| Konu: | Yaşanan don olaylarına, Genel Kurul gündemindeki İklim Kanunu Teklifi’ne, tarımsal don olayıyla ilgili olarak bütün grupların anlaşmasıyla kurulacak araştırma komisyonuna ve araştırma komisyonlarıyla ilgili eleştirilerine, gömülme ve yas hakkına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 15.04.2025 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Evet, 10-11-12 Nisan tarihlerinde Türkiye'de çok yaygın bir şekilde yaşanan don olayları nedeniyle büyük bir tarımsal krizle karşı karşıya olduğumuz açık ve net. Tabii, çok yaygın, neredeyse 36 il bu don olaylarından etkilendi. İçerisinde birçok meyve çeşidinin ve narenciye ağaçlarının olduğu çok geniş bir yelpazeyi etkilemiş durumda. Bunun uzun vadede çok çeşitli etkileri olacağını iyi biliyoruz. Özellikle Türkiye'de artan enflasyon nedeniyle dar gelirlilerin yaşadığı gıda yoksunluğunu daha da derinleştireceğini ve gıda enflasyonunu tetikleyeceğini de öngörmemiz gerekiyor. Tabii, burada yapılması gerekenler var, bunların en başında da özellikle çiftçinin desteklenmesi ve bütün bu don olaylarının karşısında zarar ziyanın karşılanması gerekir. Bu anlamıyla bütün bu illerin afet bölgesi, tarımsal bir afet bölgesi ilan edilmesi, hızlı bir şekilde bilimsel ölçülere göre gerçekten zarar ziyanın tespit edilmesi gibi öncelikli adımların atılması gerektiğini ifade etmemiz gerekiyor. Burada en öncelikli olarak yapılması gerekenlerin başında, Ziraat Bankasına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan çiftçi borçlarının faizsiz bir şekilde en az -asgari- bir yıl ertelenmesi; yine bu kapsamda, özellikle TARSİM kapsamı dışındaki çiftçilerin de zarar ve ziyanlarının karşılanacağı bir mekanizmanın devreye girmesi ve don afet eşiğinin yüzde 30'dan yüzde 10'a düşürülmesi gibi ilk elden adımlar atılması gerektiğini ifade etmemiz gerekiyor. Yine, çiftçilerin tarımdan kopmaması için, üretimden kopmaması için acil olarak desteklenmeleri gerekiyor. Sulama birlikleri ve elektrik faturaları konusunda Devlet Su İşlerinin hızlı bir şekilde devreye girerek gerçekten çiftçilerin yükünü azaltacak bir gelir desteğini ya da bir mekanizmayı hızlı bir şekilde devreye koymak gerekiyor. Tabii, bununla beraber, bütün bu tarımsal don faaliyetinin neden yaşandığının nedenlerine eğilmek gerekiyor. Dünyada bir iklim krizi yaşanıyor, biz de bir iklim yasasını Mecliste görüşüyorduk; bu yasanın ne kadar sorunlu bir yasa olduğunu hem Mecliste bizler muhalefet olarak dile getirdik hem de kamuoyunda çok ciddi bir tepki vardı. İşte, bugün, tarımsal don diye yaşadığımız şeyin, tam da doğayı gözetmeyen, gerçekten insanı gözetmeyen, çevreyi gözetmeyen; tamamen ticari saiklerle hazırlanmış, sermayeyi gözeten yasal düzenlemelerin bir sonucu olarak böyle süreçlerle karşı karşıya kaldığımızın iyi görülmesi gerekiyor. O anlamıyla, buradaki iklim yasasının geri çekilmesini -ki arkada en azından konuştuk ve bunun geri çekileceği ifade edildi- bunu olumlu bulmakla beraber, yeniden aynı yasanın geri getirilmesini değil tam da hem muhalefetin hem iklim aktivistlerinin hem kamuoyunun bütün önerilerini gözetecek bir şekilde doğayı koruyan bir yasanın yapılması, gerçekten iklim krizini engelleyecek, önleyecek, azaltacak bir iklim kanununun getirilip Meclisten geçirilmesi gerektiğinin de altını çizmemiz gerekiyor. Biz, bu kadar kapsamlı bir don olayının, tarımsal don olayının karşısında hızlı bir şekilde adım atılması gerektiğini düşünüyoruz. Bugün bütün gruplar olarak anlaştık, ortak bir araştırma komisyonu kurulacak ama bu ortak araştırma komisyonlarının akıbeti hakkında da eleştirilerimiz var, sürecin yürütülmesi konusunda da eleştirilerimiz var. En büyük eleştirimiz, aslında yürütme mevkisinde bulunan bakanların kendisini Meclise ve komisyonlara karşı sorumlu hissetmemesi; bu kadar önemli komisyonlara gelip katılmamalarını eleştirdiğimizi ifade edelim. Yine, birçok araştırma komisyonunda yapılan tespitlerin, yapılan önerilerin yasa yapım süreçlerinde iktidar tarafından hiç de gözetilmediğini görüyoruz çünkü bunu geçmişteki deprem araştırma komisyonlarından da biliyoruz; deprem araştırma komisyonları kuruldu, orada dünya kadar öneriler vardı ama ne yazık ki AKP yine imar afları getirdi, yine bütün bu araştırma komisyonlarının önerilerini gözetmeyen yasal düzenlemelere imza attı. O anlamıyla, burada eğer bir araştırma komisyonu kuruyorsak bunun sonuçlarını ve içerisinde geçen Meclisin üzerinde mutabık kaldığı bilimsel