| Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 13.05.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...
Aradan önceki son konuşmayla biraz daha kalabalık bir milletvekili grubuna hitap etme fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz. Klasik bir AK PARTİ teklifi, bir torba yasa ve yine Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bir kanun hükmündeki kararnameyle ilgili lafzına dokunmadan, birkaç kelime değiştirerek aynen Türkiye Büyük Millet Meclisine bir Cumhurbaşkanı ısmarlaması olarak getirilen bir torba kanun teklifini görüşüyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine 2018'de, 2017'de yapılan referandumla 12 Anayasa maddesinde değişiklik yapılarak geçildi. Yani koskoca 85 milyon millet 12 maddelik bir Anayasa'yla örtülmeye çalışıldı. Elbette milletin ayağı, eli kolu, her tarafı dışarıda kaldı. Bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine 2018'den itibaren geçtik. Aradan geçen yedi yıllık süreç içerisinde bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin eksiği gediği, nerelerde arıza verdiği tespit edilip Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuların konuşulması gerekirken biz hâlâ Adalet ve Kalkınma Partisinin çıkardığı onlarca maddelik, herhâlde 500-600 sayfalık bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin Anayasa Mahkemesi tarafından geçen sene haziran ayında iptal edilmesi üzerine, bir yıllık süreç içerisinde o iptallerin sonuçlarıyla Meclisin yaklaşık yüzde 25 gündemini meşgul ediyoruz. Geçen hafta, yine, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği o kanun hükmünde kararnamenin kanun teklifi hâline getirilmiş şeklini konuştuk. Bugün de burada yine aynısını yapıyoruz. Muhtemelen bugün, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen, önümüzdeki hafta gelecek olan üçüncü pakette de yine Anayasa Mahkemesinin bir yıllık ek süre vererek verdiği o iptal kanununu görüşmeye devam etmiş olacağız. Aslında Anayasa Mahkemesi burada size bir yıllık bir süre verirken Sayın Cumhurbaşkanı daha önce Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlediği konunun aynısını "Kanun teklifi hâline getirin, AK PARTİ Grubuna gönderin onlar da imzalasın, Genel Kurula gelsin. Yoklama istendiğinde 200 kişi gelin, istenmediğinde var olan sayıyla idare edin ve bu kanun teklifini el kaldırıp indirerek onaylatın." diye buraya kanun gönderiyorlar. Biz ne yapıyoruz? Sayın Cumhurbaşkanımızın iptal edilmiş Cumhurbaşkanlığı kararnamesini burada kanunlaştırma oyununa hep beraber alet oluyoruz. Bunu yapmayın. Anayasa Mahkemesini size verdiği bir yıllık sürenin amacı şudur: Gelin, benim iptal gerekçelerimi karşılayacak, dersinize çalışacak bir düzenlemeyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne gidin. Siz ne yapıyorsunuz? Kendi yapacağınız işi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde sarayın bürokratlarına emanet ediyorsunuz, onların hazırladığı tekliflerin altına imza atıyorsunuz, bunun adını da bize "yasama faaliyeti" diye yutturmaya çalışıyorsunuz. Gelin, bu kötülüğü ilk önce kendi grubunuza, daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine ve bu millete yapmayın diyorum.
