| Konu: | Genel Kurul gündemindeki İklim Kanunu Teklifi’ne, yaşanan don olayına ve tüm partilerin ortaklaşa vereceği araştırma önergesiyle kurulacak komisyona, proje okullarına yapılan öğretmen atamalarına ve Millî Eğitim Bakanının açıklamalarına, sağlık alanındaki skandalların bitmediğine, dün gece açıklanan Merkez Bankasının bu yılki zararına, Gazeteci Fuat Uğur’un Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş'a yönelik söylemlerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 15.04.2025 |
MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçen hafta Genel Kurulda görüşülmeye başlanan iklim yasası hem muhalif partilerin etkili direnci hem sivil toplumun bu yasayı kabul etmeyişi, sonrasında bugün iklim kanununun tekrar Komisyona çekilecek olması olumlu bir gelişmedir. Bir yanlıştan dönmek erdemdir ama burada yapılması gereken ortak aklı çalıştırmak, sivil toplumun, üniversitelerin, muhalefet partilerinin, sözü olan herkesin sözünü dinlemek ve gerçekten de Türkiye'nin hak ettiği bir iklim yasasını yaşama geçirmektir. Bu yönüyle de komisyon çalışmalarından başlayarak yeniden elde edilen fırsatın etkili bir şekilde değerlendirilmesini ümit ediyorum. Çünkü bugün yaşadığımız don olayı da iklim krizi de onun arkasındaki tarımsal kriz de birbirine son derece bağlı durumlar.
Yine, bugün bütün partilerin ortak tutumuyla, kendi araştırma önergelerimiz olmakla birlikte, yaşadığımız yaygın don hadisesinin Meclisteki tüm partilerin ortaklaşacağı ve ortaklaşa vereceği bir araştırma önergesiyle bir komisyon kurulması kararı da doğrudur ve özellikle de Meclisimizin bu zor gününde borç batağı altında inim inim inleyen ve ürünlerinin büyük bir kısmını kaybetmiş olan çiftçiye bir ses yükseltmesi açısından da son derece değerlidir. Yalnız yeri gelmişken ifade edelim, Sayın Bakan daha tespitler yapılmadan bu don sonucunda ne kadar tarımsal ürünü kaybettiğimiz dahi belli değilken "Arz açığı olmayacak." gibi bir yaklaşımda bulundu. Bu bilimsel değil, doğru değil, altı dolu değil; dolayısıyla bir Sayın Bakanın böylesine bir büyük afet söz konusuyken daha ciddi ve daha gerçekçi olmasını beklerdik ama bundan sonra hiç olmazsa kurulacak komisyona Sayın Bakanın ve Bakanlık bürokratlarının da olumlu katkı vermesiyle umuyoruz ki hem çiftçimizin yanında duracak hem de Türkiye'deki, yanı başımızda tehlike olarak beliren tarımsal krizi önlemeye dönük önlemler alınacaktır.
Değerli arkadaşlar, bir Millî Eğitim Bakanımız var, bu Millî Eğitim Bakanı proje okullar üzerinden kadrolaşma; proje okullar üzerinden, hiçbir kritere bağlı kalmaksızın, hiçbir gerekçesi olmaksızın "proje okul" diye adlandırdığı 2 binin üzerindeki, cumhuriyetin biriktirdiği, birikimi anlamına gelen köklü, geleneği olan okullarda bir kadro kıyımına gidiyor ve EĞİTİM-BİR-SEN'li öğretmenleri veya AKP teşkilatlarında hazırlanan listelerle atanan öğretmenleri bu okula atıyor; oranın deneyimli öğretmenlerini de norm fazlası gerekçesiyle açığa, il millî eğitim müdürlüklerine çekiyorlar. Bu, hem bu okullardaki eğitim kalitesini düşürmesi açısından hem de okullardaki böylesine siyasi kadrolaşmayı fütursuzca yapma olanağını açması bakımından son derece tehlikelidir. Ama, Sayın Bakan, yani proje bakan, yani Türkiye'de millî eğitimi çökertmekle sorumlu, onun projesi olan Sayın Bakan dönüp kendi alanıyla ilgili sorulara cevap veremeyince Cumhuriyet Halk Partisine ve Sayın Genel Başkanımıza sataşmaya kalkacak kadar da fütursuzdur. Sayın Bakanın Genel Başkanımıza ve Cumhuriyet Halk Partisine söz söyleme hakkı da yoktur, haddi de yoktur. (CHP sıralarından alkışlar) Kendisi okulların niye temizlenemediğini, niye okullarda bir öğün bile yemek verilemediğini, niye okullara giden çocuklarımızın en az üçte 1'inin okula aç gidip gelmek zorunda kaldığını, niye 1 milyon öğretmen ataması beklerken hâlâ öğretmen atanamadığını, niye sözleşmeli öğretmenlik üzerinden öğretmeni köleliğe mahkûm ettiğini, niye yirmi beş yıllık bir öğretmenin 41 bin lira maaşa mahkûm edildiğini söylemek yerine, kendi çağ dışı kafasına uygun ve gerici bir akılla güya "Maarif Yüzyılı" adı altındaki eğitim sistemini gençlerimize dayatma peşinde. Bunu şiddetle kınıyoruz. Türkiye'nin ihtiyacı olan, bilimsel, çağdaş, laik eğitimdir ama kendileri başka bir müfredatın peşindeler. Kendisinin doçentliği şaibelidir, profesörlüğü şaibelidir, rektör olabilmesi için KHK'yle bir günlüğüne bir madde değiştirilmiştir, o bile hülledir ve hesap vereceği onca şey varken Cumhuriyet Halk Partisinin kurultayına, delegelerine dil uzatmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emir, buyurun lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Buradan söyleyelim: Cumhuriyet Halk Partisinin delegelerine iftira atanlara ve Cumhuriyet Halk Partisine kayyum atama hevesine düşenlere Cumhuriyet Halk Partisinin 1.323 delegesi hak ettikleri cevabı vermiştir, hak ettikleri tokadı altmıştır.