önerilerin de yasa yapım süreçlerinde esas alınması gerekiyor. Ben buradan bütün tarım üreticilerimize DEM PARTİ olarak geçmiş olsun dileklerimi ifade etmek istiyorum ve bu konuda Hükûmetin, Meclisin sorumluluk alması, hızlı bir şekilde adım atması, bütün bu tarımsal zararların hızlı bir şekilde tazmin edilmesi gerekiyor. Burada özel olarak ayrımcılığa vurgu yapmak istiyorum, ayrımcı bir uygulama olmaması gerekiyor. Yine TARSİM'in yani Tarım Sigortaları sisteminin ıslah edilmesi gerekiyor. Burada bir tekel durumu var, gerçek anlamda üreticinin ihtiyacına cevap olmayan bir durum var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bunun da hızla giderilmesi ve bu alanda tek bir sigorta şirketinin değil belki de birden fazla sigorta şirketinin bu sürece müdahil olması ya da bir reforma tabi tutulmasının önemli olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, diğer bir konu, burada bir hukuksuzluğa, çok temel bir insan hakkı olan gömülme hakkına ve yas hakkına dair de bir şeyler söylemek istiyorum. Şimdi, Şırnak'ın Cizre ilçesinde 4 Şubat 2025 tarihinde yaşamını yitiren Abdurrahim Erzen'in taziyesi Cudi taziyeevinde yapılırken bu alan sivil polisler ve üniformalı kolluk güçleri tarafından ablukaya alındı. Taziyeevine gelen insanlar ve taziye sahipleri yani Abdurrahim Erzen'in yakınları taziyeevinden zorla çıkarıldılar. Dahası, Emniyet tarafından önceden taziyeye izin verilmiş olmasına rağmen taziyenin kurulması engellendi, zırhlı araçlarla polis alana geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, tamamlayın lütfen.
Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Ve "Talimat var, izin vermiyoruz; taziyeyi kaldırın." diyerek aileyi taziyeevinden zorla çıkardılar.
Şimdi, bu uygulamanın gerçekten hukuk tanımaz ve keyfî bir durum olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Taziyeye ev sahipliği yapmak isteyen MEBYA-DER öncülüğündeki buluşma da yine polis tarafından engellendi.
Şimdi, burada sormak istiyoruz: Bu en temel insan hakkı değil midir yani yas tutma hakkı en temel insan hakkı değil midir? Kolluk yas tutma hakkını, taziye kurma hakkını hangi kanuna, hangi vicdana, hangi ahlaka, hangi inanca dayanarak engelliyor? Bu soruyu buradan bir kez daha Türkiye Büyük Millet Meclisinden de sormak istiyorum.
Bakın, sabahtan beri Şırnak Milletvekilimiz Nevroz Uysal'la görüşüyoruz ve kendisi açık bir şekilde bu hukuksuzluğu Cizre Müftülüğüne, oradaki Müftülük birimine söylüyor; Müftülük diyor ki: "Bu karar bizim değil; kaymakamlık talimat vermiş, bizimle ilgili değil." E, Müftülük sorumluluk almıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit, tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Şimdi, Müftülük müdahil olmuyor, kolluk geri adım atmıyor. "Talimat var." deniliyor. Talimatın nereden, kim tarafından nasıl verildiğine dair ortada bir durum yok, bir beyan yok ve en temel insan hakkı engelleniyor.
Şimdi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Cenevre Sözleşmeleri, savaş ve çatışma koşullarında dahi ölülerin onurunun korunmasını, cenaze törenlerinin saygıyla yapılmasını bir yükümlülük olarak tanıyor. Burada evrensel bir insan hakkı ihlalinin, insancıl hukukun ihlal edildiğini görüyoruz ki bunu kabul etmemiz asla ama asla mümkün değil. "Ölüye saygının olmadığı bir yerde, yas hakkının tanınmadığı bir ülkede toplumsal barış ve toplumsal adalet nasıl tesis edilecek?" sorusunu da buradan bir kez daha sormak istiyorum. Bütün bu hukuksuz duruma dair İçişleri Bakanlığının ve ilgili birimlerin de derhâl açıklama yapma beklentisini ve bu sorunu giderme, bu hukuksuzluğu giderme sorumluluğunun da kendilerinde olduğunu ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, mikrofonu son kez açıyorum, lütfen tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bu, alelade bir durum değildir.
Yine, geçen hafta aynı durum Suruç'ta yaşandı; yine, Urfa Milletvekilimiz Ferit Şenyaşar ulaştı, orada da polisin tacizine uğradıklarını, taziye sahibinin o konuda ciddi bir şekilde taciz edildiğini ve taziyenin kurulmadığını ifade ettiler. Yıl 2025, 21'inci yüzyıldayız; "İnsanlar hâlâ bu ülkede kendi taziyelerini kuramıyorlarsa, yaslarını tutamıyorlarsa biz barışı nasıl inşa edeceğiz; biz adaleti nasıl tesis edeceğiz?" sorularını hep beraber sormamız gerekiyor. Acıda buluşmayan bir toplumun ortak bir gelecek kurması konusundaki sorunlara da hepinizin dikkatini çekmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.