GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:70
Tarih:25.03.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

(2/2983) sayılı Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde partim adına söz aldım. Ekranları başında bizleri izleyen herkesi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Tasarıya geçmeden önce, tüm halkların geleceğini etkileyecek onurlu bir barışa da değinmek istiyorum. Orta Doğu'da bombaların patladığı, etnik ve mezhepsel çatışmaların arttığı bir dönemdeyiz. Gazze'den Kobani'ye, Afrin'den Lazkiye'ye birçok yerde büyük acılara hep birlikte şahit oluyoruz. Tam da bu sebeple Sayın Abdullah Öcalan'ın barış ve demokratik toplum çağrısı hayatidir, tarihîdir. Asrın çağrısı olarak dünyanın farklı merkezlerinde yankılanan bu çağrıda halkların özlemini duyduğu barış ve özgürlük paradigması yer almaktadır. Buna karşın onurlu bir barıştan mutlu olmayanların olabileceğini de bizler tahmin ediyoruz. Kürt halkı yıllardır bu anlayışa karşı onurlu bir mücadele verdi, hiçbir zaman boyun eğmedi, bu saatten sonra da boyun eğmeyecektir. Barış umudunu zayıflatan adımlara değil bilakis barış çağrısını güçlendiren bir iradeyi hep birlikte inşa edeceğimiz güçlü adımlara ihtiyacımız vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidara seslenmek istiyorum: Burada bu yasa teklifiyle emeklilere "bayram ikramiyesi" adı altında bayram harçlığı vermeye çalışıyorsunuz. Emekli bayram ikramiyesini 3 bin liradan sadece ama sadece 4 bin liraya yükseltmeye çalışan bu yaklaşımı bizler DEM PARTİ olarak asla kabul etmiyoruz. Emeklilerin, bu hayat pahalılığında en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak bu bayram harçlığına değil insanca yaşayabilecekleri bir emekli aylığına ihtiyacı var. Bizler DEM Parti olarak Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sürecinde emeklilere verilecek bayram ikramiyesinin 19 bin lira olmasına yönelik önerge verdik ama iktidar tarafından bu önergemiz reddedildi. Burada bu talebimizi tekrar ediyoruz: Emeklilere verilecek bayram ikramiyesinin 19 bin lira olması gerektiğinin bir kez daha buradan altını çiziyoruz.

Bilindiği üzere, 2025 yılı Sayın Cumhurbaşkanı tarafından "Aile Yılı" olarak ilan edildi. 2024 yılı da "Emekli Yılı" olarak ilan edildiğinde 2024'ün nasıl emeklinin zor yılı olduğuna da hep birlikte şahit olduk. Dolayısıyla biz kadınlar olarak 2025 yılının bizler açısından zor bir yıl olmasından endişeliyiz çünkü AKP iktidarının kadınlara bakışı erkek egemenlikçi aklından ilham alıyor, kadınlar üzerinde bir tahakküm kurmayı amaçlıyor bu akıl. Kadının özgün ve özgür varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan bir jakobenizmle de karşı karşıyayız. Bu anlayış ki milyonlarca kadının kararına saygı duymadan İstanbul Sözleşmesi'ni iptal eden bir anlayıştır. Bu iktidar ki kadını ontolojik olarak inkâr edip sadece aile içinde tanımlayan bir iktidardır. Eğer bugün kadın cinayetleri artış göstermişse, kadına yönelik şiddet rutine dönmüşse, istismar ve tecavüz vakaları ayyuka çıkmışsa bunun sebeplerini siyasi iktidarın uygulamalarında aramamız gerekiyor. 2024 yılında 394 kadın cinayeti gerçekleşti, ölümü şüpheli bulunan kadın sayısı 258 olarak kayıtlara geçti. Bunlar birer istatistik değil, bunlar erkek iktidar sisteminin kara tablosu olarak karşımıza çıkıyor. İşte, tam da bu yüzden kadın mücadelesi her yerde, tam da bu sebeple yan yanayız. "..."(*) diyoruz ve "..."(*) demeye de devam edeceğiz.