Bu on iki aylık süre içerisinde -zaten bir ayı kaldı burada- aslında bizim konuşmamız gereken... 2018'de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini bu ülke uygulamaya başladı. Bize göre yasamada, yürütmede, yargıda, kamu bürokrasisinde çok ciddi aksaklıkları olan bir sistemden bahsediyoruz. Bu hükûmet sistemi bu ülkenin sorunlarını çözmüyor. Bakın, sizin AK PARTİ olarak anlata anlata bitiremediğiniz birçok önemli işiniz parlamenter sistem döneminde ortaya koymuş olduğunuz başarılarda. Hep 2018 öncesine atıfta bulunuyorsunuz ve yine şunu söylüyordunuz: "Parlamenter sistem koalisyonlar üretiyor." Oysa 2002'den 2018'e kadar Adalet ve Kalkınma Partisi parlamenter sistemde tek başına hükûmet oldu. 2018 Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden bu yana Adalet ve Kalkınma Partisi en son seçimde 6 siyasi partinin desteğini alarak ancak hükûmet olabildi. Bugün de Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerekli bir siyasal çoğunluğunuz yok ancak Milliyetçi Hareket Partisinin tabii ki Cumhur İttifakı ortağı olarak size verdiği destekle ayakta durmaya çalışıyorsunuz. Dolayısıyla "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi hükûmet krizlerini doğurmaz, parlamenter sistem hükûmet krizlerini doğurur." tespitiniz kendi siyasi tarihinizle çelişen bir durumdur. 2002-2018, on altı yıl tek başına bir Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı; 2018-2025, yedi yıldır koltuk değneğiyle ayakta kalmaya çalışan bir AK PARTİ Hükûmetiyle karşı karşıyayız; bu gerçeği görün artık. Yetmedi "50+1'le artık seçilme şansımız yok -ara ara ortağınızın itirazlarına rağmen- bunu 40+1'e mi düşürsek?" diye sipariş kişilerle bu hususu gündeme getirmeye çalışıyorsunuz. En iyisi kime mi soralım 50+1'in 40+1'e indirilip indirilmemesini? Bence bir mitinge Sayın İbrahim Tatlıses'i yine davet edelim, Sayın Cumhurbaşkanı "40+1'e indirelim mi, indirilmeyelim mi?" diye sorsun, Sayın İbrahim Tatlıses iktidar adına bir karar versin çünkü Sayın Cumhurbaşkanının aday olup olmaması hususunda da Sayın İbrahim Tatlıses'e verilen sipariş soru üzerine Sayın Cumhurbaşkanımız "Sen varsan ben de varım." dedi. Dolayısıyla 50+1 mi, 40+1 mi? En kısa vadede, bir Hükûmet mitinginde Sayın İbrahim Tatlıses'e soralım, biz de cevabını almış olalım: "Adalet ve Kalkınma Partisi 40+1'i istiyor mu, istemiyor mu?" Yetmedi... Sayın Cumhurbaşkanı çarşamba günleri grup toplantısına geliyor. A Haber muhabiri Rüya Hanım var, Sayın Cumhurbaşkanı zaman zaman siyasi gündem sorularını "Ne diyorsun?" diye ona yöneltiyordu. Eğer Sayın İbrahim Tatlıses bu konuda bir bilgiye sahip değilse, yarın Adalet ve Kalkınma Partisinin grup toplantısı varsa oraya muhtemelen A Haber muhabiri Rüya Hanım gelecektir, Sayın Cumhurbaşkanı AK PARTİ'nin 40+1'le ilgili düşüncesini açıklamak üzere Rüya Hanım'a bir soru sorsun diye buradan bir talepte bulunuyoruz. Böylece hem ortaklarınız hem biz Adalet ve Kalkınma Partisinin 40+1'le ilgili fikrini öğrenmiş oluruz. Hani şair diyor ya "Memleket isterim... Olursa tek bir şikâyet ölümden olsun." Zaten sizin de Cumhurbaşkanı hükûmet sistemiyle ilgili iki tane şikayetiniz var. Bir: 50+1 artık seçilmek için bize yetmiyor, bunu 40+1'e çekebilir miyiz? İki: 2 dönem Cumhurbaşkanı seçme kuralını üçüncü döneme nasıl çıkarabiliriz? Sizin dertlendiğimiz tek bir konu var, 40+1 artı sayın Cumhurbaşkanının üçüncü kez yeniden seçilip seçilememe hususu. Onun dışında, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi Parlamentoyu işlevsiz hâle mi getirmiş, yasamanın gücünü mü azaltmış, yargının bağımsızlığını mı ortadan kaldırmış, kamu kurumlarındaki ehliyet ve liyakati mi ortadan kaldırmış, ekonomik politikalara güven mi vermiyor; umurunuzda bile değil. Tek endişeniz var: Sayın Cumhurbaşkanının üçüncü kez aday olabilme ihtimali ve 40+1'in olup olmayacağı hususu. Gelin, bu millete bu kötülüğü yapmayalım. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini yeniden seçilme hususu üzerinden değil gerçekten bu ülkenin kuvvetler ayrılığı üzerinden, yargı bağımsızlığı üzerinden, işlevli ve fonksiyona sahip bir Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerinden tartışalım. Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kıbrıs Barış Harekâtı'na, Kore'ye asker gönderilmesine... Dünya savaşını yöneten bir Meclisten bahsediyoruz, bugün sizin "terörsüz Türkiye" dediğiniz süreçten bihaber olan bir Türkiye Büyük Millet Meclisinden bahsediyoruz. Ne yapıyorsunuz? Birkaç kişi kafa kafaya veriyorsunuz, bir süreç yürütüyorsunuz, araya da birkaç istihbarat elemanı katıyorsunuz ve kendi başınıza bir süreç yürütüyorsunuz oysa bu millet adına karar vermesi gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi her konuda olduğu gibi bu konuda da devre dışı.
