GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:70
Tarih:25.03.2025

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Uydurma kumpaslarla, hukuksuzca cezaevine gönderilen milyonların Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na; Esenyurt, Beşiktaş, Şişli, Beylikdüzü ve Beykoz Belediye Başkanlarımıza ve onların suçsuz çalışma arkadaşlarına buradan dayanışma duygularımızı gönderiyoruz. Tam yedi gündür Saraçhane'de, Beyazıt'ta, ODTÜ'de, Eskişehir'de, İzmir'de ve ülkenin dört bir yanında millet iradesine sahip çıkan Ekrem Başkanımızın yanında duran gençler, kadınlar, emekçiler, emekliler başta olmak üzere, milyonlarca yurttaşımızı Gazi Meclisimizden selamlıyorum.

Yirmi üç yıllık bir iktidarın geldiği noktaya bakın, demokraside, hukukta, özgürlüklerde diplerde; zulümde, adaletsizlikte, kul hakkı yemede dünya lideri. Yarın mübarek Kadir Gecesi, şu millete çektirdiğiniz zulme bakın. Önce başkanları zindana attınız, sonra da "Hukuksuzluklara direndiler." diye ülkemizin geleceği gençlerimizi gazla, copla, suyla, gözaltılarla sindirmeye, korkutmaya çalışıyorsunuz. Eskişehirli üniversite öğrencisi Berkay Gezgin'i niye tutukladınız? Kim bu Berkay? Altı yıl önce "Her şey çok güzel olacak." sloganıyla Türkiye'ye umut olan evladımız. İstanbul'a giderken otogardan paylaşım yapmış "Eskişehir'den İstanbul'a Ekrem Başkanın yanına gidiyorum. Baskıya, hukuksuzluğa karşı dimdik duruyoruz. Boyun eğmeyen herkese bin selam olsun. Umut bizim, gelecek bizim." Berkay'ın dediği gibi, umut bizim, gelecek bizim. Siz Ekremleri, Berkayları hapsetseniz dahi işte bu umudu asla yenemeyeceksiniz, yok edemeyeceksiniz. Suçsuz yere özgürlüğü çalınan o gençleri derhâl serbest bırakın.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin dört bir yanında yüzlerce gazeteci günlerdir zor şartlar altında protestoları halka aktarıyor. İşte, bugün de bu gazetecileri cezalandırıyorsunuz. Son yirmi dört saatte 11 gazeteci gözaltına alındı, akşam saatlerinde 7'si tutuklandı. Tek işi sahada olanı biteni aktarmak, elinde mikrofonu, kamerasından başka bir şey yok; yaka paça gözaltı, sonra tutuklama. Neymiş? Gazeteciler eylem yönlendiriyormuş. İşte, NOW Haber Muhabiri Ali Onur Tosun, işini yaptı, haber takibi yaptı diye bugün tutuklandı. "Doktorların demokrasi yürüyüşünü takip için görevdeydim." diyor. Basın kartı üzerinde, televizyonda haberi yayınlanmış ama hâlâ "Sen gazetecilik yapmadın." diye sırf gözdağı vermek için zindana atılıyor. "Gösteri yasağı vardı, niye gittin?" diye Zeynep Kuray tutuklanıyor "Ben gazeteciyim, giderim." diyor, dinletemiyor. AFP Foto Muhabiri Yasin Akgül üzerinde fotoğraf makinesi var "Benim görevim fotoğraf çekmek." diyor, dinletemiyor, tutuklanıyor. Foto muhabirleri Kurtuluş Arı, Gökhan Kam, Bülent Kılıç; gazeteci Hayri Tunç'la birlikte hepsi bu akşam ailesinden, özgürlüğünden mahrum. Hatta cezaevlerini suçsuz, günahsız başkanlarla, öğrencilerle, siyasetçilerle öylesine doldurmuşsunuz ki gazetecileri yerleştirecek cezaevi de bulamıyorsunuz, dolaştırıp duruyorsunuz. Bu gazetecileri derhâl serbest bırakın. Gerçekleri ortaya koymak, halkın haber alma hakkını savunmak, yurttaşın protesto özgürlüğünü haberleştirmek suç değildir. Gazetecilere yönelik baskı ve gözdağına derhâl son verin.

Değerli milletvekilleri, basın özgürlüğü sadece siyasetin yönlendirdiği yargı eliyle yok edilmiyor. İşte, söz aldığım bu madde de gazetelerin can damarını, ilan gelirlerini kesmek için yazılmış. Bu düzenlemeyle TÜRMOB'un Genel Kurul ilanları artık gazetelerde yayınlanmayacak. Bu maddenin derhâl tekliften çıkması lazım yoksa böyle geçirirsek yol olacak. Bugün TÜRMOB, yarın başka oda, sendika, dernek aynı taleple gelecek; zaten ayakta zor duran gazetelerin, Anadolu basınının ilanları kesilecek, gazeteler kapanacak, gazeteciler işsiz kalacak; Anadolu'nun en ücra köşesinde dahi haber alma hakkımız darbe alacak. İşte bu yüzden bu maddenin tekliften çıkması şart.

Haber alma hakkı deyince bir konuya daha değinerek sözlerimi bitireceğim. Bakın, Türkiye ayakta, milyonlar hukuksuzluklara karşı meydanlarda; dünya basını manşetlere çekmiş, dakikalarca gösteriyor ama bakıyorsunuz, 86 milyonun vergilerini hoyratça kullanan kanallarda tek saniye görüntü yok. Cebimizdeki telefondan, evdeki, ofisteki, televizyondan, bilgisayardan, radyodan, koldaki saatten binlerce lira pay alıp bandrol ücreti toplayan, yirmi yılda 12 milyar dolar toplayan TRT maalesef bir saniye dahi göstermiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Kimin parası? Benim, sizin, hepimizin bütçesi ama Saraçhane'yi, Beyazıt'ı, ODTÜ'yü bir saniye dahi vermiyor. Kamu bankalarının sadece bir yılda 5-6 milyarlık bütçesini hortumlayan kanallar, milyonların mücadelesini, onların sözcüsü Genel Başkanımız Özgür Özel'i görmezden geliyor. İşte bu yüzden, bizi görmeyeni biz de görmeyeceğiz. Halkın vergileriyle ayakta durup halkın sesini duymayan, duyurmayanları boykot ediyoruz. Bu düzen böyle gitmez, gitmemeli diyen herkese de "Boykot yap." diyoruz.

Son çağrımız, cumartesi günü Maltepe Meydanı'nda buluşmak. Seçme hakkına, milletin iradesine, Ekrem İmamoğlu'na sahip çıkmak için tüm yurttaşlarımızı Maltepe'ye bekliyoruz. Milyonların iradesini gasbedenleri bir an önce sandığa gömmek için sabırsızlıkla bekliyoruz. Sandığı getirin, artık bu ülke sizden kurtulsun diyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)