GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk polis teşkilatının 180’inci kuruluş yıl dönümüne ve Polis Haftası’na, tutuklu yargılamalara, infaz düzenlemesine ve onuncu yargı paketine ilişkin beklentilere ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:74
Tarih:09.04.2025

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletimizin huzuru, güvenliği ve kamu düzeninin tesisi için gece gündüz, yağmur çamur demeden fedakârca görev yapan, gerektiğinde canını hiçe sayan Türk polis teşkilatımızın 180'inci kuruluş yıl dönümü ve Polis Haftası'nı en içten duygularımla kutluyorum. Kurulduğu 10 Nisan 1845 tarihinden bu yana devletin iç güvenlik omurgasını taşıyan Emniyet teşkilatımız bugün de terörden asayişe, trafikten organize suçlara kadar geniş bir yelpazede milletimizin huzuru için büyük bir özveriyle çalışmaktadır. Yıllara sari çözülemeyen yapısal sorunlarla polis teşkilatımız son yıllarda yalnız bırakılmıştır. Liyakat yerine sadakat temelli atama ve yönetim yapısı, düzensiz ve fazla mesainin yanında bir de bunlara ek olarak angarya görevler, emeklilikte yaşanan mali ve sosyal hak kayıpları, ruh hastalığı, intiharlar, psikolojik baskı, görev tazminatları ve lojman sorunu, polis akademisi ve eğitim sistemindeki eşitsizlikler başlıca çözüm bekleyen sorunlar arasındadır. Emniyet teşkilatımızı sadece yılda bir gün hatırlamak yetmez, gerçek anlamda bir kutlama bu sorunlar çözülürse mümkün olacaktır. Bir kez daha canı pahasına görev yapan tüm polislerimizin Polis Haftası'nı kutluyor, başta şehitlerimiz olmak üzere bu uğurda hayatını kaybeden tüm güvenlik güçlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

Son günlerde polislerimizle gençlerimizi, emeklilerimizi, iktidarınıza sesini duyurmak için sokağa çıkan dertli vatandaşlarımızı karşı karşıya getiren uygulamalardan iktidar olarak lütfen vazgeçin. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nda muhalefet suçlamasıyla hakkında soruşturma açılan özellikle öğrenci gençlerin tutuklu yargılamalarının yapılması bir tedbir olan tutuklamanın ruhuyla bağdaşmaz. Özellikle tutuklu yargılama yoluyla toplumsal muhalefet bastırılmak, sokağa çıkma iradesi kırılmak istenmektedir. Bu durum ne hukuk devleti ilkesine uygundur ne de demokratik bir rejimle bağdaşır. Bu uygulamalar hukuki değil siyasidir. Hukuku siyasetin sopası hâline getirmek sadece bugünün muhaliflerini değil yarının demokrasisini de yok eder. Adaletin olmadığı yerde hakikat de huzur da barınamaz. Unutmayalım hukuk intikam için değil adalet için vardır.

Sayın Başkan, macunun tüpten çıkması gibi iktidarın ve ortaklarının infaz düzenlemesine ilişkin yaptığı açıklamalar toplumda ciddi bir beklenti doğurmuştur. Özellikle adalet arayışındaki mağdur vatandaşlarımız bu açıklamaları umutla karşılamış ancak aradan geçen süre zarfında atılmayan adımlar bu beklentiyi giderek büyüyen bir sabırsızlığa, yer yer öfkeye ve derin bir hayal kırıklığına dönüştürmüştür. Buradan iktidar mensuplarına ve ortaklarına sormak isterim: Madem bu düzenleme yapılmayacaktı neden kamuoyunun önünde bu beklentiye vatandaşlarımızı soktunuz? Neden binlerce ailenin umudunu ateşlediniz de şimdi bu ateşi körükle söndürmeye çalışıyorsunuz?

Sayın milletvekilleri, bugün Meclisi çalıştıramayanlar, yasama faaliyetlerine hakkıyla katılmayanlar artık bu sorumluluktan kaçamaz. İnfaz düzenlemesi bir lütuf değil geç kalmış bir toplumsal ihtiyaçtır. Bu sadece cezaevindeki bir hükümlünün meselesi de değildir. Bu içerideki çocuğun, dışarıdaki annesinin, babasının, eşinin, toplumun vicdanının meselesidir. İktidar ve ortaklarına buradan açıkça sesleniyorum: Adalet beklentisi içerisinde olan tüm toplumsal kesimleri, tüm mahalleleri aynı demokrasi şemsiyesi altında birleştirecek bir sorumluluğunuz var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şahin, lütfen tamamlayın.

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Hayhay Başkanım.

Toplumsal barışa hizmet edecek bu düzenlemeyi daha fazla geciktirmeyin. Bakınız, ocak ayında gelmesi beklenen onuncu yargı paketi, nisanın ortasına geldik, henüz Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş değil. Milletin beklentisini oyalamak, adaleti geciktirmek bir yönüyle adaleti inkâr etmektir.

Kamuoyunda -Sayın Başkan, sizin de gayet iyi bildiğiniz üzere- "31 Temmuz Covid yasası" olarak bilinen 5275 sayılı Kanun'un geçici 10'uncu maddesindeki tarih sınırlaması yüz binlerce vatandaşımızı eşitlik ilkesinden mahrum bırakmıştır. Aynı suçu işleyen kişiler arasında dahi adaletsiz bir ayrım doğmuş, hukuk devleti ilkesi zedelenmiştir. Bu eşitsizlik bir an evvel giderilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şahin, lütfen tamamlayın.

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Yine, kamuoyunda "4/4 mükerrerler" olarak bilinen uygulama da infaz adaleti açısından büyük bir sorun hâline gelmiştir. Eşitlik, adil yargılama ve ölçülülük ilkeleri de bu düzenlemelerde açıkça ihlal edilmiştir.

KHK'yle görevinden ihraç edilen, hakkında dava açılmamış ya da beraat etmiş vatandaşlarımız ise sosyal ve ekonomik hayattan dışlanarak sivil ölü konumuna itilmiştir. Hakkında hüküm olmayan bir kişiye fiilen ceza uygulamak ne hukuka ne de vicdana sığar. Uzlaşma sağlanmasına rağmen kamu davasına dönüşen dosyalar için de yeni bir düzenleme gereklidir. Uzlaşmanın ruhu barıştır, devletin cezalandırma ısrarı değil.

Sayın milletvekilleri, denetimli serbestlik ve koşullu tahliye sorunları, çek mağdurları, disiplin ve sicil affı, şufa -ön alım- ihtilafları uzlaşma süreçlerinin adil işletilmemesi...

BAŞKAN - Sayın Şahin, son kez uzatıyorum.

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Son olarak, evet.

BAŞKAN - Buyurun.

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Bu başlıklar sadece bir liste değil milletin adalet, eşitlik ve umut çağrısıdır ama görüyoruz ki iktidar bu çağrıdan bihaber bir şekilde milletin gerçek gündeminden uzak hareket etmektedir.

Buradan açık çağrımı yineliyorum: Meclisi çalıştırın, yasamayı işletin, milletin sesine kulak verin. İnfaz düzenlemesini, adalet reformunu, eşitlik ilkesini daha fazla ertelemeyin. Millet artık sözde değil icraat bekliyor, adalet bekliyor, vicdan bekliyor diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.