| Konu: | KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE YER ALAN ENGELLİ BİREYLERE YÖNELİK İBARELERİN DEĞİŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI İLE IĞDIR MİLLETVEKİLİ SİNAN OĞAN VE MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL'IN; T.C AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI ÖZÜRLÜ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NÜN VE ÖZÜRLÜ MEMUR SEÇME SINAVININ İSMİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TEKLİFİ; TOKAT MİLLETVEKİLİ REŞAT DOĞRU VE MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR'IN; ÖZÜRLÜLER VE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE KOCAELİ MİLLETVEKİLİ HURŞİT GÜNEŞ'İN; BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ SS 436 |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 25.04.2013 |
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bugün hakikaten Meclis Genel Kurulu açısından çok da zor olmayan bir kanun görüşüyoruz. Çünkü, bütün bir toplumun ortak duyarlılığını bugün Parlamento da paylaşmış durumda.
Elbette bu duyarlılığın gelişmesinde, AK PARTİ'nin son on yılda ortaya koyduğu sosyal politikalar çok önemli bir katkı sağlamıştır ve bugün burada konuşan tüm değerli arkadaşlarımızın da ortak ifadesiyle hem bu kanun üzerinde hem de bundan önce engellilerle ilgili yapılan düzenlemelerin tamamında, bütün parti gruplarının konsensüsünün sağlanmış olması da hepimizin ortak duyarlılığının yine bir göstergesidir.
Değerli arkadaşlar, biraz önce Sayın Bakanımız, sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede yaptıklarını çok özet geçmek durumunda kaldı çünkü yapılan o kadar çok şey var ki bunları anlatmak bu zamana sığmıyor. Ama, burada benim değinmek istediğim temel bir nokta var. Aslında insanlık tarihiyle birlikte, devlet dediğiniz olgu da çok ciddi değişimler yaşamış. Bu, işte Platon'dan başlayarak bugüne kadar gelme niyetinde değilim ama sadece cumhuriyet tarihi boyunca bile devletten algılanan, devlet deyince algılanan şey, çok farklı birtakım aşamalar geçirmiş. Çok değil, daha on yıl öncesine kadar biz devlet deyince, önce Türkiye Cumhuriyeti'nin laiklik özelliğini anlardık, bunu hemen ön planda tutmaya çalışırdık, bunu hemen öne çıkarırdık. Oysa bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin sadece laik bir devlet olmadığını, aynı zamanda hukuk devleti olduğunu, birtakım vesayetlerden, birtakım mihraklardan, birtakım derin yapılardan bu devletin arındırılması gerektiğini ve bunun, cumhuriyetin laiklik niteliği kadar, en az onun kadar önemli bir konu olduğunu hepimiz ortaya koyabiliyoruz.
Yine AK PARTİ'yle birlikte, bu devletin, bu cumhuriyetin sosyal niteliğini de hepimiz çok daha yakından görmeye başladık ve sosyal devlet neymiş, neler yaparmış, bunları sosyal politikalar bağlamında, gerek engellilerimiz gerek yaşlılarımız gerek kadınlarımız gerek çocuklarımız yani toplumun bütün kesimlerine yönelik olarak ortaya konan politikalarla, çalışmalarla sosyal devletten ne anlaşıldığını da artık insanımız, halkımız birer birer görmeye başladı.
Burada elbette önemli olan husus şu: Elbette, iktidarla birlikte muhalefetin de ya da kamuyla birlikte sivil toplumun da, devletle birlikte halkın da beraberce -birlikte- aynı yöne bakabilmesi ve aynı yürüyüşü gerçekleştirebilmesidir. Şimdi, siyasi iktidarın, hele sosyal politikalarda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın ortaya koyduğu çalışmalarla, özellikle gerek Parlamentoda uzlaşma arayışı içerisinde olması gerekse sivil toplumla çok yakın bir çalışma temposunu, anlayışını yürütmesi, bu politikaların da çok daha hızlı bir şekilde ortaya konmasını sağlıyor.
