileriyle birlikte, sorumlu bir muhalefet anlayışıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını sizlere rağmen artırma gayreti hususunda üzerimize düşen vazifeyi sonuna kadar yapacağız. Ya Türkiye Büyük Millet Meclisine hak ettiği itibarı hep beraber kazandıracağız ya da sizi sık sık bu kanunları size gönderenlere karşı mahcup etmek konusunda da asla geri durmayacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Bir diğer önemli husus, Türkiye Büyük Millet Meclisi iktidarları denetleyemiyor. Denetleyememesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi de yasamanın yürütmeye bağlı bir şekilde çalışmak mecburiyetinde kalmasıdır. Dolayısıyla aslında iyi bir iş yapan yürütmenin de iyi yaptığı işlerin ortaya çıkabilmesi için Meclisi denetim ve denge fonksiyonuna yeniden kavuşturmamız gerekir. Bu yeni süreçte denge ve denetlemeyle ilgili bu hususları da hep beraber konuşmamız gerektiğini buradan bir kez daha ifade ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son bir dakikayla toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun toparlayın.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bir diğer husus yargı bağımsızlığı. Bugün, artık yargının harekete geçtiği her konuda toplumda "Bu bir siyasi operasyondur." algısı oluşmaya başladı. Bakın, sizin kendi milletvekilleriniz bile sekiz yıldan beri içeride tutuklu bulunan, davaları devam eden Selahattin Demirtaş'la ilgili "Madem örgüt kendini feshetti, o hâlde artık yargılanmasının koşulları ortadan kalkmıştır." gibi beyanatlarda bulunuyorlar. Bu da aslında tam da sekiz yıldır yürümekte olan bu soruşturmaların hukuki değil siyasi operasyonlar olduğunun sizlerin itirafı olarak gündeme geliyor. Herhâlde birkaç ay sonra süreç artık normale döndü; Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının da artık suçlanmasına, yargılanmasına gerek kalmadı diye milletvekillerinizden itiraflar duyarsak şaşırmamak gerekir.

Bu ve benzeri konuları burada konuşmamız lazım. Türkiye yeniden dönüşürken dönüşümün adresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olması gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.