Görüştüğümüz torba teklifte yer alan 15 ve 16'ncı maddelerin Aile Yılı sebebiyle düzenlendiğini biliyoruz çünkü AKP iktidarı kadının adını önce Bakanlıktan sildirdi, şimdi de kadını aile kavramı içinde görünmez kılmaya çalışıyor. Dolayısıyla ailenin güçlendirilmesiyle ifade edilen her politikada kadın hakları ve kazanımlarının gasbedildiği politikaların yürütüldüğü bir süreçten maalesef geçiyoruz. Siyasi iktidar aile enstitüsü kuruyor ve bununla amacının aileyi korumak ve güçlendirmek olduğunun da altını çiziyor. Bununla da yetinmiyor, doğurganlık oranının azalmasına neden olan faktörleri inceleyip tedbir almak amacıyla Nüfus Politikaları Kurulunu da devreye sokuyor ama kadının en yalın hâlini görmezden geliyor. Kadınların en ufak talebine dahi yanıt vermiyor bu iktidar. Oysaki bugün kadınların kendilerini eve kapatarak hane içi şiddet riskini artıracak aile politikalarına da, kaç çocuk doğuracağına karar verecek nüfus politikalarına da, nafaka hakkını elinden almaya çalışan düzenlemelere de ihtiyacı yok; aksine, kadınların kadına yönelik şiddetle mücadelede güçlendirici politikalara, kendilerinin ve çocuklarının yaşamlarını güvenceye alacak politikalara ve kazanılmış haklarının korunmasına ihtiyacı var. İktidarın doğurganlığı artırma girişimlerinden ziyade kadın cinayetlerini önlemeye, kadınları çocuklarıyla birlikte eve hapsetmekten ziyade ücretsiz kreş hizmeti vermeye, ev içi şiddeti meşrulaştırmaktan ziyade kadınları her türlü şiddetten koruyacak mekanizmalara kafa yorması gerekmekte. Binlerce kadın derinleşen yoksulluk koşullarında yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak ücretlerin altında çalışmak zorunda bırakılıyor. Kadınların emekleri sömürülüyor. Bu koşullar altında iktidarın aileci politikaları ancak kadını özne olmaktan çıkaran, sadece aile içerisine hapseden bir zemin oluşturuyor. "Aile Yılı" adı altında yapılan tüm düzenlemelerde kadının emeği ve toplumdaki yeri yalnızca çocuk doğurmakla tanımlanıyor fakat aile kurumunun güçlendirilmesi adına yapılan bu çağrılar kadınların sadece evde aile içinde var olmalarına yönelik bir baskıyı daha fazla pekiştirmekte, kadınların sosyal toplumdaki yerini ve özgünlüğünü kısıtlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, kadınları sadece çocuk doğurmakla tanımlamak onların bireysel kimliklerini, eğitim, çalışma ve sosyal hayattaki eşitlikçi haklarını göz ardı etmektedir. Bizlerden parti olarak 2025 yılını kadınları hayatın her alanından silmeye ve sadece aile içerisinde sıkıştırmaya çalışan politikalarla meşrulaştırmaya çalışan "Aile Yılı" kavramı yerine kadınların eşit ve özgür bireyler olarak hayatın her alanında ve kendileriyle ilgili her konuda söz söyleyebilecek bir özne olduğu toplumsal cinsiyet eşitliği yılı olarak kabul ediyoruz.

Sayın Başkan, kıymetli hazırun; ailenin toplum ve birey açısından önemini anlamak için siyasi iktidarın müdahalesine gerek yok diye düşünüyoruz. Aileyi, bir birey olarak var olan kadının karşısına koymak kadını yaşamda inkâr etmektir. Teklifte bulunan 15 ve 16'ncı maddelerde doğum yardımı düzenlemeleri olsa da aslında siyasi iktidarın kadınlara yönelik toplumsal mühendislik amacını net bir şekilde içermekte ve açığa çıkarmaktadır. "Aile Yılı" bahanesiyle yapılmak istenen düzenlemelerde doğum yardımı için verilecek miktar belirtilmeyerek Cumhurbaşkanının kararına bırakılmış durumda. Daha önceden verilen doğum yardımlarının çoğu zaman bez ve mama parasını dahi karşılayamadığı, adına "destek" dahi denilmeyeceği bilinen bir gerçeklik ortada. İktidar mevcut düzenlemeyle kadınları daha çok doğurmaya teşvik etmek isterken ailelere çocuk bakımı için gerekli desteği de maalesef sunmuyor. Bu konuda yapılabilecek asıl destek, ücretsiz kreşlerin yaygınlaşması, ilkokulda çocuklara 1 öğün ücretsiz yemek verilmesi gibi kadınların ve çocukların yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayan, hayatlarını kolaylaştıran desteklerin sunulmasıdır. Öte yandan, 2015'ten bu yana uygulamada olan doğum yardımının 300 lira olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş tarafından da açıklanmıştı. Yani bu yardım 2023 yılı itibarıyla sekiz yılda 12 dolardan 10 dolara düşmüş durumda. Hiçbir kadının ya da hiçbir çocuğun hayatını kolaylaştırmaya yetmeyen bir miktardan bahsediyoruz. Bugün kadınların istihdama katılımındaki en büyük engellerden biri çocuk bakımı olarak karşımıza çıkmakta. Kadınların iş görüşmelerinde sıklıkla muhatap oldukları sorulardan biri çocuklarının olup olmadığı, doğum iznine ayrılıp ayrılmayacakları gibi performansa yönelik ayrımcı politikalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocukları olan kadınların büyük bir çoğunluğu ücretsiz kreş yardımlarından yararlanmadıkları için aldıkları maaşın büyük bir kısmını özel kreşlere veya bakıcılara vermekte ve işi bırakmak zorunda kalmaktadır. Kadınların daha çok doğurması için değil kadınların özgür iradesiyle yaşamı ve bedeni üzerinde söz sahibi olabilmesi yönündeki düzenlemelere acilen ihtiyaç vardır. Çocuk sahibi olmaya karar veren kadınlara da yardım miktarına bir erkeğin değil kadınların ihtiyaçlarına göre karar verilmesi gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Devamla) - Teşekkür ederim.

İktidar, nüfus mühendisliği yapmak yerine kadınların ve çocukların temel hak ve ihtiyaçlarına göre düzenlemeler yapmalı, bu konuda tüm kadın kurum dernek ve örgütlerinden görüş almalıdır.

Sonuç itibarıyla, siyasi iktidar kadınları özne olarak görmediği sürece karar alma süreçlerine kadınların dâhil olmadığı 2025 yılının Aile Yılı olarak ilan edilmesinin bir anlamı da yoktur, bir yararı da yoktur. Kadınlar olarak politik tercihlerinize itiraz ediyoruz ve kadınlara bakışınıza şerh düşüyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)