Değerli arkadaşlar, burada, aslında bu kanunla biz somut olarak yeni bir şey getirmiyoruz, evet, ama demin ifade ettiğim çerçevede bir paradigma değişikliğini, geleceğe dönük yeni bir bakış açısını da ortaya koymuş oluyoruz. Burada, kanun tasarısında, özellikle engellilikle ilgili yeni bir tanım getiriliyor ve engelliliğin insanın kendi üzerinde taşıdığı bir özür, bir eksiklik, bir araz olmaktan çıkarılıp onun çevresinde yaşadığı ya da onun çevresini kuşatan bütün çevresel koşulların iyileştirilmesi, çevresel birtakım engellerin kaldırılmasıyla engellerin kalkabileceği gibi, hem bir iradeyi hem bir duruşu, azmi hem de bu anlamda o kişinin zaten varoluşsal anlamda taşıdığı potansiyeli de ortaya koymuş oluyoruz. Yani özürlü, eksik, araz ya da üzerinde engel taşıyan bir insan yoktur. Çevresinde birtakım engellere maruz kalmış olan ve bu engellerin kaldırılması suretiyle de önündeki bütün potansiyelini ortaya koyabileceği imkânı yakalayan engeli olan bireyden bahsediyoruz artık.
Dolayısıyla, bugün ve bugünden yarına, bu ülkede yaşayan bütün insanların, tıpkı Sayın Bakanımızın ifade ettiği gibi, demokratikleşmede, bu ülkenin kardeşliğinde, bu ülkenin ekonomik anlamda ayağını bağlayan bütün engellerden kurtuluşunda, bu ülkenin dış politika noktasında kendi coğrafyasında yeniden ve güçlü büyük Türkiye oluşunda nasıl ki bütün engelleri birer birer kaldırıyorsak, bu toplumun bütün kesimlerinin, bu toplumun çocuğuyla, yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla, erkeğiyle, engele sahip olan bireyiyle, engele sahip olmayan bireyiyle bütün kesimlerinin de önündeki engelleri birer birer kaldırmış oluyoruz ve bunun iradesini, bunun duruşunu bu kanun tasarısıyla birlikte, bu bakışla birlikte yeniden ortaya koymuş oluyoruz.
Bu, aslında bu yönüyle yeni bir durum da değil. Şu son on yıllık süreç içerisinde bizim belki de adını koymadan yaptığımız uygulamaların tarifini yapmak ve bunu kavramsallaştırmak ve bunu mevzuatımız içerisine koymak anlamına da geliyor. Dolayısıyla, AK PARTİ hükûmetlerinin sosyal politikalar ve engellilik alanında ortaya koyduğu bütün uygulamalar, zaten bir iradenin ve var olan bütün imkânsızlıkların aşılabileceğine olan inancın da ifadesiydi. Bugün hepimiz, Parlamentodaki bütün siyasi partiler olarak da bunun doğru bir nokta olduğunu, toplumun artık bu noktaya geldiğini bir anlamda zımnen ifade etmiş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, ben de özellikle bütün parti gruplarımızın da daha önceki engelliliğe ilişkin 2007 yılında çıkardığımız Özürlüler Kanunu'nda olduğu gibi -yine Anayasa; Anayasa'da gerçi onu yakalayamadık ama bundan sonrası için belki yakalayabiliriz- bugün de uzlaşmasıyla çıkmasını çok önemsiyorum.
Biz, 2010 yılında, Anayasa'ya pozitif ayrımcılıkla ilgili de bir madde ekleyerek aslında bu alanla ilgili yapılacak bütün çalışmaların önünü anayasal bir güce de dayandırmış olduk. Ümit ediyorum ki Anayasa da sadece sembolik anlam ifade eden kelimelerin, kavramların değiştirilmesi gibi hususlarda değil, bu toplumun hayati derecede geleceğini etkileyecek olan diğer hususlarda da uzlaşma sağlanır ve böyle bir anayasal dönüşümü de yine beraberce yakalamış oluruz.
Ben, bu vesileyle başta uzlaşmacı ve çok atak çalışma anlayışıyla bizlere, hele hele engelliler için çok hızlı, bir zaman tünelinden geçermiş gibi âdeta, yeni uygulamalarla ciddi çalışmalar yapan Sayın Bakanımıza ve Bakanlık yöneticilerimize, ayrıca bu kanun tasarısının uzlaşmayla çıkmasını sağlayan bütün parti gruplarına çok teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)