Değerli AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarım, gelin, bu sistemi hep beraber âdeta seçim kapıya dayanmadan konuşalım ve değerlendirelim. Yarın bu konu yerine yarı başkanlık sistemi ya da parlamenter sistem gibi tekliflerle bu Meclise geleceksiniz, geldiğiniz zaman o konuları konuşmaya yüzünüz olsun. Seçim zamanı değil de bugünden bu konuları konuşursak sağlıklı bir şekilde konuşmuş oluruz. Ama siz ne yapacaksınız? Sayın Cumhurbaşkanının yeniden adaylığı üzerinden buraya bir kısım Anayasa değişiklikleri getireceksiniz. Biz Sayın Cumhurbaşkanının, gerçekten kuvvetler ayrılığı tesis edilmiş, yargının bağımsız hâle getirildiği bir sistemde aday olabilme ihtimaline karşı çıkmıyoruz ama Anayasa değişikliklerini şahsa göre yapmayın. Gelin, Sayın Cumhurbaşkanının adaylığından veya aday olmama ihtimalinden bağımsız olarak bu konuyu burada hep beraber konuşalım, memleketin selameti için bir sistem inşa edelim, ondan sonra üzerinde tartışmaları yapalım.
Yine, vaktim dar olduğu için sadece bu kanun teklifinin 6'ncı maddesine değinmiş olacağım. Orada da TRT'yle ilgili bir kısım düzenlemeler getiriyorsunuz. En iyi bildiğiniz işlerden bir tanesi, TRT'nin yapacağı bazı iş ve işlemleri Kamu İhale Kanunu'nun dışına çıkarıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Zaten 200 kereden fazla değiştirmiş olduğunuz Kamu İhale Kanunu'na yeni bir istisna getiriyorsunuz; TRT'nin şirket kurmasına, ortak olmasına, bağımsız işler yapmasına imkân sağlıyorsunuz ve onun da Kamu İhale Yasası'na tabi olmamasını getiriyorsunuz. Ya, Kamu İhale Yasası varken bile dünya yolsuzluk algısında şampiyonlar liginde oynayan bir Türkiye devrettiniz bu millete, bunu da Kamu İhale Yasası'ndan ayrı tutarsanız sadece şampiyonluk puanınızı daha da artırmış olursunuz, başka da bir şey yapmamış olacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT KAYA (Devamla) - Ey değerli AK PARTİ'liler, sizler yıllarca rahmetli Erbakan Hocanın miting meydanlarında, iktidarın borazanı olan TRT'ye karşı "Ey TRT'ci!" diye parmağınızı sallayarak büyüdünüz, siyasete atıldınız. Bugün siz ne yapıyorsunuz? O TRT'ciyi sizler kullanıyorsunuz. Bugün de tıpkı rahmetli Erbakan Hocanın o günkü kendini muktedir zanneden iktidarlara seslendiği gibi sizlere sesleniyorum: Ey AK PARTİ'liler; bu TRT'ciler de sizi kurtaramayacak, bu TRT'ciler de sizi kurtaramayacak, bu TRT'ciler de sizi kurtaramayacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)