Değerli arkadaşlar, sağlık alanında skandallar bitmiyor. Zaten kıt olan kaynaklarımızın özellikle iktidarla ilişkili gruplar tarafından talan edildiği haberlere sık sık rastlıyoruz. Burada söz konusu olan denetimsizlik değil, burada söz konusu olan sadece birilerinin çalma arzusu veya zenginleşme hırsı değil; burada aynı zamanda bir arkalama, hırsızları koruma, hırsızların üstüne gitmeme hatta hırsızlarla yan yana, birlikte devletin kasasını soyma çabası var. Başka türlü olsa SGK'nin böylesine soyulması, böylesine talan edilmesi mümkün olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emir, buyurun, tamamlayın lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, bu sefer de yine diyaliz çetesi çıktı karşımıza. Ölenler için dahi "Diyaliz oldu." diye SGK'ye fatura kesmişler. Bir soruşturma yürütülmüş, Emniyetin 860 sayfalık bir soruşturma raporu var. Yine, aynı şekilde, müfettişlerin, SGK müfettişlerinin 80 sayfalık raporu var, SGK'nin 2022 yılında 792 bin lira ceza kestiği gerçeği var ama Sağlık Bakanı hâlâ uyuyor ve iddiaların asılsız olduğunu söylüyor. Aynen yenidoğan çetesinde olduğu gibi, "Denetledik, öyle olaylar yok." diyorlar ama hırsızların sırtını sıvazlamaya devam ediyorlar. Siyasi irade arkalarında durmasa, siyasi irade bu hırsızlarla el ele vermese, siyasi irade bu hırsızlıkların önüne geçme kararlılığında olsa bunların hiçbiri elbette ki yapılamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir, tamamlayın lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, maalesef Türkiye'deki, ülkemizdeki ekonomik dengeler giderek bozulurken halkımız da ağır bir yoksulluğun pençesinde inim inim inlemek durumunda kalıyor.
Sadece bir konuya değineceğim: Merkez Bankasının bu yılki zararı dün gece açıklandı, 700 milyar lira. Bu zararın kur korumalı mevduattan kaynaklandığını biliyoruz. Geçen yılki bu rakam, toplam zarar 1 trilyon 150 milyar lira iken bu yıl ekleyin 700 milyarı, 1 trilyon 850 milyar lira kur korumalı mevduatın bu millete maliyeti olmuştur. Kim yapmıştır, bu borcu kim yapmıştır? Tayyip Erdoğan yapmıştır. "Nas" demiştir, "Faizi indireceğiz." demiştir, seçimi almak pahasına bu ülkenin bütün ekonomik dengelerini bozmuştur; sonuçta Maliye Bakanını yollamıştır ama geriye kalan 1 trilyon 850 milyar liralık borç vatandaşın sırtına bırakılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emir, tamamlayın lütfen.
Buyurun.
MURAT EMİR (Ankara) - Buradan sesleniyoruz: O 14 bin liraya mahkûm ettiğiniz emeklilerden esirgiyorsunuz, 20 bin lira verdiğiniz asgari ücretliden esirgiyorsunuz, 11,5 milyon işsizden esirgiyorsunuz, çiftçiden esirgiyorsunuz, emekçiden esirgiyorsunuz ama para babalarına 1,850 milyarı bir çırpıda veriyorsunuz, sonra da "Faize karşıyız." diyorsunuz; Allah sizi ıslah etsin. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, son bir konu, önemli bir konu, gündeme getirmek isterim. Yandaş gazeteci, iktidarın tetikçisi Fuat Uğur bizim Üsküdar Belediye Başkanımız Sinem Dedetaş'a burada söylemeyeceğim, edepsizce, alçakça, nefret dolu ve kadınlara karşı cinsiyetçi bir söylemde bulundu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emir, son kez açıyorum, buyurun lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Buna karşılık biz buna cevap vermeyi biliriz, buna cevap vereceğiz ama buna cevap vermenin öncelikle mevkidaşım Sayın Leyla Şahin Usta'ya düştüğünü düşünüyorum. Kendisinin böyle bir rezilliğe göz yummayacağını, buna hak ettiği cevabı vereceğini umuyorum ve kendisinden böylesine cinsiyetçi, böylesine alçakça ve böylesine bir kadın belediye başkanını tahkir edici sözlerden dolayı da gerekli cevabı vermesini bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)