GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:74
Tarih:09.04.2025

FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İklim Kanunu Teklifi'nin 3'üncü maddesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve onurlu halkımızı saygıyla selamlıyorum.

28'inci dönemde AKP iktidarı Meclise getirdiği kanun teklifleriyle ülkenin bütün toplumsal sorunlarını çözdü; sıra iklime geldi, havaya geldi(!)

Demokrasi, adalet ve özgürlüklerin pratik uygulamaları konusunda dünya Türkiye'yi konuşuyor. Şubat ayında Adalet Akademisi kurularak, Özlem Zengin'in yeğeni gibi Arifler hâkim ve savcı yapılarak yargıya olan güven yüzde 100'ün üzerine çıktı(!) Son üç ayda 14.478 kişi tutuklanmıştır, sadece İstanbul'da 300'e yakın öğrenci Anayasa’nın 34'üncü maddesine dayanarak barışçıl eyleme katıldığı için tutuklandı; bu, ülkemiz için bir utançtır. Sağlık sorunlarından dolayı Mahir Polat bugün ev hapsiyle tahliye edildi, tabii ki bu güzel bir haberdir ama yasalarda çifte standart olmamalıdır. Cezaevlerinde binin üzerinde hasta tutsak var, ağır hastaların tedavi hakları engelleniyor. Hasta tutsaklar ve tutuklu öğrenciler bir an önce tahliye edilmelidir.

Mehmet Şimşek'in kemer sıkma programları sayesinde ülkede yoksulluk bitti(!) Emeklilere yapılan 1.000 TL'lik bayram ikramiyesiyle emekliler bayramı bayram ettiler(!) Büyük şehirlerde aylık ev kirası 25 bin TL iken asgari ücretliye 22.104 TL'yi reva gören bir Çalışma Bakanı var. "Eğer asgari ücret 30 bin TL olursa mal ve fiyat dengesi altüst olacak." diyen bir AKP'li Elitaş var. Halk geçinemiyor, çiftçi üretemiyor, iktidar tarafından görmezden gelinen sorunlar katlanarak büyüyor.

Lüks içinde yaşayan yönetenler ve sosyal yardımlarla ayakta kalmaya çalışan bir halk gerçeği var. Yaşamın bu kadar pahalı olduğu Türkiye'de seçim bölgem olan Urfa da bundan en büyük payı alan şehirlerden biri. En çok çocuk nüfusuna sahip olan Urfa, sosyal yardımlardan aldığı payla ilk sıralarda.

Türkiye'nin en verimli ovalarının bulunduğu Urfa'da tarım bitiyor. Yüksek maliyetler yüzünden çiftçiler tarlasını süremiyor. Urfa'da tarımsal sulama maliyetleri mazot fiyatını geçti. Urfa Suruç'ta pamuk için sulama fiyatı dönüm başı 2.900 TL olarak belirlenmiş, belirlenen bu fahiş fiyata karşı Urfalı çiftçiler isyan ediyor. Tarım Bakanı Yumaklı çiftçilerin sorunlarını görmezden gelmeye devam ediyor.

Eğitim de yaşanan krizden nasibini alıyor. Toplum mülakatların kalkmasını beklerken Eğitim Akademisi kurularak eğitim atamalarında mülakat kurumsallaştırıldı. Bu saydıklarım iktidarın ülkeyi yönetme anlayışına sadece birkaç örnektir. AKP iktidarının yasaları kamu yararı için değil dost sermaye gruplarının çıkarları uğruna hazırladığı sayısız örnek bulunmaktadır. Bu kez de adına "iklim kanunu" dedikleri ama iklim krizinin kaçınılmaz sonuçlarına dikkat çekenlerle değil krizi derinleştiren faaliyetlerin yürütücüleri olan sanayicilerle müzakere ettikleri bir yasayla karşı karşıyayız. Amaç, iklim krizi meselesine ciddiyetle yaklaşmak değil meseleyi piyasa koşullarına teslim etmektir.

İklim Kanunu Teklifi'nin 3'üncü maddesine baktığımızda, bu madde bize iklim politikalarının temel ilkelerini sunuyor ancak bu ilkeler ne bilimin gerçeklerine yaslanıyor ne de dünyadaki güncel iklim hareketlerinden haberdar. Madde 3, iktidarın yıllardır sürdürdüğü rant odaklı kalkınma modelinin yeşile boyanmış hâlinden başka bir şey değildir. Yasa teklifine baktığımızda "iklim adaleti" "yeşil dönüşüm" "karbonsuz ekonomi" "katılım" "entegrasyon" gibi kulağa hoş gelen kavramlar var. Toplumsal adalet olmadan iklim adaleti olmaz. Bizler bu topraklarda her gün doğanın talan edildiğine tanık oluyoruz. HES projeleriyle dereler kurutuluyor, maden şirketleri "ruhsat" adı altında halkın yaşam alanlarını işgal ediyor; bunların tamamı "kalkınma" adı altında meşrulaştırılıyor. 3'üncü madde, çevreyi korumayı değil sermayeyi korumayı hedefliyor. Bu yasadaki amaç, gerçek dönüşüm değil uluslararası kredilere erişmek için şekil şartlarını yerine getirmektir.

İklim kriziyle mücadele için güçlü bir ekolojik demokrasiye ihtiyacımız vardır. Bu da ancak yerel yönetimlerle, katılımcı süreçlerle, toplumsal adaletle mümkün olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şenyaşar, lütfen tamamlayın.

FERİT ŞENYAŞAR (Devamla) - DEM PARTİ olarak doğayla uyumlu, eşitlikçi, cinsiyet özgürlükçü, ekolojik bir yaşamı savunuyoruz. Kanun teklifinin bu hâliyle yasalaşmasını kabul etmiyoruz. İklim yasasının halkların ortak iradesiyle yeniden yazılması gerektiğini buradan bir kez daha vurguluyoruz çünkü bizim için ekoloji, sadece ağaç dikmek değil toprağın, suyun, havanın üzerinde egemenlik kuran zihniyetlere karşı mücadele etmektir. Bizim için doğa, nehirler kadar özgür, dağlar kadar öznedir. Bizim için ekoloji, eşitlikle, adaletle, özgürlükle ve doğayla barış içinde bir yaşamı inşa etmektir. Doğa için, yaşam için, halkların iradesi için doğayı metalaştıran bu anlayışa karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. DEM PARTİ olarak bu yasaya "hayır" diyoruz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)